İpotekli Borç Senedi Ve İrat Senedinin Sona Ermesine İlişkin
Türk Medeni Kanun Hükümlerinin İncelenmesi
HAZIRLAYAN
AV.HİLAL GÜLTEPE
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ…………………………………………………………………………………………………………………………………….3
1.Taşınmaz Rehni Türleri………………………………………………………………………………………4
a)İpotekli Borç Senedi………………………………………………………………………………….4
b)İrat Senedi…………………………………………………………………….……………………5
2.İpotekli Borç Senedi ve İrat Senedinin Ortak Özellikleri…………………………………………….7
3.İpotekli Borç Senedi ve İrat Senedinin Sona Erme Halleri……………………………………………8
a)Alacaklının Olmaması……………………………………………………………………………..8
b) Rehin Hakkından Feragat………………………………………………………………………….9
c) Terkin…………………………………………………………………………………………….9
I) Alacaklı Ve Borçlunun Anlaşarak Senedin İptal Edilmesi……………………………………..10
II) Mahkemece Senetlerin İptaline Karar Verilmesi……………………………………………..10
i) Senedin Rıza Dışında Elden Çıkması Veya Kaybedilmesi…………………………………..11
ii) Senet Alacaklısının Bilinmemesi…………………………………………………………….12
iii) Borçlunun Bedelini Ödediği ve Kendisine Teslim Edilmesini İstediği Senedin
Kendisine Verilmemesi Hali………………………………………………………………….13
4.SONUÇ………………………………………………………………………………………………14
5.KAYNAKÇA…………………………………………………………………………………………15
GİRİŞ
Gerçek hayatta insan ilişkileri çerçevesinde sözleşmeler önemli bir yere sahiptir. Fiil ehliyetine sahip her gerçek kişi, bir başka kişi ile sözleşme serbestisine göre sözleşme akdedebilmekte ve borçlanabilmektedir. Borçlu ve alacaklının söz konusu olduğu bir ilişkide, alacaklı borçlu tarafından borcun yerine getirilmemesi riski ile karşı karşıyadır. Alacaklı bu riski bertaraf etmesi halinde Türk Medeni Kanun taraflara önemli bir hak getirmektedir. Rehin hakkı bir borç yerine getirilmediği takdirde hak sahibi olan tarafa, taşınmaz ya da taşınır nitelikteki eşyayı gerektiğinde paraya çevirerek, elde edilecek miktar içerisinden kendi alacağını almaya hak kazandıran sınırlı bir ayni hak tanır[1]. Taşınır veya taşınmaz üzerinde kurulabilen rehin hakkı ile alacaklıya bir teminat elde etme imkanı sağlanmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nunda teminatlar ayni teminatlar ve şahsi teminatlar olarak sınıflandırılmaktadır. Ayni teminatlar alacaklıya teminat konusu eşyaya sınırlı bir şekilde başvurma hakkı sağlayan teminatlardandır. Ayni teminatlar taşınır rehni ve taşınmaz rehni ve mülkiyeti saklı tutma sözleşmeleri olarak 3 başlık altında sınıflandırılabilir. Çalışmamızın konusunu taşınmaz teminatları arasında yer alan ipotekli borç senedi ve irat senedi kavramları oluşturmaktadır. Taşınmaz rehnine ilişkin hükümler Türk Medeni Kanunu’nun 850-880. maddeleri arasında, yer almakla birlikte, taşınmaz rehni türleri ayrı başlıklar altında düzenlenmiştir. Bunlardan uygulamada en çok kullanılan ipotek, Kanunun 881-891.maddeleri arasında, ipotekli borç senedi ve irat senedi ise 898-929.maddeler arasında yer almaktadır.
1.TAŞINMAZ REHNİ TÜRLERİ
Teminat arapça kökenli bir kelime olup, Türk Dil Kurumu’ndaki tanımına göre “güvence” anlamına gelmektedir. Rehin ise “bir borcun ödeneceğine teminat olarak ödenince geri alınmak şartıyla borçlunun alacaklıya verdiği değerli şey” olarak tanımlanmıştır[2].Taşınmaz rehni, hukukumuzda ayni teminatlar arasında yer almaktadır. Bu tür rehinde rehnin konusunu adından da açıkça belli olduğu üzere “taşınmazlar” oluşturur. Taşınmaz rehni, esasen 3 farklı türde kurulabilmektedir. Türk Medeni Kanunu 881 vd. maddelerinde ipotek, 898-929 maddelerinde ipotekli borç senedi ve irat senedine ilişkin hükümler yer almaktadır. Uygulamada en sık karşılaştığımız taşınmaz rehni türü ipotektir.[3]Ancak ipotekli borç senedi ve irat senedinin kullanımı usulen kolaylaştırıldığı takdirde pratikte çok fayda sağlamaları da mümkün gözükmektedir. Nitekim ipotekten farklı olarak, ipotekli borç senedi ve irat senedi güvence oluşturmasının yanında, hakkın tedavülü imkanını da sağlamaktadırlar. Oysa ipotekte, alacaklı, borcun ifa edilmemesi halinde, ipotek konusu olan taşınmazın paraya çevrilmesi sonucunda, söz konusu satış değeri üzerinden alacağını elde ederek bu hakkı kullanabilmektedir.[4]
İpotekli borç senedi ve irat senedi taşınmazın değerini tedavül ettirmek işlevine sahip olmakla birlikte senede bağlanmış borç mücerret bir borç ilişkisinden ibarettir. Senette belirlenen alacak, öncelikle rehne konu taşınmazın değerinin belirlenmesi akabinde bu değer tutarında teminat oluşturur. Taşınmaz, senetlerde belirlenen değer nispetinde alacağa teminat teşkil eder. İpotekli borç senedi veya irat senediyle taşınmaz malikine kredi sağlanmış olmaktadır.
- İpotekli Borç Senedi
İpotekli borç senedi Türk Medeni Kanunu’nun 898.maddesinde düzenlenmektedir: “İpotekli borç senedi, taşınmaz rehniyle güvence altına alınmış kişisel bir alacak meydana getirir”. İpotekli borç senedi düzenlenmekle alacaklı, alacağını bir taşınmaz üzerinden güvence sağlayarak, bu güvence bedelini tescil ettirmekle rehin hakkı elde etmiş olur. İpotekli borç senedi temelde bir borç ilişkisine dayanmakla birlikte, bu borcun güvencesini bir taşınmaz rehni oluşturularak sağlanmaktadır.[5]İpotekli borç senedinin ipotek ile benzer yönü, borçlunun şahsi sorumluluğunun devam etmesidir. Bu demek oluyor ki rehinle yüklü taşınmaz, alacağı karşılamıyorsa dahi, alacaklı borçlunun kişisel mallarına başvurarak alacağını temin etme hakkına sahiptir[6]. Türk Medeni Kanun m. 899 uyarınca “İpotekli borç senedi yoluyla rehin kurulması için tapu dairesince taşınmaza resmen değer biçilir.”
“Biçilmiş değeri aşan miktar için ipotekli borç senedi yoluyla rehin kurulamaz.”
Böylelikle ipotekli borç senedinin piyasada tedavülünden üçüncü şahısların zarar görmelerini önlenmiş olur. Türk Medeni Kanunu m. 905 “Değer biçilmesinde gereken özenin gösterilmesinden Devlet sorumludur. Devlet, kusuru olan memurlara rücu edebilir.” Kanun koyucu taşınmazın değerinin tapu dairesince belirleneceğini belirtmiş ve değerin yanlış belirlenmesi halinde sorumluluğun kime ait olacağını da hüküm altına almıştır. Böyle bir ihtimalde Devletin sorumlu olacağı belirtilmiştir.
İpotekli borç senedinde ipotekten farkı olarak, bu alacağın piyasa tedavülünü sağlamak amacıyla alacak bir senede bağlanmaktadır. Bu senet rehin senedi olarak adlandırılır. İpotekli borç senedinin buradaki işlevi, güvence oluşturmasının yanında, tedavül kabiliyeti yani dolaşım sağlamasıdır[7].
b.)İrat Senedi
İrat senedi de ipotekli borç senedi gibi taşınmaz teminatlarındandır. Türk Medeni Kanunu m. 903 uyarınca: “İrat senedi, bir taşınmaz üzerinde taşınmaz yükü şeklinde kurulmuş bir alacak meydana getirir.” Kanunda irat senedinin tanımına yer vermekten ziyade irat senedinin işlevi belirtilmek suretiyle düzenleme altına alınmaktadır. İrat senedi ipotekli borç senedinden birtakım farklı özellikler barındırmaktadır. İrat senedinin konusunu oluşturacak taşınmaz türleri kanunda sınırlı olarak sayılmıştır. Her taşınmaz irat senedini güvencesini oluşturamaz. Bunlar Türk Medeni Kanun m. 903/2 uyarınca “irat senedinin güvencesini ancak tarım arazisi, konutlar ve üzerinde bina yapılabilecek arsalar” oluşturmaktadır. Görülmektedir ki irat senedinin, tarım arazisi, konutlar ve üzerinde bina yapılabilecek arsalar harici bir taşınmaz üzerinde kurulması mümkün değildir. Yine ipotekli borç senedinden farklı olarak Türk Medeni Kanunu m. 903/3 uyarınca irat senedinin dayanağı borç belirli değildir, irat senedi borcun sebebini göstermemekle birlikte kişisel bir borç da doğurmamaktadır. Sorumluluk sadece taşınmaz ile sınırlı olduğundan mülkiyet ile borçlu olma durumu birbirine bağlıdır. Bu durum da irat senedinde güvence işlevine nazaran tedavül işlevinin daha ön plana çıkması demektir.
İrat senetleri ise, kıymetli evraka bağlanmış ve alacaklıya taşınmazın değeriyle sınırlı, bağımsız talep hakkı sağlayan taşınmaz rehini şeklinde tarif edilmektedir. İrat senedi kurulmasındaki temel amaç, taşınmaza biçilen değerin piyasada tedavül ettirilmesidir. Bu sebepledir ki irat senedine bakıldığında asıl borç ilişkisinin ne olduğu anlaşılamamaktadır. Tapu idaresince taşınmaza biçilen değer, bir kıymetli evraka bağlayarak tedavülü sağlanır[8].
İrat senedinin bir diğer ve en önemli özelliği ise borçlunun sorumluluğunun yalnızca rehinli taşınmazın değeri ile sınırlı tutulmasıdır. Türk Medeni Kanun m. 904 sorumluluğun sınırını düzenlemektedir: “İrat senetlerindeki alacak miktarı, tarım arazisinde arazinin gelir değerinin, diğer taşınmazlarda taşınmazı gelir değeri ile bina ve arsa değerleri ortalamasının beşte üçünü aşamaz.” Kanun koyucu irat senedinin güvencesini oluşturabilecek taşınmaz türlerini saymakla kalmamış, bu taşınmazların değerleri ve gelirleri üzerinden düzenlenecek olan irat senedi dolayısıyla borçlunun sorumluluğunu da sınırlandırmış bulunmaktadır. Böylelikle belirtilen sınırları aşan değerler için güvence verilemeyecektir.
İrat senedinin borçlusu yüklü taşınmazın malikidir, rehinli taşınmazın maliki kim ise, irat senedinin borçlusu da o kişi olarak belirlenir[9]. Malikin taşınmazdan ayrı olarak kişisel bir sorumluluğundan bahsedilemez. Taşınmazın bir başka kişiye devri halinde borçlu da değişir ve artık taşınmazın yeni maliki irat senedinin de yeni borçlusu haline gelir. Eski malik, rehinli taşınmazı devretmekle borcundan kurtulur.
2.İPOTEKLİ BORÇ SENEDİ VE İRAT SENEDİNİN ORTAK ÖZELLİKLERİ
İpotekli borç senedi ve irat senedinin birçok ortak özelliği bulunmaktadır:
- Her şeyden önce ikisi de bir senet olarak düzenlenmektedir. Dolayısıyla bahsedeceğimiz ilk ortak özellik her ikisinde de senet alacağının tedavül edilebilmesidir[10].
- Türk Medeni Kanunu m.910/1 gereğince ipotekli borç senedi ve irat senedinin kurulması ile rehin kurulmasındaki temel borç ilişkisi sona erer ve yenileme yoluyla yeni bir alacak kurulmuş olur. Bu yeni alacak da ipotekli borç senedi veya irat senedinin kurulmasıyla gerçekleşir. Dolayısıyla ortak özellik olarak ipotekli borç senedi ve irat senedinin kurulması yenileme niteliğinde işlemlerdir.
- İpotekli borç senedi ve irat senedinin kurulması Türk Medeni Kanunu’nda ortak hükümler başlığı altında düzenlenerek her ikisinin kuruluşunu aynı usule tabi kılmıştır. Türk Medeni Kanunu m.911 uyarınca her ikisi de tapuya tescil ile kurulur. Tescil ile birlikte ayrıca bir rehin senedi de düzenlenir. Tescil kurulabilmesi için taşınmaz malikinin yazılı tescil talebi ve geçerli bir kazanma sebebinin var olması aranır. Tescilin kurucu niteliğe sahip olması gereği ipotekli borç senedi veya irat senedi düzenlenmemiş olsa dahi taşınmaz rehni tescil ile birlikte ayni bir hak olarak doğmuş olur.
- İpotekli borç senedi de irat senedi de nitelikleri itibariyle kıymetli evraktır.
- Türk Medeni Kanunu m.909 gereği senetlerin alacağı şarta bağlanması mümkün değildir ve bununla birlikte karşı edim de içeremez.
- Her iki senedin de tapuda tescil işlemi ile kurulduğundan bahsedilmişti. Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle güvenen kişinin durumuna ilişkin Türk Medeni Kanunu m.920’de düzenlenmiştir. Buna göre usulüne uygun bir şekilde kurulmuş ipotekli borç senedi veya irat senedine ilişkin taşınmaz sahifesindeki tescile iyiniyetle güvenen kişiye karşı, rehin hakkı ve senet alacağının, tescilde göründüğü şekilde yazılan kısım kadar mevcut olduğu kabul edilmiştir. Bununla birlikte iyiniyetli bir şekilde senedi elde eden kimsenin tazminat isteme hakkı olduğu belirtilmektedir[11].
- İpotekli borç senedi ve irat senedinde hakkın ileri sürülebilmesi, söz konusu senede zilyet olmaya bağlanmıştır. Türk Medeni Kanunu m.924 hükmüne göre senetteki alacağın devredilebilmesi için zilyetliğin de devredilmesi gerekmektedir.
- Ödeme her ne kadar borcu sona erdiren bir durum olarak gözükse de ipotekli borç senedi ve irat senedinde durum böyle değildir. Zira ödeme yapan borçlunun Türk Medeni Kanunu m.928 uyarınca senetlerin iptal edilmeden kendisine geri verilmesini talep etme hakkı vardır. Bu durumda ödeme yapılmış olmasa dahi ipotekli borç senedi ve irat senedi sona ermez.
3. İPOTEKLİ BORÇ SENEDİ VE İRAT SENEDİNİN SONA ERME HALLERİ
İpotekli borç senedi ve irat senedinin kuruluşu usulünden bahsedilmişti. TMK’da bu senetlerin kuruluşu ortak hükme bağlandığı gibi sona erme halleri de ortak düzenlemeler altına alınmıştır. TMK’nın 918.maddesi ile başlayan ve devam eden maddelerde düzenleme altına alınan sona erme halleri hem ipotekli borç senedi hem de irat senedi için geçerlidir. Bu başlık altında ipotekli borç senedi ve irat senedinin sona erme halleri incelenecektir.
TMK m.918 gereği alacağın sona ermesi veya alacaklının rehin hakkından feragat etmesi tek başına senedin sona ermesine yol açmaz. En nihayetinde senedin mahkemece veya taraflarca iptal edilmesi ve akabinde sicilden terkin edilmesi gerekir. Ancak alacağın sona ermesi veya rehin hakkından feragat edilmesi iptal ve terkin işleminin sebebini oluşturabilir[12].
- Alacaklının Olmaması
İpotekli borç senedi ve irat senedinin sona ermesine ilişkin TMK m. 918 hükmü, iki durumdan bahsetmektedir. “Alacaklı yoksa veya rehin hakkından feragat ederse borçlu, tapu kütüğündeki tescili terkin ettirip ettirmemekte serbesttir.” Madde hükmüne göre bir alacaklının varlığından bahsedilemiyorsa veyahut alacaklı bulunmakla birlikte rehin hakkından feragat etmişse artık borçlu tapu kütüğündeki tescili terkin ettirebilir. Bahsedildiği üzere ipotekli borç senedi ve irat senedinin kurulabilmesi için tapu kütüğüne tescil edilmesi şarttır. Tescil için talepte bulunmak şart olduğu gibi, tescilin terkini için de yine bir talep olması gerekmektedir. Bu konuda borçluya bir özgürlük tanınmıştır. Borçlu ister kütükteki tescili terkin ettirebilir, isterse de terkin ettirmeyerek, senedin tedavülünü sağlayabilir. Malik, tapuda mevcut olan tescili terkin ettirmeyip yedinde alıkoyduğu zaman da,malik lehine bir rehin hakkı gerçekleşmiş olur[13]. Nitekim maddenin ikinci fıkrasında borçlunun zilyetliğine geçen senedi yeniden tedavül ettirilebilmesinin mümkün olduğu belirtilmiştir. “Borçlu, zilyetliğine geçmiş olan senedi yeniden tedavüle çıkartabilir.”
b.)Rehin Hakkından Feragat
Rehin hakkı sahibi hakkından vazgeçebilir. Rehin hakkı sahibinin tek taraflı irade beyanı ile rehin hakkından feragat etmesi mümkündür. Hak sahibi olan kişi, kanunen feragatin mümkün olmadığı durumlar istisna kalmak kaydıyla, hakkından feragat edebilir. Burada da senede dayalı olarak hak sahibi olan rehin hakkı sahibi bu hakkından feragat edebilir. Kanunun bir haktan feragat edilemeyeceğini açıkça belirttiği durumlar dışında, hak sahibi hakkından geçerli olarak feragat edebilir ve bu feragat beyanı sonucunda hak son bulmuş olur.
Tek taraflı irade beyanı feragat mümkün olduğu gibi İpotekli alacaklı ile taşınmazın maliki arasında, ipotek hakkından feragat ile tapu sicilinden terkini talep etme yükümlülüğü doğuran bir sözleşme imzalayabilirler. Bu durumda imzalanacak sözleşme, sözleşme serbestisi ilkesine göre herhangi bir şekle bağlı olmadan yapılabilir. İpotek hakkından bir sözleşme ile feragat edilmesi, belli bir sebebe dayanıyor olabilir. Örneğin alacak devam ediyorsa, güvence türünün başka bir şekilde kurularak devamı sağlanabilir. Borçlu, alacak karşılığında ipotekli alacaklıya teminat olarak, başka bir taşınmaz üzerinde ipotek kuruluyor olabilir. Bu noktada altı çizilmesi gereken en önemli husus ipotek hakkından feragat edilmesine dair yapılacak sözleşmenin tek başına ipotek hakkını sona erdirmeyeceğidir. Yine ipotekli alacaklının tapu sicil müdürlüğünden terkin talebinde bulunması gerekecektir.
c.)Terkin
Terkin hukuken “resmi defterlerde ya da tapu kütüğünde bulunan şerhlerin çizilmesi” işlemine verilen isimdir. TMK m.1015/I gereği rehin hakkının terkin edilmesi için 2 şarta ihtiyaç vardır: Bunlar ilk olarak terkinin dayandığı geçerli bir hukuki sebebin varlığı ve rehin hakkının tapu kütüğünden silinmesine yönelik bir talepte bulunulmasıdır.
TMK m.919’a göre ipotekli borç senedi veya irat senedine ilişkin tescilin 2 sebebe bağlı olarak terkin edilmesini, mümkün kılmıştır. “İpotekli borç senedi veya irat senedine ilişkin tescil, ancak tarafların veya mahkemenin rehin senedini iptal etmesi üzerine terkin edilebilir.” Bunlardan ilki tarafların rehin senedini iptal etmesi, diğeri ise mahkemenin rehin senedini iptal etmesidir. Maddeyle ipotekli borç ve irat senedinin tapudan silinmesi, bu senetlerin iptal edilmiş olması koşuluna bağlanmaktadır. Senetlerin iptali ise, ya alacaklı ve borçlunun bu hususta anlaşmaları ya da mahkemenin bu senetlerin iptaline karar vermesi ile gerçekleşmektedir. İpotekli borç senedi hem irat senedi nitelikleri itibariyle bir kıymetli evrak olarak kabul edildikleri için, senetlerin iptali usulü de kıymetli evrakların iptaline ilişkin hükümler çerçevesinde gerçekleştirileceği belirtilmiştir.[14]Terkin taşınmaz rehnini sona erdirir. Ancak terkin yaptırmak zorunda değildir. Rehinli taşınmazın maliki, ipotekli borç senedi veya irat senedinde senede bağlanmış olan borcunu ödedikten sonra, senetleri geri alır ve kendinde bulundurdukça ve tapu kütüğünde terkini yaptırmadıkça, kendi taşınmazı üzerinde bir rehin hakkı kazanmış olur. Senetlerin terkin edilmesi talebi tapu müdürlüğüne yapılmalıdır.
II) Alacaklı ve Borçlunun Anlaşarak Senedin İptal Etmesi
Öncelikle belirtmek gerekir ki senet borcunun ödenmesi, ipotekli borç senedi ve irat senedini sona erdirmez. Nitekim TMK m.928, senet borcunu ödeyen borçluya, senedin iptal edilmeden kendisine geri verilmesini talep etme imkanı getirmiştir. Böylece ödeme yapılmış olsa dahi senet sona ermeyecek ve kullanılmaya devam edilebilecektir. Diğer bir ifade ile malik lehine bir senet söz konusu olmaktadır. Ancak bu ihtimalin gerçekleşmediği, ve ödemenin yapılarak rehin senetlerinin sona erdirilmesinin istemediği bir durumda taraflar senedin iptal edilmesi konusunda anlaşabilirler. Borç ödendikten sonra tapu müdürlüğüne teslim edilerek senedin iptali ve sicilden terkini talep edilmelidir.[15]
II)Mahkemece Senetlerin İptaline Karar Verilmesi
Senetlerin mahkemece iptal edilmesi sebebi değişkenlik gösterebilir. Aşağıda açıklanacağı üzere senedin kaybedilmesi, zayi olması veyahut senet alacaklısının kim olduğunun uzunca bir süre bilinmemesi gibi durumlarda, diğer şartların da oluşması halinde senetlerin mahkemece iptal edilmesi mümkündür. Senedin taraflarca iptal edilmesi dışında bir diğer yol, senetlerin hâkim kararıyla iptal edilmesidir. Temelde irat senedi ve ipotekli borç senedinin mahkeme yoluyla iptal edilmesi iki halde söz konusudur. Birincisi senedin kaybedilmesi, ikincisi ise alacaklının kim olduğunun 10 senedir bilinmiyor olmasıdır.
ii) Senedin Rıza Dışında Elden Çıkması Veya Kaybedilmesi
TMK m. 914’e göre, ipotekli borç senedi ve irat Senedinin nama veya hamile yazılı düzenlenmesi mümkün kılınmıştır. Daha önceden ipotekli borç senedi ve irat senedinin kıymetli evrak niteliğinde olduğu açıklanmıştı. Burada taşınmazı paraya çevirme hakkının da el değiştirmesi mümkün olmaktadır. Bu imkân senedin tedavül ettirilmesiyle sağlanır[16]. Dolayısıyla kıymetli evrakta olduğu gibi hak ile senet arasındaki bağ burada da söz konusudur. Hakkın ileri sürülebilmesi senedin varlığına bağlıdır[17]. TMK’nın “Hakkın ileri sürülmesi” başlıklı 923.maddesine göre “Nama veya hamile yazılı ipotekli borç senedi veya irat senedindeki alacak, ancak senet üzerindeki zilyetlikle birlikte devir veya rehin edilebilir veya başka bir tasarrufa konu olabilir.” Görüldüğü üzere nama ya da hamile yazılı ipotekli borç ve irat senetleri üzerindeki her türlü tasarruf işlemleri, bu senetler üzerinden zilyetliğin devri ile gerçekleşeceği ve bunun bir şart olarak belirlenmiştir. Buna göre; nama veya hamile yazılı ipotekli borç senedi ya da irat senedindeki alacak, ancak senet üzerindeki zilyetlikle birlikte devir veya rehin edilebilir ya da başka bir tasarrufa konu olmaktadır[18].
İpotekli borç senedi veya irat senedinin içerdiği hakkın ileri sürülebilmesi için senede zilyet olmak gerektiğinden bahsedilmişti. Dolayısıyla senedin irade dışında elden çıkması durumunda, içerdiği hakkın ileri sürülmesi de mümkün olmayacaktır. TMK senedin kaybedilmesi ihtimaline karşın m.925 hükmünü getirmiştir. Buna göre “ Rehin senedi irade dışında elden çıkmış veya borcu sona erdirme kastı olmaksızın yok edilmiş ise alacaklı, rehin senedini ve kuponu mahkeme kararıyla iptal ettirerek borçludan borcunu ödemesini ve eğer alacak henüz muaccel değilse yeni bir rehin senedi veya kupon düzenlenmesini isteyebilir.” Senedin kaybedilmesi hali değişik şekillerde meydana gelebilir. Örnek olarak senedin birisi tarafından çalınması halinde rıza dışında elden çıka durumu söz konusudur. İptal kararının verilme usulü ise maddenin devamı olan ikinci fıkrada, hamile yazılı kıymetli evrakın iptaline ilişkin kurallara tabi olduğu ifade edilmiştir. Ancak ibraz süresi 1 yıldır.
Mahkemenin iptal kararı vermesi için, birlikte gerçekleşmesi gereken birtakım şartlar vardır. Bunlar; senedin zayi olması, senette düzenlenen hakkın varlığını sürdürüyor olması, senedin zilyetliğini kazanmanın imkânsızlaşması, senedin iptal edilmesi mümkün senetlerden olması, iptal talep eden tarafın, senedin zayi olduğunu öğrendiği anda hak sahibi olmasıdır[19]Tüm bu şartlar birlikte gerçekleştiğinde senedin mahkeme tarafından iptali talep olunabilir. Çekişmesiz yargı işine konu olan iptal talebinde bulunacak kişi, senedin kaybedildiği veya herhangi bir sebeple zayi olduğu anda hak sahibi olan kişidir[20]. Bununla birlikte maddede senedin kaybedilmesi halinde uygulanacak iptal prosedürünün, borçlunun ödenen senedin geri verilmediği durumlarda, iptalini istemesi halinde de uygulanacağı belirtilmiştir. Buna göre ödenmiş olmasına rağmen geri verilmemiş bir senet söz konusu ise, borçlu da senedin iptalini isteme hakkına sahiptir.
ii) Senet Alacaklısının Bilinmemesi
TMK m.926 ipotekli borç senedinin veya irat senedinin alacaklısının kim olduğunun bilinmemesi halinde rehinli taşınmazın malikine bir hak getirmektedir: “Madde 926- İpotekli borç senedi veya irat senedinin alacaklısının kim olduğu on yıldan beri bilinmiyor ve bu süre içinde faiz ödenmesi de istenmemiş bulunuyorsa, rehinli taşınmazın maliki, alacaklının ortaya çıkması için gaipliğe ilişkin hükümlere göre ilân yapılmasını hâkimden isteyebilir.”
Eğer ki ipotekli borç senedinin veya irat senedinin alacaklısının kim olduğu 10 yıldır bilinmiyorsa ve bu süre içerisinde faiz ödenmesi istenmemişse, rehinli taşınmazın maliki rehinli taşınmazın alacaklısını öğrenmek ve onu ortaya çıkarmak için mahkemeden gaipliğe ilişkin hükümler uyarınca ilan yapılmasını talep edebilir.
Türk Dil Kurumu’ndaki tanımına göre gaiplik, “Bir kimsenin ölüm tehlikesi içinde kaybolması veya kendisinden uzun süre haber alınmaması sonucu yargıç kararı ile kişiliğine son verilmesi”olarak tanımlanmıştır[21]. İpotekli borç senedi ve irat senedine ilişkin hükümler ile birleştirildiğinde, gaipliğin TMK m.926 çerçevesinde 10 yıl boyunca sürmesi halinde, artık alacaklı kişiden hiçbir şekilde haber alınamıyorsa mahkemece, talep üzerine gaipliğe ilişkin hükümler çerçevesinde karar verir. TMK m.32’ye bakılacak olursa, “Ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya kendisinden uzun zamandan beri haber alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa, hakları bu ölüme bağlı olanların başvurusu üzerine mahkeme bu kişinin gaipliğine karar verebilir.”
Maddeye göre gaiplik kararı verilebilmesi için öncelikle talepte bulunmak gereklidir. Talepte bulunacak kişiler ise bu durumda senet alacaklısının gaipliği durumunda hakları ölüme bağlı olan kişilerdir Mahkeme talep üzerine gerekli inceleme ve araştırmayı yaparak nihayetinde bir karar verir.
“Alacaklı ortaya çıkmaz ve yapılan araştırma sonunda büyük bir olasılıkla alacağın artık mevcut olmadığı anlaşılırsa, hâkim tarafından senedin iptaline karar verilir; bu kararla rehin derecesi boşalmış olur.” Rehinli taşınmaz malikinin bu talebinin kabulü ile yapılan ilan akabinde, alacaklı ortaya çıkmaz ve yapılan araştırma neticesinde, büyük olasılıkla söz konusu alacağın mevcut olmadığı kanaatine varılırsa, artık hâkim senedin iptaline karar verir.[22]Rehin derecesi de bu kararla boşalmış hale gelir. Hâkimin iptal kararı verilmesinde en önemli etken, alacağın mevcut olmadığı yönündeki kuvvetli olasılıktır. Hâkim ortada söz konusu bir alacağın varlığından bahsedilemeyeceğine kanaat getirdiği takdirde, artık senedin iptaline karar verebilir.
iii) Borçlunun Bedelini Ödediği ve Kendisine Teslim Edilmesini İstediği Senedin Kendisine Verilmemesi Hali
Daha önce bahsedildiği üzere ödenen senedin geri verilmesi başlığını taşıyan Türk Medeni Kanun m.928, borçluya senet alacağını ödediği takdirde, senedi iptal etmek yerine, kendisinde geri verilmesini talep etme hakkı getirmektedir. Böylece borçlu senetleri başka kimselere devrederek tedavülünü sağlayabilir. İşte böyle bir durumda borçlu senedin kendisine geri verilmesini istediği takdirde senedi karşı taraf geri vermiyorsa artık Türk Medeni kanun m. 925/3 uyarınca borçlu olan kişi senetlerin iptal edilmesi için mahkemeye başvurabilir. Mahkemenin iptal kararı vermesinin ardından ise sicilden terkin işlemi gerçekleştirilmelidir.
SONUÇ
Taşınmaz rehni türleri arasında yer alan ipotekli borç senedi ve irat senedi, borca ilişkin bir teminat niteliğinde olmalarının yanında ayrıca taşınmazın tapu tarafından belirlenecek değeri oranında tedavüle konulması imkânını da sağlamaktadır. Bu anlamda iki önemli fonksiyona sahiptirler.
İpotekli borç senedi ve irat senedi ödeme yoluyla sona ermez. Tarafların ipotekli borç senedi veya irat senedini iptal etmeleri veya bu senetlerin mahkemece iptal edilmesi hallerinde sona erme durumu söz konusu olmaktadır. Mahkemeden senetlerin iptal edilebilmesi ancak kanunda sayılan iki durumdan birinin gerçekleşmesiyle mümkündür. Bunlardan ilki senedin irade dışında elden çıkması veya kaybolması, diğeri ise senet alacaklısının 10 yılı aşkın süredir kim olduğunun belirlenememesi durumudur. Bu iki durum gerçekleştiğinde, alacaklı senetlerin iptal edilmesi için mahkemeye başvurabilmektedir. Mahkemenin iptal kararı vermesi üzerine, senetlerin sicilden terkin işlemi gerçekleştirilmelidir. Zira ipotekli borç senedi ve irat sendi kıymetli evrak niteliğine haiz birer senet oldukları için terkin ettirilmedikleri sürece piyasada tedavül ettirilerek kullanılmaya devam edilebilecektir.
KAYNAKÇA
A.Dilşad Keskin ve Huriye Rehan Demircioğlu, (2018), Medeni Hukuk -II(Eşya Hukuku-Miras Hukuku, Birinci Baskı, Ankara:Seçkin Yayıncılık.
Bengisu ÖZEL, (2019), İpotek Hakkının Sona Ermesi, İstanbul Üniversitesi SBE, Yayımlanmış Tez
Mehmet Önal, Malik Lehine Sınırlı Ayni rehin Hakkı Kavramı, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XII, Y. 2008, S. 1-2.
Mustafa Yasan,(2021), Kıymetli Evrak Hukuku, Birinci Baskı, Ankara:Seçkin Yayıncılık.
Oğuz Kürşad Ünal, İpotekli Borç Senetleri Ve İrat Senetlerinin Menkul Kıymet Özelliği, Gazi Üniversitesi Dergisi,Yıl 2002, C.6,S.2.
Oğuzman/Seliçi/Oktay-Özdemir, Eşya Hukuku, Gözden Geçirilmiş 12. Bası, İstanbul 2009.
Özlem Karabulut Gün, İpotekli Borç Senedi, 2016, İstanbul.
Prof.Dr.Rona Serozan,Taşınmaz Rehni,İÜHFMC LXIV, S.2, 301-324, 2006.
Şaban Kayıhan, Mustafa Ünlütepe, (2017), Medeni Hukuk Bilgisi, Dördüncü Baskı, Ankara:Seçkin Yayıncılık.
Şaban Kayıhan, (2020),Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara:Seçkin Yayınevi.
Umur Karakaya, Kıymetli Evrakın Zayi Olması ve İptali, Yayınlanmış Yüksek lisans tezi, Maltepe Üniversitesi SBE, 2013,İSTANBUL.
[1] Oğuzman/Seliçi/Oktay-Özdemir, Eşya Hukuku, Gözden Geçirilmiş 12. Bası, İstanbul 2009, s. 713.
[2] Türk Dil Kurumu,E.T.06.11.2021.
[3] Şaban Kayıhan, Mustafa Ünlütepe,(2017), Medeni Hukuk Bilgisi, Dördüncü Baskı,Ankara:Seçkin Yayıncılık. s. 517.
[4] Bengisu ÖZEL, (2019),İpotek Hakkının Sona Ermesi,İstanbul Üniversitesi SBE, Yayımlanmış Tez,s.1.
[5] A.Dilşad Keskin ve Huriye Rehan Demircioğlu, (2018), Medeni Hukuk -II(Eşya Hukuku-Miras Hukuku, Birinci Baskı, Ankara:Seçkin Yayıncılık, s. 157.
[6] Prof.Dr.Rona Serozan,Taşınmaz Rehni,İÜHFMC LXIV, S.2. s.306.
[7] Serozan,Taşınmaz Rehni,s. 306.
[8] A.Dilşad Keskin ve Huriye Rehan Demircioğlu, (2018), s. 158.
[9] A.Dilşad Keskin ve Huriye Rehan Demircioğlu, (2018),s.157.
[10] Oğuz Kürşad Ünal,İpotekli Borç Senetleri Ve İrat Senetlerinin Menkul Kıymet Özelliği,Gazi Üniversitesi Dergisi,Yıl 2002, C.6,S..2, s.3
[11] Oğuz Kürşad Ünal, İpotekli Borç Senetleri Ve İrat Senetlerinin Menkul Kıymet Özelliği,s.4.
[12] Özlem AKBULUT GÜN, İpotekli Borç Senedi, 2016,İstanbul, s.13.
[13]Mehmet Önal,Malik Lehine Sınırlı Ayni rehin Hakkı Kavramı, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XII, Y. 2008, S. 1-2s.232.
[14] Oğuz Kürşad Ünal, İpotekli Borç Senetleri Ve İrat Senetlerinin Menkul Kıymet Özelliği, s.1.
[15] Özlem AKBULUT GÜN, İpotekli Borç Senedi, s. 14.
[16] Rona Serozan, Taşınmaz Rehni,s.306.
[17] Şaban Kayıhan, (2020)Kıymetli Evrak Hukuku,Ankara:Seçkin Yayınevi, s.46.
[18] Özlem AKBULUT, İpotekli Borç Senedi,s.12.
[19] Umur KARAKAYA, Kıymetli Evrakın Zayi Olması ve İptali”, Yayınlanmış Yüksek lisans tezi,Maltepe Üniversitesi SBE, 2013,iSTANBUL. S.36 vd.
[20] Mustafa Yasan,(2021),Kıymetli Evrak Hukuku,Birinci Baskı,Ankara:Seçkin Yayıncılık. s.58.
[21] Türk Dil Kurumu.E.T.01.11.2021
[22] Özlem Akbulut, İpotekli Borç Senedi , s.16.