Danışman Avukatlarımızdan Hilal Gültepe’nin “5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kapsamında İş Kazası ve Meslek Hastalığı Sigortası” başlıklı makalesine buradan ulaşabilirsiniz.

5510 SAYILI SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI

KAPSAMINDA

İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIĞI SİGORTASI

HAZIRLAYAN

AV.HİLAL GÜLTEPE

İÇİNDEKİLER

GİRİŞ 4

5510 SAYILI KANUNA GÖRE SİGORTA KOLLARI 6

1.İŞ KAZASININ TANIMI 6

2.İŞ KAZASININ UNSURLARI 7

a)Kanuna göre sigortalı olma 8

b)Sigortalının kazaya uğraması 9

c)Sigortalının bedenen veya ruhen bir zarara uğraması 9

d)Meydana gelenkaza ile zarar arasında illiyet bağının bulunması 10

3.İŞ KAZASI SAYILAN HAL VE DURUMLAR 11

   a) Sigortalının işyerinde kazaya uğraması 11

   b)Sigortalının işveren tarafından yürütülmekte olan bir iş sebebiyle veya sigortalının kendi yürütmekte olduğu iş sebebiyle kazaya uğraması 13

   c) Sigortalının işveren tarafından görevi sebebi ile başka bir yere gönderilmesi halinde asıl işi yapmaksızın geçen zamanlarda kazaya uğraması 14

   d)Emzikli kadının süt vermesi için ayrılan süt izni zamanlarında kazaya uğraması 14

   e)Sigortalının işveren tarafından sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidip gelirken kazaya uğraması 15

    f)Uzaktan çalışma halinde iş kazası ………………………………………………………15

4.İŞ KAZASININ BİLDİRİLMESİ VE SORUŞTURULMASI 16

5.MESLEK HASTALIĞI 18

6.MESLEK HASTALIĞININ UNSURLARI 18

a)Sigortalı olma 19

b) Bir hastalığın (zararın) meydana gelmesi 19

    c) Zararın yürütülen işin sonucu olarak ortaya çıkması……………………………….…..19

d) Uygun illiyet Bağının Kurulması 19

    e) Hastalığın yönetmelikte meslek hastalığı olarak sayılan hastalıklar arasında yer alması……………………………………………………………………….…..……20

f) Raporla tespit zorunluluğu 20

7.MESLEK HASTALIĞININ BİLDİRİLMESİ…………………………………21

8.MESLEK HASTALIĞININ SORUŞTURULMASI VE TESPİTİ 22

9.İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIĞININ VARLIĞI HALİNDE SİGORTALIYA SAĞLANAN HAKLAR………………………………..………23

10.İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIĞI BAKIMINDAN İŞVERENİN SORUMLULUĞU 24

SONUÇ 28

KAYNAKÇA 29

GİRİŞ

İş kazası ve meslek hastalığı dünya çapında her gün meydana gelen yaşanılması  kaçınılmaz olaylardır. İnsanın var oluşundan beri  yeme, içme, barınma gibi temel yaşam ihtiyaçlarını karşılama zorunluluğu sonucu doğan çalışma hayatında kötü iş sağlığı ve güvenliği uygulamaları sebebiyle iş kazaları ve meslek hastalıkları  meydana gelmektedir.Maalesef iş kazasına uğrayan veya meslek hastalığına yakalanan işçi sayısında üzücü bir artış görünmektedir.

İş kazası ve meslek hastalıkların gün geçtikçe artmasının  birçok nedeni bulumaktadır.Bunlar en başta teknolojik gelişmelerin de artmasıyla oluşan rekabet ortamı, iş güvenliği tedbirlerine gereken önemin verilmemesi, sanayileşme süreci ve teknolojikgelişmelerle birlikte çalışma yöntem ve tekniklerinin değişmesi ve bu değişime hemen adapte olunamaması olarak sıralanabilir[1]. Gelişen teknoloji ve iyileşen çalışma koşulları düşünüldüğünde durumun iyiye gitmesi gerekirken kötüye gitmesi düşündürücü bir durumdur.

İş kazası ve meslek hastalığı sigortası Türk hukukunda ilk kez 1946 tarihinden itibaren  uygulanmaya başlanmıştır. 1945 yılında yapılan 4772 sayılı iş kazaları ve meslek hastalıkları ve Analık Sigortası Kanunu[2] ile bu alandaki ilk düzenleme hayata geçirilmiştir. Sonrasında ise günümüzde hala yürürlükte bulunan  5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık sigortası Kanunu[3] yapılmış ve iş kazası ve meslek hastalığı konusu yeniden düzenleme altına alınmıştır[4].

Uluslarası Çalışma Örgütü verilerine iş kazası veya meslek haastalığı sebebiyle  göre her gün yaklaşık 6.300 işçi ölmektedir[5]. Bu sayının giderek artması sebebiyle iş kazası ve meslek hastalığı sigortasının önemi de artmaktadır.Türkiyede de durum pek iç açıcı görünmemektedir. Günümüzde iş kazaları ve meslek hastalıkları önemli bir sorun haline gelmiştir.SGK nın son verilerine göre ülkemizde  2018 yılında 41.276 işçi iş kazası geçirmiş, 1047 işçi meslek hastalığına yakalanmıştır[6].

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun[7] 2012 yılında kabul edilmesiyle iş hukuku alanına olan olumlu etkisi somut şekilde gözlemlenmektedir. Ancak gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında  ülkemizde öngörülen düzenlemeler hala yetersizdir. Gerek meydana gelen kaza sayıları, gerekse ölüm sayıları incelendiğinde  henüz iş güvenliği açısından olunması gereken seviyeye henüz ulaşabildiğimiz söylenememektedir[8].

5510 SAYILI KANUNA GÖRE SİGORTA KOLLARI

506 sayılı SSK düzenlemesi ile şu an yürürlükte bulunan 5510 sayılı SSGSSK arasında kısa vadeli sigorta kollarına ilişkin farklı düzenlemeler yer almaktadır.Çalışmamızın konusunu oluşturan iş kazası ve meslek hastalığı sigortası 506 sayılı kanunda, hastalık ve analık sigortasından ayrı şekilde düzenlenmiştir. 5510 sayılı kanun ise söz konusu sigorta kollarını tek başlık altında “Kısa vadeli sigorta hükümleri” olarak 12 maddede düzenleme altına almıştır[9].

Kısa vadeli sigorta kollarının ortak özelliği, oluşabilecek risklerin kısa vadelerde meydana gelmesi ihtimali bulunmaları ve bu sebeple uzun vadeli sigorta kollarının aksine fon biriktirme esasının uygulanmasına gerek kalmamasıdır. İş kazası ve meslek hastalığı sigortası kısa vadeli sigorta kollarından birisidir[10].

  1. İŞ KAZASININ TANIMI

İş kazaları iş sözleşmesi ile bir araya gelen işçi ve işveren taraflarının her ikisini de önemli ölçüde etkileyen olaylardır.Nitekim bir taraftan işçinin sağlığı olumsuz yönde etkilenirken iş kazasının işçinin ölümü, sakatlanması gibi daha ağır sonuçlanması halinde işyerindeki üretimin yavaşlaması hatta durması söz konusu olabilmektedir.Bu durum işletmelerin verimliliğini etkilemekte dolayısı ile işyerindeki maliyetler yükselmesine neden olarak işverenin çok zor durumlarla karşılaşmasına neden olabilmektedir[11].

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’da iş kazası tanımına açıkça yer verilmemiş ancak Kanunun 13.maddesinde hangi durumların  iş kazası olarak nitelendirilebileceğine ilişkin maddde bentlerinde ayrıntılı  düzenlemeye yer verilemiştir. Buna göre iş kazasını sigortalı işçinin işverenin otoritesi altında çalışmasını sürdürdüğü bir anda görülen iş veya işin gereği seebiyle aniden veya bir dış etmen vasıtasıyla meydana gelen ve işçiyi bedenen ya da ruhen bir zarara uğratan olay olarak tanımlamak mümkündür[12].

Genel olarak doktrinde yer verilen tanımı ise kazası,“sigortalının işveren otoritesi altında bulunduğu bir sırada gördüğü iş veya işin gereği dolayısıyla aniden ve dıştan meydana gelen bir etkenle onu bedenen veya ruhça zarara uğratan bir olay” olarak ifade edilmektedir[13].

6331 sayılı İş Sağlığı ve  Güvenliği  kanundaki tanımına göre ise bir olayın iş kazası olarak nitelendirmesi için temelde 2 şartın arandığı görülmektedir. Bunlar :

  • Kazanın işyerinde veya işin yürütülmesi sebebiyle oluşması
  • Söz konusu kaza sonucu sigortalı işçinin bedenen veya ruhen bir zarara uğramış olmasıdır[14].

Dünya Sağlık Örgütüne (WHO)  göre ise iş kazası “belirli bi zarara veya yaralanmaya neden olan, beklenmeyen ve önceden planlanmayan , üretimin bir süre durmasına sebebiyet veren olay “ şeklinde tanımlanmıştır. [15]Uluslarası Çalışma örgütüne göre iş kazası “Belirli bir zarar veya yalanmaya , önceden planlanmamış, beklenmedik bir olay” dır.Görülmektedir ki iş kazası birden fazla yerde düzenleme altına alınmış önemli bir kavramdır.

  • İŞ KAZASININ UNSURLARI

5510 sayılı kanunun  13. madde incelendiğinde , iş kazası sayılan durumların esasen bir hizmet sözleşmesine bağlı olarak çalışan çalışanları ihtiva ettiği görlmekle birlikte kendi nam ve hesabına çalışan  sigortalılarının da iş kazası meslek hastalığı sigortası kapsamına alındığı, bu doğrultuda sadece kendi hesaplarına yürüttükleri iş dolayısıyla bir kazaya uğramaları durumunda  sigortadan faydalanabilecekleri düzenlenmiştir.

Bir olayın iş kazası olarak nitelendirilebilmesi için Kanunda sayılan şartlar dahilinde meydana gelmiş olması aranmaktadır.Kanunda iş kazasına bağlı olarak sigortalıya tanıdığı yardımlar ancak bu unsurların birlikte var olması ile sağlanabilecektir. Bu bakımdan iş kazasının birtakım unsurları olduğu belirtilmektedir[16]. Bunlar;

a) Sigortalı olarak çalışan işçi konumunda bulunmak

b) Sigortalının kazaya uğraması

c) Sigortalının bedenen veya ruhen bir zarara uğraması

d) Meydana gelen kaza ile zarar arasında illiyet bağının bulunması olarak sayılabilmektedir.

Kanun koyucunun iş kazasının geniş bir kavram olarak ele aldığı görülmekle, işçi lehine bir düzenleme getirildiği görülmektedir.Bu unsurlar esasen Kanunda 4/1-a kapsamında çalışan işçilerin uğrayacağı iş kazasına ilişkin unsurlardır. Kanun koyucu 4/1-b kapsamında sigortalı çalışan kimseler için iş kazası şu şekilde tanımlanabilmektedir:

a)Sigortalının iş yerinde bulunduğu sırada,

b)Yürütmekte olduğu iş nedeniyle işyeri sınırları dışında bir yerde bulunduğu esnada meydana gelen kazalardır[17].

a)Kanuna Göre Sigortalı Olma

Kanunda açıkça “sigortalı” denilmek suretiyle kazaya uğrayan kişinin sigortalı işçi olması zorunluluğu belirtilmiştir.Bir kimse sigortalı olmadığı takdirde uğramış olduğu zarar verici olay iş kazası olarak adlandırılamaz.Bu noktada sigortalı ifadesinden kimlerin anlaşılması gerektiği hususu belirlenmelidir.

5510 Sayılı Kanunun tanımlar başlıklı 3.maddesinin 6.bendinde sigortalı kişinin tanımına yer verilmiştir. Buna göre “Sigortalı: Kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişiyi” ifade etmektedir.

5510 sayılı kanununn  13.maddesinin ilk fıkrası  incelendiğinde  iş kazası ve meslek hastalığı sigortasından faydalanabilecek  sigortalı kişilerin tespitine yönelik ikili bir ayrıma yapılarak açıklama yapıladığı görülmektedir.Buna göre 5510 sayılı Kanun uyarınca 4/1-a hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar, 4/1-b kapsamında köy ve mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar sigotalı olarak iş kazası ve meslek hastalığı sigortasından yararlanabileceklerdir.Bunun yanında kanunda “Bazı sigorta kollarının uygulanacağı sigortalılar” başlıklı 5.maddesinin a,b,c,d,e,ve g bentleri ile iş kazası ve meslek hastalığı sigortası kapsamına alınan kişiler de bu kapsama dahil edileceklerdir[18]. Bu kimseler kısmen sigortalı sayılan kişiler olmakla birlikte iş kazası ve meslek hastalığı sigortasından yararlanabileceklerdir[19].

Kanuna göre sigortalı olan kişiler sayılacak olursa;

  • Bir hizmet sözleşmesine bağlı çalışan kimseler (4/1-a)
  • Kendi ad ve hesabına bağımsız çalışan kimseler ile köy ve mahalle muhtarları(4/1-b)
  • Çırak ve stajyerler,
  • İntörn öğrenciler,
  • Ceza infaz kurumlarında ve cezaevlerinde çalışan kimseler,
  • Türkiye İş Kurumu kursiyerleri,
  • Tarım ve orman işlerinde süreksiz bir şekilde ve bir iş sözleşmesi kapsmnda çalışanlar,
  • Ev hizmetlerinde çalışan işçiler,
  • Ülkemiz ile arasında  sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan bir yurtdışı ülkesine çalıştırılmak için götürülen Türk işçiler,
  • Kanunun 4/1-a ve 4/1-b maddelri kapsamında çalışan harp maulleri ve vazife malulluğu  aylığı alan kimselerdir.[20]

4/1-c kapsamında düzenlenen kamu görevlileri hakkında ise bu sigortaya ilişkin hükümler uygulanmaz[21]. Kamu görevlileri iş kazası ve meslek hastalığı sigortası kapsamına alınmamışlardır.Bu durumun sebebi Kanunun 4.maddesi uyarınca  kısa vadeli sigorta kollarınna ilişkin hükümlerdrin  4/1-c kapsamında sigortalı olan kimselere uygulanmayacağı şeklindeki düzenlemedir[22].

4/1-a kapsamında sigortalı kimse ile işveren arasında geçerli bir hizmet sözleşmesine dayalı bir ilişki olması gerekmektedir.Nitekim Yargıtay konuya ilişkin  bir kararında  taraflar arasındaki ilişkinin bir hizmet akdine dayanıp dayanmadığı husus incelenmeden karar verilmesini usül ve yasaya aykırı bulmuştur[23].

b)Sigortalının Kazaya Uğraması

Kanunen aranan ikinci unsur, sigortalının bedenen veya ruhen zarar görmesi ile sonuçlanacak bir olayın, kazanın varlığıdır. TDK daki sözlük anlamına  göre kaza “ istem dışı veya umulmayan bir olay dolayısıyla bir kimsenin , bir nesnenin veya bir aracın zarar uğraması”dır. 6098 sayılı TBK da iş kazasının açıkça tanımına yer verilmemekle birlikte işçinin kişiliğinin korunması borcu ile ilişkili olarak işçinin beden ve ruh sağlığının iş sağlığı ve güvenliği mevzuat hükümleri uyarınca işveren tarafından korunması gerektiği düzenlenmiştir. İş hukukundaki tanımı ile kaza borçlar hukukundaki tanımından ayrılmaktadır.Nitekim iş hukukunda bir olayın kaza olarak nitelendirilebilmesi için öncelikle işçinin işverenin otoristesi altında çalışıyorken bir zarara uğraması ile meydana gelmesi gerekmektedir[24].

Diğer bir önemli özellik de kazanın nerede ve hangi koşullar altında gerçekleştiğidir.Kanun 506 sayılı kanundaki düzenleme ile paralel olacak şekilde iş kazası sayılan durumları tek tek sıralamıştır. Bu durumlar aşağıda tek tek ayrıntılı bir şekilde incelenecektir.

İş kazası tanımının borçlar hukukundaki tanımı ile benzeyen yönleri kazanın önceden öngörülemeyen, beklenmedik ve zararla sonuçlanan bir olay olmasıdır[25]. Söz konusu olay dış bir etkene bağlı şekilde meydana gelmelidir.Örneğin katı ve sert bir cismin düşmesi, bir patlamanın yaşanması, yüksek bir yerden düşülmesi gibi olaylar hem dıştan gelen bir etkenle oluşur hem de istenilmeyen ve ani gelişen olaylardır.Dolayısıyla iş kazasının ani gelişen, dış bir etkene bağlı olarak oluşan istenilmeyen olay şeklinde tanımlamak mümkündür[26].

c) Sigortalının Bedenen Veya Ruhen Bir Zarara Uğraması

Sigortalının yaşadığı olayın iş kazası olarak adlandırılabilmesi,  bu olay sonucunda bedenen veya ruhen bir zarara uğrumış olmasına bağlıdır. Sigortalının iş kazası sonucu uğramış olduğu zarar farklı şekilerde meydana gelebilmektedir. İşçi hafif yaralar, sıyrıklar, kesikler gibi basit olarak  ifade edilebilecek haller ile iş kazası geçirebileceği gibi, iç kanama, bilinç kaybı, psikolojik travma gibi daha ağır şekillerde de iş kazası geçirmesi mümkündür. Hatta iş kazasının işçinin ölümü ile sonuçlanması  da ihtimaller arasında yer almaktadır[27]. Sigortalının bedenen bir zarara uğramadığı ancak psikolojik yönden etkileyen olaylar da iş kazası olarak nitelendirilmektedir.Bu durumlara örnek olarak işçinin hafıza kaybı yaşaması, travma geçirmesi, sinir bozuklukları verilebilir[28].

d) Meydana Gelen Kaza İle Zarar Arasında İlliyet Bağının Bulunması

Bir olayın iş kazası olarak nitelendirilebilmesi için diğer unsurların yanında oluşan kaza ile meydana gelen zarar arasında illiyet bağının bulunması şarttır.İlliyet bağının tespiti büyük önem arz etmektedir.Nitekim olay ile sigortalının uğramış olduğu zarar arasında sebep sonuç ilişkisi kurulamıyorsa, işçi zarara uğramış olsa dahi meydana gelen olay iş kazası olarak sayılmayacağı için bu doğrultuda Kanunda sayılan haklardan yararlanabilmek mümkün olmayacaktır[29]. Uygun illiyet bağına örnek vermek gerekirse sigortalı işçinin işyerinde güneş çarpması sonucu fenalaşması halinde iş kazası kabul edilecek ancak işçinin bu sebeple hastaneye kaldırıldığı sırada kalp krizi geçirmesi sonucu hayatının kaybettiği takdirde artık bu zarar sonucunun kaza olayına bağlanması mümkün olmayacaktır.Nitekim ölüm olayının sebebi artık işyerinde işçinin güneş çarpması olayından kaynaklanmamaktadır[30].

  • İŞ KAZASI SAYILAN HAL VE DURUMLAR

 SSGSSK m.13’de “İş kazasının tanımı, bildirilmesi ve soruşturulması” başlığı hangi hal ve durumlarda meydana gelen olayın iş kazası olarak sayılacağı düzenleme altına alınmıştır. 5 bent halinde düzenlenen madde 13’teki  durumların  her birinin varlığı halinde artık meydana gelen ve bir zarara yol açan olayın işçinin yaptığı iş ile ilişkili olup olmadığına bakılmaksızın iş kazası olarak sayılması söz konusu olacaktır.Görülen iş ile meydana gelen kaza arasında bir nedensellik bağı aranmaz[31]. İş kazası nitelendirilmesinde önemli olan unsur olayın işyerinde meydana gelmesidir.İşçinin bir kastının olup olmaması, üçüncü bir işinin hareketi sonucu oluşması bu durumu etkilemez[32]. Nihayetinde meydana gelen bir olayın iş kazası olarak tespiti Sosyal  Güvenlik Kurumu tarafından yapılır[33]. Madde 13’te sayılan durumlar şöyledir:

a)Sigortalının İşyerinde Kazaya Uğraması

5510 ayılı SSGSSK  madde 13/1-a uyarınca iş kazası sayılan ilk durum “sigortalının işyerinde bulunduğu sırada “ meydana gelen kazalardır[34]. Kanunun bu maddesine göre bir olayın iş kazası olarak nitelendirilmesi kazanın işyerinde meydana gelmesine bağlıdır.İşyeri kavramından ne anlaşılması gerektiği bu noktada önem arz etmektedir. İş yeri kavramına 4857 sayılı İş Kanunu’nda [35] ve 5510 sayılı  kanunda yer verilmiştir.

4857 sayılı kanunun  tanımlar başlıklı madde 1 uyarına işyeriİşveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddî olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birim” dir. Bu kapsamda maddi nitelik taşıyan ya da taşımayan değerler ile işçinin örgütlenmesi il eolrtaya çıkan üniteye işyeri denilmektedir.Asıl üretimn yapıldığı yer ile birlikte bu işe nitelik ve yönetim bakımından bağlı yerler, eklentiler, araçlar da işyeri kapsamına dahil edilir. [36]

5510 sayılı SSGSSK da madde 11’de işyerine ilişkin düzenleme şöyledir: “- İşyeri, sigortalı sayılanların maddî olan ve olmayan unsurlar ile birlikte işlerini yaptıkları yerlerdir. İşyerinde üretilen mal veya verilen hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen işyerine bağlı yerler, dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden veya meslek eğitimi yerleri, avlu ve büro gibi diğer eklentiler ile araçlar da işyerinden sayılır.”

Bir Hukuk Genel Kurulu kararında İzmir’den Bursa’ya mandalin yüklü kamyonu götürmekle yükümlü olan davacı işçinin, yolculuk esnasında mola verdiği sırada aynı araçta muavinlik yapan çocuğa sarkıntılık yapması üzerine çocuğun sert bir cisimle davacı işçiye vurması ve bu sebeple davacı işçinin %89 oranında sürekli iş göreme hale gelmesi olayını iş kazası sayılmıştır.Burada şoförün kullandığı kamyon işin görüldüğü ve işyerine bağlı eklenti sayılmış ve yaşanan olayın 13/a maddesi uyarınca iş kazası olarak sayılması gerektiğine hükmetmiştir[37].

Göülmektedir ki işçi lehine bir düzenleme öngörülmüş ve işyeri kavramı geniş bir şekilde düzenlenerek meydana gelen olayların iş kazası olarak nitelendirilebilmesi ve böylelikle işçinin Kanunda yer verilen yardımlardan yararlanabilmesi mümkün hale getirilmiştir[38]. Yargıtayın bir kararında yer verdiği üzere meydana gelen kazanın öncelikle nerede meydana geldiğinin tespiti yapılmalı Pazar günü meydana gelen olayda işyerinin Pazar günleri açık olup olmadığının, işçinin pazar günleri için çalşma iznine sahip olup olmadığı gibi hussular değerlendirlip bir sonuca varılmalıdır[39].

Sigortalının madde 13/1-a kapsamında işyerinden meydana gelen iş kazaların örnek vermek gerekirse ;

  • İşçinin işyeri bahçesinde yürürken düşmesi,
  • İşyerine ait havuzda boğulması,
  • İşveren tarafından sağlanan iş araç gereçleri vasıtasyla zarar görmesi, sakatlanması,
  • İşçinin işyerinde intihar etmesi,[40]
  • İşçinin ağaçtan meyve toplamaya çalışırken düşerek sakatlanması,
  • Tarlada çalışan işçinin yıldırım çarpması sonucu ölmesi ,[41]
  • İşçinin dinlenme saatlerinde top oynarken düşmesi durumları gösterilebilir.[42]

Örneklerle açıklamaya çalıştığımız tüm bu durumların mesai saatleri içerisinde gerçekleşmiş olması gerekmez.Bu kapsamda iş saatleri dışında sayılabilecek etkinlikler, dinlenmeler, ara vermeler,yemek saatleri sırasında meydana gelebilecek kazalar da iş kazası olarak nitelendirilecektir.Önemli olan husus kazanın işyeri niteliğinde olan yerlerde meydana gelmesidir.Ancak işyeri dışında meydana gelen ve işçinn yapmış olduğu iş ile bir ilişkisi bulunmayan olaylar sonucu meydana gelen kazalar iş kazası olarak adlandırılamaz[43].

Değinilmesi gereken bir husus intihar eden sigortalı işçinin ölmesi halind ebu layın iş kazası olarak nitelendirilip nitelendirilmemesi gerektiğidir.Yargıtayın konu le ilgili vermiş olduğu bir kararına bakılacak olursa somut olayda intihar olayının işyerine ait yatakhanede meydana geldiği, bu yerin işyeri sınırlaır dahilinde olduğu ve bu sebeplerle iş kazası olarak nitelendiirlmesi gerektiği belirtilmiştir.Burada özellik arz eden durum intihar olayının görülen iş ile ilgisi olup olmadığıdır.Bu noktada Kuruma karşı işverenin sorumlu olup olmayacağının belirlenmesinde öncelikle işverenin ksuurna ilişkin araştırma yapımaldıır.Meydana gelen olay ile iş ve işveren arasında uygun bir nedensellk bağı kurulamıyorsa artık işveren veya haleflerinin Kuruma karşı sorumluluğu bulunmamaktır[44].

b)Sigortalının İşveren Tarafından Yürütülmekte Olan Bir İş Sebebiyle Veya Sigortalının Kendi Yürütmekte Olduğu İş Sebebiyle Kazaya Uğraması

Bir kazanın  işyerinde meydana gelmesi halinde her türlü iş kazası olarak nitelendirileceği hususu belirtilmişti.Ancak bazı durumlarda kaza işyerinde değil de işyeri dışında meydana gelse dahi iş kazası olarak sayılmış ve kanunun 13/1-b bendinde bu durum düzenleme altına alınmıştır. Örnek olarak işverenin bir talimatı doğrultusunda işçiyi işyeri dışında bir yere göndermesi ve bu durumda kazaya uğraması halinde meydana gelen kaza iş kazası sayılır. Ancak önemle belirtmek gereklidir ki işçinin işveren tarafından işyeri dışında yapılan görevlendirmenin işin gereği dolayısı ile yapılması veya iş ile ilişkili bir durumun varlığını gerektirir[45].

5510 Sayılı SSGSSK madde 13/1-b bendine göre: “İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle” meydana gelen kazalar iş kazası olarak sayılır. Madde metnine göre ikili bir şekilde inceleme yapılacak olursa, Kanunun 4/1a kapsamında sigortalı çalışanlar için kazanın işveren tarafından yürütülmekte olan bir iş sebebiyle gerçekleşmiş olması aranırken,4/1-b hükmüne göre sigortalı olan kişilerin ise iş nedeni ile işyeri sınırları dışında olsa dahin iş sebebi ile dışarıda bulundukları sırada meydana gelen kazalar iş kazası olarak nitelendirilmiştir[46].

Örnek vermek gerekirse Yargıtay kararına konu bir uyuşmazlıkta , davacı murisin mirasçıları, miras bırakanı Gürsel’in davalı şirketin miras bırakanı yapılacak iş dolayısı ile Rusya’daki işyerinde çalıştırılmak amacıyla  Moskova’ya giden Vnukovo Havayollarına ait yolcu uçağı ile İstanbul’dan hareket ettiğini,  ancak yolculuk yapılan uçağın yolculuk esansında 3 hava korsanı tarafından kaçırılarak Suudi Arabistan’ın Medine Hava Limanına indirildiği, ve  bu arada Suudi Güvenlik Güçlerince yapılan operasyonun murisin ölümüne yol açması olayı tartışmasız iş kazası olarak nitelendirildiği belirtilmiştir[47].

c) Sigortalının İşveren Tarafından Görevi Sebebi İle Başka Bir Yere Gönderilmesi Halinde Asıl İşi Yapmaksızın Geçen Zamanlarda Kazaya Uğraması

5510 Sayılı Kanunun 13/1- c bendine göre “Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda” meydana gelen kaza iş kazasıdır.

Yapılan iş gereği bazı durumlarda işçinin işyeri dışına gönderilmesi ihtiyacı söz konusu olabilir.Böyle durumlarda işveren tarafından gönderilen işçinin asıl işi yapmaksızın beklediği zamanlarda meydana gelen kazalar da iş kazası olarak belirlenmiş ve işçinin işyerinden ayrdılğı süre ile işyerine döndüğü süre arası esas alınarak yine işçi lehine bir düzenleme öngörülmüştür.Asıl işin yapılmadığı zamalarda işçinin normal bir yaşam süren bir kimsenin yapacağı gibi  kahvehaneye, sinemaya eğlence mekanalrına gitmesi bu madde düzenlemesi bakımından söz konusu sürede yapılacak etkinlikler olaak kabul edilmiştir.[48]

d)Emzikli Kadının Süt Vermesi İçin Ayrılan Süt İzni Zamanlarında Kazaya Uğraması

4857 sayılı kanun ile sigortalı kadın işçilere 1 yaşından küçük çocuklarını emzirmek için günde 1,5 saat süt izni verilmektedir. İşçiye bu zaman dilimini istediği şekilde kullanma hususunda bir serbesti tanınmıştır. Bu izin kapsamında içinin süt iznini kullandığı sırada bir kazaya uğraması halinde durumun iş kazası olarak nitelendirileceği belirtilmiştir.

 Kanunun 3/1-d bendi uyarınca “Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda” meydana gelen kazalar iş kazası olarak nitelendirilir. Bu hükmün uygulanabilmesi için madde metninde de atıfta bulunulduğu üzere kazaya uğrayan işçinin 4/1-a kapsamında sayılan ‘Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar’ dahilinde bir işçi olması gerekir. Bu kapsamda sigortalı kadın işçinin çocuğunu emzirmek için süt ıstıığı anda elini yakması iş kazası olarak sayılmıştır[49].

e) Sigortalının İşveren Tarafından Sağlanan Bir Taşıtla İşin Yapıldığı Yere Gidip Gelirken Kazaya Uğraması

Kanunun 13/1-e bendi uyarınca Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında” meydana gelen kazalar” iş kazası sayılır. Bu hüküm çerçevesinde iş kazasının varlığından söz edilebilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.Birincisi taşıtın işveren tarafından sağlanmış olması, İkincisi ise kazanın işin yapıldığı yere gidiş geliş sırasında meydana gelmiş olması gerekmektedir. Taşıt işveren tarafından sağlanmamış ise, işverence sigortalıya işyerine gidiş geliş amacıyşa işçiye tahsis edilmiş bir araç olmalıdır. Bu halde de hüküm uygulama alanı bulacaktır[50].

Yargıtay kararına konu bir uyuşmazlıkta davacı işçi mülkiyeti, sevk ve idaresi  şirketin oğluna ait olan şirket aracını kullanarak gece 22.00 da tamamen eğlenmek amaçlı Çoruma giderken , gece alkol alımı sonucu dönüş istikametinde trafik kazası yapıp zarara uğramaları olayını iş kazası olarak nitelendirilmeyeceğine hükmetmiştir. Karada açıkça görülmektedir ki kanundaki iş kazası tanımına uygun bir olaydan bahsedilemez. Nitekim aracın kullanım amacı işin görülmesi ile ilgili bir nedene dayanmamakta aksine tamamen işçinin eğlenmek ve gezmek amaçlı kullanımına hizmet etmektedir.Bu duurmda iş kazasından bahsedilemez[51].

f)Uzaktan Çalışma/Evden Çalışma Halinde İş Kazası                                

Kanuni düzenlemeye göre bir kazanın işyerinde ve işverenin otoritesine bağlı bir durumda çalışan işçinin işyeri sınırları dahilinde bir kazaya uğraması halinde bu kazanın iş kazası oarak nitelendirildiği açıksa da, yine bir işverene bağlı olarak ama uzaktan veya evden çalışma yapan işçileirn çalıştıkları esnada meydana gelen kazaların nasıl nitelendirileceği hususu tartışmalı bir konudur. Özellikle pandemi sürecinden geçtiğimiz bu günlerde , evden çalışma yapan işçi sayısının artması ve uzaktan çalışma modelinin daha fazla rağbet görmesi söz konusu olduğu için bu konu daha önemli bir sorun haline gelmiştir.

Kanunda iş kazası olarak sayılan durumların genişliğine bakılarak bir yorum yapılacak olursa, uzaktan veya evden çalışan işçilerin başına gelen her kaza iş kazası olarak nitelendirilemeyecek ise de , iş dolayısı ile ve çalışırken yaşadıkları kazaların iş kazası olarak sayılması mümkünüdür.Bunun için her işçiye olduğu gibi bu işçilere de iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin bilgilendirme ve  eğitim verilmelidir.İşçiler uzaktan çalışıyor olsalar dahi  , çalışma esnasında kendilerinden beklenen azami dikkat ve özenin göstermelidir.İşveren de işçinin durumunu takip ve kontrol etmeli, çalışma ortamının yapılacak işe uygun şekilde sağlanıp sağlanmadığı hususunda denetleme yapmalıdır.[52]

  • İŞ KAZASININ BİLDİRİLMESİ VE SORUŞTURULMASI

Yukarıda sayılmış olan 5510 sayılı kanun uyarınca iş kazası olarak nitelendirilen olayların meydana gelmesi halinde bu nitelendirmenin yapılablmesi için söz konusu olaylardan Sosyal Güvenlik Kurumunun haberdar olması gerekir.Bu bildirime ilişkin düzenleme Kanunun m. 13/2 fıkrasında yer almaktadır.Buna göre iş kazası bildirimi Sosyal Güvenlik Kurumuna, yetkili kolluk kuvvetlerine yapılmalıdır[53].

Kanunun 13.maddesinde sigortalının durumuna göre bildirirm usulleri farklı şekilde düzenlenmiştir.Buna göre;

  • 4/1-a kapsamında çalışan ve Kanunun 5.maddesinde sayılan kimseler için Bildirimi yapacak olan kişiler ve bildirim süreleri  ise sigortalının işyerinde kazaya uğraması halinde işçileri çalıştıran işveren tarafından kazanın meydana gelmesinden itibaren üç iş günü içinde;
  •  İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa ve kaza işveren tarafından yürütülmekte olan iş sebebiyle meydana gelmiş ise bu durumda da sigortalı kişilerin kendisi tarafından rahatsızlığının bildirim yapmasına engel olmayacağı günden başlamak kaydıyla bir ayı geçmmek kaydıyla üç iş günün içerisinde yapılması gerekmektedir[54].

Madde 13/3 fıkrasında yapılacak bildirimin süresine ilişkin olarak  istisnai bir durum öngörülmüştür. 5510 sayılı kanuna göre 4/1-a kapsamında çalışan sigortalıların uradıkları iş kazası işveren tarafından bildirilmesi gerekmekteir.Ancak sigortalının uğramış olduğu iş kazasi bazı durumlarda işvereninn kontrolü ve bilgisi dışında meydene gelebilir.Bu durumda iş kazasının işveren tarafından bildirilmesine ilişkin süre işverenin iş kazasından haberdar olduğu günden itibaren 3 iş günü olarak belirlenmiştir.Örneğin işçinin bir görev dolayısı ile dışarıya gönderilmesi ve bu esnada bir zarara uğraması halinde işverenin iş kazasının bildirim yükümlülüğü olayı öğrenmesi ile başlar[55].

İş gerçek hayatta karşılaşılan her olayın, kanunda sayılan veya doktrinde benimsenen görüşler çerçevesinde iş kazası olarak sayılıp sayılmayacağı net bir şekilde belirlenemeyebilir.Bu gibi durumlarda Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilen memurlar veya iş müfettişleri tarafından nir soruşturma ve inceleme ile tespit yapılması yoluna gidilmektedir.[56]

Gerçek hayatta karşılaşılan her olayın, Kanunda sayılan veya doktrinde benimsenen görüşler çerçevesinde iş kazası olarak sayılıp sayılmayacağı net bir şekilde belirlenemeyebilir.Bu gibi durumlarda Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilen memurlar veya iş müfettişleri tarafından bir soruşturma ve inceleme ile tespit yapılması yoluna gidilmektedir[57]. İş kazalarını soruşturmakla yükümlü kurum Sosyal Güvenlik Kurumudur[58]. Kanunu 13.maddesi Sosyal Güvenlik Kurumuna gerektiğinde soruşturma yapma yetkisi vermiştir.Kurum müfettişleri Sosyal Güvenlik Kurmu Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı Yönetmeliği uyarınca durum tespiti yapabilir, ifade alabilir, ilgili belgelerin toplanmasını isteyebilir.İş kazasının tespiti amacına yönlik her türlü inceleme ve araştırma yapabilmektedirler[59].

Yapılan araştırma sonucu Kuruma bildiirlen olayın iş kazası olarak nitelendirilmediği tespit edilirse Kurum bu olay sebebi ile yapmış olduğu yersiz harcamaları, hukuka aykırı şekilde bildiirmde bulunaarak bu duurma sebebiyet eren kimselerden talep etme hakkına sahiptir[60].

  • MESLEK HASTALIĞI

Meslek hastalığının tanımına 5510 sayılı kanunun “Meslek hastalığının tanımı, bildirilmesi ve soruşturulması” başlıklı 14.maddesinde yer verilmiştir.Buna göre meslek hastalığı: “sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halleridir.” Tanımdan da anlaşılacağı üzere meslek hastalığı temelinde bir hastalıktır.Ancak bu hastalık işyerinde gerçekleşen ve yapılan iş sebebiyle oluşan bir hastalık olmakla özellik arz etmektedir[61].

Meslek hastalığı kavramı 6331 sayılı İş sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda da düzenlenmiştir.Bu kanunun 3.maddesine göre göre meslek hastalığı “mesleki risklere maruziyet sonucu ortaya çıkan hastalık “ olarak ifade edilmiştir.

Meslek hastalığı iş kazasından farklı olarak bir anda meydana gelen bir olay değil, zamanla kendini belli eden ve yavaş yavaş ortaya çıkan bir durumdur[62].  Bu sebeple meslek hastalığının  işçi işinde çalışmaya devam ederken farkedilmesi mümkün ise de , meslek hastalığının 2 gün ile 15 yıl aralığında ortaya çıkmasının mümkün olması sebebiyle , işçi işten fiilen ayrıldıktan sonra farkedilmesi de olası bir durumdur.İşte bu durum meslek hastalığının tespitin yapılmasını ve özellikle  sonradan ortaya çıkan meslek hastalığının yapılan iş ile arasında illiyet bağının kurulmasını da zorlaştırmaktadır.[63].

  • MESLEK HASTALIĞININ UNSURLARI

5510 sayılı kanunun 13. maddenin devamında meslek hastalığının unsurları sayılmakla, bir hastalığın meslek hastalığı olup olmadığının tespitinin bu unsurların varlığına bağlı olduğu görülmektedir[64].

a) Sigortalı Olma

Meslek hastalığına yakalanan kişinin Kanunda sayılan sigortalı olarak çalışan bir kimse olması aranmaktadır.Öncelikli unsur budur. Çünkü Kanun ancak sigortalı kişilerin meslek hastaığına yakalanması sebebiyle sayılan yardımlardan yararlanılmasını düzenlemiştir. Sigortalının prim ödeyip ödememesini ise bu noktada bir fark oluşturmayacaktır[65]. İş kazasının unsurları bölümünde sigortalı kişiye ilişkin yapılan açıklamalar meslek hastalığı açısından aynen geçerlidir. Bu doğrultuda Kanunun 4/1-a, 4/1-b ve 5.maddesinde sayılan kişilerin maruz kaldıkları  hastalıklar meslek hastalığı olarak tespit edilecektir[66].

Uygulamada işverenlerin sigortasız işçi çalıştırması çok karşılaşılan bir durum haline gelmiştir. Kayıtdışı çalıştırılan bu işçilerin meslek hastalığına yakalanması halinde ise nasıl bir yol izleneceği sorusu bu noktada cevaplanmalıdır.Nitekim Kanunda mesek hastalığı durumunda işçiye sağlanacak yardımların ancak sigortalı çalışan işçilere yapılması mümkündür.Kısa vadeli sigortalı kollarının özelliği gereği prim ödenmesine gerek olmaması ve işçinin fiilen çalışmasının sigırtalılık ilişkisinin kurulması çin yeterli olması sebepleri nazara alındığında, sigortası yapılmamış bir işçinin meslek hastalığına yakalanması durumuna bir işçnin  iş kazası geçirmesi veya meslek hastalığına tutulması durumunda Kanunda sayılan sigorta yardımlarından yararlanabilmesi gerekmektedir[67].

b)Bir Hastalığın (Zararın) Meydana Gelmesi

Meslek hastalığını iş kazasından ayıran temel özellik zararın hastalık şeklinde zamanla ortaya çıkmasıdır.Meslek hastalığı işçilerin yapış oldukları işin sürekli bir şekilde tekrarlanması veya iş dolayısıyla maruz kalınan durumlar dolayısı ile oluşmaktadır[68]. Zarar ruhen veya bedenen meydana gelebileceği gibi işçinin ölümü de söz konusu olabilmektedir.Bu doğrultuda zararın  geçici veya kalıcı nitelikte olması da mümkündür.Esas teşkil eden husus zararın Sosyal Güvenlik kurumu tarafından yardım sağlanmasını gerektirecek bir özellik arz etmesidir[69].

c)Zararın Yürütülen İşin Sonucu Olarak Ortaya Çıkması

Meslek hastalığını iş kazasından ayıran diğer bir önemli fark bu başlıkta kendini göstermektedir.İş kazasında sigortalı işle bağlantılı olmayan bir durum dolayısı ile bir kazaya uprasa bile öz konusu olay iş kazası olarak ntelendrilmekteyken , meslek hastalığında durum bundan farklıdır. Meslek hastalığından bahsedilemebilmesi için sigortalının yapmış olduğu iş  ve işyeri dolayısı ile bir hastalığa tutulması ve meydana gelen meslek hastalığının sebebinin icra edilen iş ile bağlantılı olması aranmaktadır[70].

Kanunun 14. maddesinde “ sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden “ uğranılan hastalık şeklinde belirtilen meslek hastalığının açıkça yapılan iş ile bağlantılı şeklinde ortaya çıkmış olması aranmıştır.Meslek hastalığı denilince sıklıkla verilen örnek kömür madenlerinde çalışan sigortalıların çalıştıkları ortam sebebiyle  prömokonyaz ve antrekozis hastalığına tutulmasıdır. Uzun süre maden ortamına maruz kalan işçilerde bu gibi hastalıklar meydana gelebilmektedir[71].

d)Uygun İlliyet Bağının Kurulması

Kaza ile uğranılan hastalık arasında hyatın olağan akışına uygun şekilde bir illiyet bağı kurulabilmelidir.Nitekim meslek hastalıkları belirli bir zaman içinde meydana geldikleri için hemen fark edilmesi mümkün olmayabilir[72]. Bu gibi durumlarda meydana gelen hastalığın uğranılan kazanın neticesi olarak adlandırılıp adlandırılamayacğı hususu önem arz etmektedir.Uygun illiyet bağı bu noktada meslek hastalığının tespitinde yol gösterici olmaktadır[73].

Bu kapsamda bir hastalığın meslek hastalığı olarak nitelendirilebilmeesi için kaza ile yapılan çalışma arasında ve meydana gelen hastalık ile de kaza arasında uygun illiyet bağı kurulabilmelidir[74].İlliyet bağının her somut olay özelinde kurulup kurulmadığının tespit edilebilmesi amacıyla iş sağlığı ve güvenliği alanında uzman kişilerden hastalığın mesleki olup olmadığı hususunda rapor alınmalıdır[75].

e)Hastalığın Yönetmelikte  Meslek Hastalığı Olarak Sayılan Hastalıklar Arasında Yer Alması

Yukarıda sayılan tüm şartlar oluşmuş olsa dahi, sigortalının uğramış olduğu hastalık Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinde sayılan  ve meslek hastalığı olarak nitelendirilen hastalıkları arasında yer almıyorsa meslek hastalığı olarak adlandırılamayacak ve sigortalının bu hastalık sebebiyle Kanunda yer alan yardımlardan yararlanması mümkün olmayacaktır[76]. Liste usulü şeklinde bu yönetmelikte meslek hastalıkları belirlenmiştir.

5510 sayılı kanunun 14.maddesinin son fıkrasına göre meslek hastalığı olarak nitelendirilecek hastalıkların yönetmelik ile düzenlendiği belirtilmiş ve Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne atıf yapılmıştır.Söz konusu yönetmelikte meslek hastalıkları liste şeklinde sayılmış ve işyeri koşullarına göre oluşabilecek meslek hastalıkları sınıflandırılmıştır.

Buna göre sigortalının tutulduğu hastalık listede yer alan bir hastalık ise , bu durumun tespitiyeterli olmakta ve ayrıca meydana gelen hastalığın yürütülen iş dolayısı ile veya yürütüm şartlarına bağlı olarak oluşup oluşmadığına bakılmayacaktır.Hastalığın listede yer alan hastalıklar arasında yer alması yeterli görülmüştür[77]. Bu durumda hastalığın meslek hastalığı olduğu karine olarak kabul edilir[78]. Ancak bunun yanında hastalığın işçinin çalışmaya başladığı işte belirli bir zmana geçmesinden sonra ortaya çıkması gerekmektedir.Böylece söz konusu hastalıkların en az ne kadar sürede meydana geldiği dikkate alınarak söz konusu hastalığın tespiti buna göre olmalıdır[79]. İşçi işten ayrıldıktan sonra meslek hastalığına tutulmuş ise Yönetmelikte bu duruma ilişkin olarak da bir süre tayin edilmiş ve işçinin işten ayrılması ile hastalığın meydana gelemsi arasındaki sürenin belirli süreleri aşmaması gerektiğine hükmetmiştir.Ki bu düzenleme ile meslek hastalığı ile görülen iş arasındaki illiyet bağının önemi görülmektedir. Yönetmelikle belirlenen bu süreye yükümlülük süresi denilmektedir. Yükümlülük süresi Yönetmelikte en az 2 gün en çok 25 yıl olarak belirlenmiştir.

Yönetmeliğin 17.maddesinde hangi hastalığın meslek hastalığı olarak sayılacağı ve işten ayrılan sigortalının en geç ne kadar süre içerisinde uğradığı hastalığın yaptığı iş sebebiyle meydana geldiğinin kabul edileceği hususlarının Yönetmelikteki  ek-2 de yer alan meslek hastalıkları listesinde göre tespit edilmesi gerektiği belirlenmiştir[80].

f)Raporla Tespit Zorunluluğu

5510 Sayılı kanunun madde 14/2’de belirtilen diğer bir unsur sigortalınn çalıştığı iş dolayısıyla  tutulduğu meslek hastalığınınbir sağlık kurulu raporu ile tespit edilmesidir. Maddenin a bendinde “Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucuları tarafından usûlüne uygun olarak düzenlenen sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi”  denilmek suretiyle açıkça bir sağlık kurulu raporunun varlığı aranmıştır. Maddenin b bendi uyarınca ise Kurum gerekli gördüğü takdirde işyerindeki çalışma koşulları ve ilgilş diper tüm belgeelrin incelenmesi mümkün kılınmış ve Kurum Sağlık Kurulu tarafınan tespitin zorunlu olduğu belirtilmiştir.

Yargıtay vermiş olduğu bir kararında salt hastane raporu ile yapılan tespitin yetersiz olduğunu, işçinin yakalandığı Akut İnferiar Myokard İnfarktüsü hastalığının çalışmış olduğu işyerinde yürütülens iş dolayısı ile meydana geldiği hususunun Kanun ve Tüzük hükümleri uyarınca S. Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu aracılığıyla inceleme yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğini belirterek bu sebeplerle yerel mahkeme karaının bozulmasına hükmetmiştir.[81]

  • MESLEK HASTALIĞININ BİLDİRİLMESİ

5510 sayılı kanunun 13. maddesinde meslek hastalığının bildirilmesi ve soruşturulmasına ilişkin süreler ve bu bildirim  kim tarafından, ne şekilde yapılacağı konuları düzenlenmiştir.Buna göre sigortalınının durumuna göre bildirim şekilleri değişkenlik göstermektedir.Meslek hastalığının bildirilmesi usulü iş kazasında da olduğu gibi sigortalının durumuna göre bir ayrım yapılarak düzenlenmiştir.Buna göre;

  • 4/1-a kapsamında sigortalı olarak çalışan ve kanunun 5.maddesinde sayılan kimselerin meslek hastalığına yakalanması halinde bilidirim, bu durumu öğrenen veya kendisine bildirilen işveren tarafından;
  • 4/1-b kapsamında çalışan sigortalılar kendileri tarafından bu durumun öğrenilmesinden itibaren 3 iş günü içerisinde Kuruma iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesi sunulmak üzere bildirim yapılmalıdır[82].

Kanun koyucu bildirim yükümlülüğüne uymayan veya hatalı bildirimde bulunan  işveren hakkında yaptırım niteliğinde olarak , Kurumun sigortalıya sağladığı yardımlardan biri olan geçici iş göremezlik ödenekleri sağlaması halinde işverene bu bakımından rücu etme hakkını saklı tutumuştur[83].

  • MESLEK HASTALIĞININ SORUŞTURULMASI VE TESPİTİ

Madde 14 ün devaında “Kurumca gerekli görüldüğü hallerde, işyerindeki çalışma şartlarını ve buna bağlı tıbbî sonuçlarını ortaya koyan denetim raporları ve gerekli diğer belgelerin incelenmesi, sonucu Kurum Sağlık Kurulu tarafından tespit edilmesi zorunludur” denilmiş ve meslek hastalığının tespiti iki aşamalı olarak belirlenmiştir.İlk aşama olarak sigortalının çalışığı iş sebebiyle meslek hastalığına tutulduğuna ilişkin usülünce hazırlanmış bir sağlık kurulu raporunun alınması ve ikinci olarak da söz konusu raporun Kurum tarafından incelenip tespit yapılması işlemidir[84]. Bir hastalığın meslek hastalığı olabilmesi için Kurum tarafından tespit edilmesi zorunludur[85].

Meslek hastalıklarının meydana gelme süresi 2 gün ile 15 yıl arası sürelerde değişkenlik göstermesi sebebiyle tespitinde zaman zaman güçlük yaşanmaktadır.Bu sebeple hastalığın Kurum tarafından tespit edilmesi önem arz etmektedir.İşçi fiilen çalışmaya devam ettiği sürede bu tespit yapılabileceği gibi, işçinin işten ayrıldıktan sonra da yapmış olduğu iş sebebiyle meslek hastalığına yakalanması mümkün olduğu için bu durumda da tespitin yapılması mümkündür.Ancak işçinin bu durumda işten ayrıldıktan sonra meslek hastalığının ortaya çıkması arasındaki sürenin  yönetmelikte belirlenen yükümlülük süresine uyması gerekmektedir.Bu durumda sigortalının Çalışma gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri yönetmeliğinde belirlenen sürelein aşmamış  olması gerekmektedir[86].

Kurum tarafından yapılan bu tespitlere karşı dava yolu açıktır.Aleyhine bir şekilde meslek hastalığına yakalanmama şeklinde yapılan tespite karşı kişiler iş mahkemelerinde bu tespite karşı dava açabilirler.Mahkemece verilen karar bağlayıcı niteliktedir[87].

  • İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIĞININ VARLIĞI HALİNDE SİGORTALIYA SAĞLANAN HAKLAR

Kanunda iş kazası ve meslek hastalığına yakalanan sigortalılara bazı haklar tanınmıştır.İş kazası ve meslek hastalığının yukarıda açıklandığı şekliyle tespit edilmesi bu noktada önem arz etmektedir.Nitekim bu tespit üzerine sigortalının talepte bulunması halinde iş kazası ve meslek hastalığı sigortasından yardım almaya hak kazabileceklerdir.Yardım almak için talep etme şart koşulmuştur[88].

İş kazası ve meslek hastalığı sigortasına bağlı olarak sigortalıya yapılacak yardımlar 5510 Sayılı kanunun 16.maddesinde sıralanmıştır. Bu yardımlar parasal yardım ve tedavi yardımları şeklindedir. Daha önce belirtildiği üzere bu yardımlardan yararlanabilme için sigortalının prim ödemesi gerekmemektedir[89].

Kanundaki düzenlemeye bakıldığında yardımların bazı durumlarda işçinin kendisine yapılması söz konusu iken, işçinin ölümü halinde geride kalan hak sahiplerine yapılacak yardımların da düzenlendiği görülmektedir[90]. Sigortalıya sağlanan haklar;

  • 16/1-a ve 16/1-b uyarınca sigortalının iş kazası veya meslek hastalığı sonucu uğradığı gelir kaybının telafisi niteliğinde olan, sigortalının durumuna göre geçici veya sürekli  olarak değişkenlik gösteren iş göremezlik ödeneği bağlanmaktadır.
  • 16/1-c  ve 16/1-d , 16/1-e fıkralarına göre ise sigortalının ölümü halinde ise kanun koyucu geride kalan hak sahiplerine gelir bağlanmakta ve cenaze ödeneği ile birlikte ölen sigortalının çocuklarından gelir bağlananan kız çocuklarına evlenme ödeneği verilmektedir[91].
  1. İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIĞI BAKIMINDAN İŞVERENİN SORUMLULUĞU

İş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmaması veya eksik bir şekilde uygulanması çalışanların bu alanlarda eğitilmemesi, işverenin veya işçinin iş sözleşmesi kapsamında yüklendikleri borçlara aykırı davranmaları gibi birçok sebebe dayalı olarak tarafların sorumluluklarına gidilebilmektedir. Taraflar kendilerine ait birtakım sorumlulukları yerine getirerek iş kazası veya meslek hastalığı vakalarının meydana gelmemesine engel olabilir veya bu olayların yaşanma sıklığının azalmasına yardımcı olabilmektedirler.[92].

İşverenin iş sözleşmesi çerçevesindeki borçlarından birisi işçiyi gözetme borcudur.İşverenin sorumluluğunun temelinde bu borç yatmaktadır.İşverenin hem kanundan doğan birtakım sorumlulukları bulunmakta hem de iş sağlığı ve güvenliği hükümleri uyarınca bazı sorumlulukları bulunmaktadır.Bu sorumlulukları çerçevesinde bir iş kazası veya meslek hastalığı sonucuna bağlı olarak işverenin sorumluluğuna gidşlebilmesi için ksuurunun varlığı şarttır[93]. Kusurunun varlığı için ise işverene yüklenen yükümlülklerin öncelikle neler olduğuna bakılmalıdır.

İşverenin en öncelikli yükümlülüğü çalıştırmış olduğu sigortalıyı kuruma bildirme yükümlülüğüdür[94]. Kurumun işverene rücu hakkı işverenin sigotrtalıyı kuruma bildirmediği takdirde işçi iş kazası veya meslek hastalığına uğrar ise ve buna bağlı yardımları Kurum yerine getirirse doğmaktadır[95].

İşveren kanunda belirlenen usül ve esaslara uygun şekilde, iş kazası ve meslek hastalığı olaylarının yaşanması halinde durumu belirlenen süreler içerisinde Kuruma bildirmekle yükümlüdür. Bunun yanında iş sağlığı ve güvenliği kapsamında belirlenen yükümlülüklerini de yerine getirmelidir.Örneğin işçilere yapılacak iş ile gerekli eğitimlerin verilmesini sağlaması, işçilere koruyucu giysi temin etmeli, iş esnasında kullanılan araç gereçlerin bakımını düzenli şekilde yapmalı, çalışılan ortamın işe uygunluğunu denetlemelidir.Bunlar gibi daha birçok hususun işverence özenle yerine getirilmesi ve denetiminimn takip etmelidir[96]. Tüm bu hususların başında işverenin işyerindeki örgütlenmeyi sağlaması çok daha dğerlidir. İşyerindeki herkes iş sağlığı ve güvenkiği konuunda örgütlenmiş olursa bu birçok sorunun daha doğmadan engellenmesi anlamına gelecektir. Bu örgütlenmeyi sağlama noktasında en büyük sorumluluk da işverene aittir[97]. Her ne kadar iş sağlığı ve güvenliği hükümlerince alınması gerekli birtakım tedbirler belirlenmiş ise de işyerinde yapılan işe ve somut olayın niteliğine göre değişmek ğzere işverenin yönetmelik veya kanunda belirtilmeyen ancak alınması gerekli tüm tedbirleri gözetmsi ve alması gereklidir[98].

İşverenin iş kazası ve meslek hastalığında ilişkin sorumluluğunun niteliğine ilişkin olarak farklı görüşler bulunmakla birlikte, Yargıtay son zamanlarda benimsemiş olduğu görüşe göre işverenin hem kusura dayanan sorumluluğuna hem de kusursuz sorumluluğuna dayanılmabilmektedir.İşveren yükümlülüklerini yerine getirmeyerek kusuru ile zarar sebebiyet vermiş ise kusur sorumluluğu, gözetme borcuna aykırı bir davranışı olmadığı takdirde zararın yine de meydana gelmesi haklinde ise kusursuz sorumluluk ilkesine göre sorumlu tutulabilmektedir.[99]İşverenin sorumluluğunun belirlenmesinde kaçınılmazlık ilkesi de göz önünd ebulundurulmaktadır.İşveren almakla yükümlü olduğu tüm tedbirleir aldığını ancak yine de iş kazasının meydana gelmesinin önlenemediği durumlarda kaçınılmazlık ilkesinden söz edilmektedir.Bu durumda işveren somut duruma göre ya hiç sorumlu tutulmayacak ya a kaçınılmazlık oranında hakkaniyet indirimi öngörülecektir[100].

Sigortalı kişi Kurum tarafından karşılanmayan zararlarına ilişkin işverenden tazminat talebinde bulunabilmektedir.Her şeyden önce Yargıtayın da belirttiği üzere iş kazası veya meslek hastalığının kurumca tespit edilmesi tazminat davalarının ön şartı niteliğindedir[101]. Tazminatın belirlenmesi için öncelikle zraraın belirlenmesi gerekir.Tazminatın belirlenmesinde kriter olarak esas alınacak diğer bir husus işverenin ve işçinin meydana gelen olaydaki ksuur oranlarıdır.Her iki tarafın da kusur oranı belirlenmeli ve tazminat bedleinin tespitinde bu oranlara göre indiirm yapılarak hakkaniyetli bir sonuca varılmalıdır[102]. Yine bu doğrultuda Kurum tarafından yapılan yardımlara ilişkin kısıımlar belirlenen tazminat miktarından düşülmelidir[103].

İşverenin hukuki sorumluluunun yanında , iş kazası veya meslek hastalığına ksuuru ile neden olması halinde 5237 ssyılı Türk Ceza Kanunu’nun[104] taksirle yaralama suçuna ilişkin hükümleri bakımından cezai sorumluluğu da doğmaktadır[105].

Çalışmamızın kanunda sigortalıya iş kazası ve meslek hastalığı sigortası kapsamında sağlanan yardımlar kısmında değinildiği üzere SGK sigortalıya veya sigortalının ölümü halinde geride kalan hak sahiplerine bazı yardımlarda bulunmaktadır. İşte kurumun yapmış olduğu bu yardımlar bakımından bazı hal ve durumlarda işverene rücu edilebilmesi mümkün kılınmıştır. 5510 sayılı kanunun 21.madddesinde işverenin ve üçüncü kişilerin hukuki sorumluluğuna ilişkin düzenleme incelendiğinde iş kazası ve meslek hastalığının vuku bulması halinde eğer ki söz konusu olayda işverenin kastı bulunuyorsa veya işveren sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir harekette bulunmuş ise, Kurumun işverene rücu hakkı bulunmaktadır.Rücu hakkının kapsamını Kurumun  sigortalıya veya hak sahiplerine Kanunda belirlenen  ödemeler ve gelirler oluşturmaktadır.[106]

Kanunun 21.maddesinin devamında işverenin sigortalının uğradığı  iş kazasını, 13. maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sürede  Kuruma bildirme yükümlülüğüne uymaması halinde yaptırım olarak Kurumun sigortalıya sağlayacağı geçici iş göremezlik gelirinin işverenden tahsil edilmesi belirlenmiştir.İşverenin bir diğer sorumluluğu sağlık raporu olmaksızın işçi çalıştırması durumunda söz konusu olmaktadır. Nitekim 21.maddede sağlık rağoru alınarak işçi çalışrırılmaası gereken işlerde , çalıştırılan işçilerin sağlık raporu yoksa sigortalının bu işe girmeden önce var olduğu tespit edilen veya bünyece elverişli olmadığı işte çalıştırılması sonucu meydana gelen hastalığı nedeniyle, Kurumca sigortalıya ödenen geçici iş göremezlik ödeneği işverene ödettirileceği düzenlenmiştir.

İşverenin iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmemesi sonucu meydana gelen zararlardan sorumlu olacağı belirtilmişti.Bu kapsamda işçi Kurum tarafından karşılanmayan maddi ve manevi zararlarına ilişkin işverenden tazminat talep edebileceği gibi bunun yanında başkaca haklara da sahip olmaktadır[107]. İşçi bu durumda çalışmaktan kaçınma hakka sahiptir.

İş kazası veya meslek hastalığı sigortasına bağlanan yardımların işçilere Kurum tarafından yapılması halinde , bu olayların işverenin ksuuru sonucu meydana gelmesi halinde işverenin yükümlülüklere aykırılığının sonuçlarından birsi de Kurumun yapmış olduğu bu yardımlar dolayıs ile işverene başvurabilmesidir[108]. Kurumun 5510 sayılı kanunun 12,21,23. maddeleri uyarınca rücu hakkına dayalı olarak başvurabileceği kişiler işveren,  işverenle birlikte müteselsil sorumlu olan işveren vekili ile asıl işveren; ayrıca üçüncü kişi ile üçüncü kişinin kusurlu işvereni olarak belirlenmiştir[109].

Kanunun rücu hakkına ilişkin düzenlemesinin temelinde , iş kazası veya meslek hastalığına sebep veren olayda kusuru bulunan kimselern bu sebeple Kurumu uğrattığı zarar bakımından sorumlu tuulması ve bu zararın telafi edilmesi yatmaktadır[110].

SONUÇ

Ülkemizde ilk defa 1946 yılında uygulama alanı bulan iş kazası ve meslek hastalığı sigortası dünya tarihinde ilk olarak uygulanmaya başlanan  sigorta kollarından birisi olma özelliği taşımaktadır. 5510 sayılı kanun iş kazası ve meslek hastalığı sigortasından yararlanacak kişilerin belirlenmesinde geniş bir düzenleme öngörmüştür.Bu amaç doğrultusunda farklı statülerde çalışan işçiler bu sigorta kapsamına dahil edilmiştir.

İş sözleşmesi çerçevesinde hem işçinin hem de işverenin birtakım borçları bulunmaktadır.İş kazası ve meslek hastalığı bakımından önem arz eden hususlar işçinin özen borcuna uygun şekilde iş görme borcunu ifa etmesi, işverenin ise işçiyi gözetme borcunu özenle yerine getirmesidir.İş kazası ve meslek hastalığı her ne kadar yaşanılan ve yaşanmaya da devam edecek olan kaçınılmaz olaylar olsa da tarafların bu borçlarını yerine getirmeleri ile bir nebze de olsa da yaşanan iş kazası ve meslek hastalıklarının önüne geçilmesi veya azaltılması mümkün gözükmektedir.

KAYNAKÇA

AKEL, Ö. (2019). Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na Göre İş Kazası Sayıan Haller Ve İş Kazasının Bildirilmesi . Ankara: Seçkin Yayıncılık.

AKYİĞİT, E. (2020). Bireysel İş Hukuku . Ankara: Seçkin Yayıncılık .

ALPER, Y. (2018). Türk Sosyal Güvenlik Sistemi Ve Sosyal Sigortalar Hukuku. Bursa: Dora Yayıncılık.

ALPER, Y., & KILKIŞ, İ. (2018). İş Ve Sosyal Güvenlik Hukuku . Bursa: Dora Yayıncılık.

ARICI, K. (2015). Türk Sosyal Güvenlik Hukuku. Ankara: Gazi kitabevi.

BAYCIK, G. (2017). Sosyal Güvenlik Kurumunun İş Kazası veya Meslek Hastalığından Kaynaklanan Rücu Davalarına Eleştirel Bakış . Sosyal Güvenlik Dergisi, , Cilt 7, Sayı 1, 31-69 .

CANİKLİOĞLU, N., & BİNGÖL, S. (2020). İş Kazası Ve Meslek Hastalığından Kaynaklanan Rücu Davalarında Yargılamaya İlişkin İlkeler. Hukuk Fakültesi Dergisi, 31-49.

CEYLAN, H. (2011). Türkiye’deki İş Kazalarının Genel Görünümü Ve Gelişmiş Ülkelerle Kıyaslanması. Uluslararası Mühendislik Araştırma Ve Geliştirme Dergisi, 18-24.

DEĞİRMENCİOĞLU, A. Ö. (2006). Yargıtay İçtihatları Işığınd İş Kazası Ve Meslek Hastalığı Sigortası. Yüksek Lisans Tezi. Kocaeli Üniversitesi.

ERTOK, S. (2020). İş Sağlığı Ve Güvenliğini Tehlikeye Düşüren İşçinin Hukuki Sorumluluğu . Ankara: Seçkin Yayıncılık.

GÜLEL, İ. (2011). İşverenin İş Kazası Ve Meslek Hastalığından Doğan Tazminat Sorumluluğu. TAAD, Cilt:1,Yıl:2, Sayı:7 .

KARATAŞ, H. (2019). İş Kazası Ve Meslek Hastalığında İşverenin Hukuki Sorumluluğu . Ankara: Seçkin Yayıncılık .

KINACIOĞLU, İ. K. (2019). İş Kazası Ve Meslek Hastalığında Maddi- Manevi Tazminat. Yüksek Lisans tezi. Hasan Kalyoncu Üniversitesi .

KURT, R. (2021). Korona Sürecinde İş Ve Sosyal Güvenlik Hukuku. Ankara: Seçkin Yayıncılık.

LALE, S. (2007). Sosyal Güvenlik Sistemimizde İş Kazası Ve Meslek Hastalığı Sigortası . Yüksek Lisans Tezi. İstanbul .

NARTER, S. (2017). İş Kazası Ve Meslek Hastalığında Hukuki Ve Cezai Sorumluluk . Ankara: Adalet Yayınevi .

Narter, S. (tarih yok). Meslek Hastalığında Sorumluluklar Ve Sigortasız Çalışanın Meslek Hastalığına Tutulması . İş Yazıları Dergisi, 19-43.

OĞUZ, Ö. (2018). İş Kazası Ve Meslek Hastalığında Sigortalıya Sağlanan Yardımlar . HAK-İŞ Uluslararası Emek Ve Toplum Dergisi, Cilt: 7, Yıl: 7, Sayı: 18, 318-332.

RUHİ, A. C., & RUHİ, C. (2021). İş Kazası Veya Meslek Hastalıklarından Kaynaklanan Tespit Ve Tazminat Davaları. Ankara: Seçkin Yayıncılık.

SÜMER, H. H. (2020). İş Sağlığı Ve Güvenliği Hukuku. Ankara: Seçkin Yayıncılık.

SÜMER, H. H. (2020). Sosyal Güvenlik Hukuku . Ankara: Seçkin Yayıncılık.

Süzek, S. (2014). İş Kazaları Konusunda Devletn , İşverenlerin ve Sendikaların Sorumlulukları. Prof.Dr.Turhan Esener 1.Uluslararası İş Hukuku Kongresi (s. 71-81). Ankara: Seçkin Yayıncılık.

TOPAL, M. (2020). Meslek Hastalığı .

TUNCAY, C., & EKMEKÇİ, Ö. (2011). Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri. İstanbul: Beta Yayıncılık.

UŞAN, F. M., & ERDOĞAN, C. (2020). İş Ve Sosyal Güvenlik Hukuku. Ankara: Seçkin Yayıncılık.


[1] Hüseyin Ceylan , “Türkiye’deki İş Kazalarının Genel Görünümü Ve Gelişmiş Ülkelerle Kıyaslanması”, Uluslararası Mühendislik Araştırma Ve Geliştirme Dergisi, S.2 ( 2011) s. 15.

[2] 07.07.1945, Resmi Gazete , 6051.

[3] 16.06.2006., Resmi Gazete,26200.

[4]Haluk Hadi Sümer, Sosyal Güvenlik Hukuku, (Ankara: Seçkin Yayıncılık,2020). s. 147.

[5]Safety and health at work (Safety and health at work) (ilo.org)

[6] SGK 2013-2018 İstatistik Yıllıkları,

[7]20.06.20212,Resmi Gazete, 28339.

[8] (CEYLAN, 2011) s. 18.

[9] Can Tuncay ve Ömer Ekmekçi, Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri, ,(İstanbul,Beta Yayıncılık,2011) s.283.

[10] Ayşe Özlem  Değirmencioğlu , “Yargıtay İçtihatları Işığında İş Kazası  Ve Meslek Hastalığı Sigortası ”,(Yüksek Lisans Tezi, Kocaeli Üniversitesi, 2006) s.14.

[11] (TUNCAY & EKMEKÇİ, 2011) s. 284.

[12] M.Fatih UŞAN VE Canan Erdoğan, İş Ve Sosyal Güvenlik Hukuku ,(Ankara, Seçkin Yayıncılı,2020) s. 385.

[13] (TUNCAY & EKMEKÇİ, 2011)

[14] (SÜMER, 2020) s. 148.

[15]https://ttb.org.tr/kutuphane/iskazasi.pdf

[16] Kadir Arıcı, Türk Sosyal Güvenlik Hukuku,(2015), Ankara, Gazi Kitabevi,s. 316.

[17] Yusuf Alper, Türk Sosyal Güvenlik Sistemi ve Sosyal Sigortalar Hukuku, (Bursa;Dora Basım Yayın, 2018) s. 262.

[18] (SÜMER, 2020) s. 149.

[19] (ALPER, 2018) s.263.

[20] Ahmet  Cemal Ruhi ve Canan Ruhi, İş Kazası Veya Meslek HastalıklarındanKaynaklanan Tespit VeTazminat Davaları, (Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2021)  s. 98 .

[21] (ALPER, 2018) s. 264.

[22] (TUNCAY & EKMEKÇİ, 2011) s. 285.

[23] Yargıtay 10.H.D. 2013/254 E. , 2014/953 K. T. 21.01.2014.

[24] Ömer Akel, Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa Göre İş Kazası Sayılan haller Ve İş Kazasının Bildirilmesi, (Ankara, Seçkin Yayıncılık,2019) S. 31, ; (RUHİ & RUHİ, 2021) s. 24.

[25] (TUNCAY & EKMEKÇİ, 2011) s.286 .

[26] (TUNCAY & EKMEKÇİ, 2011) s. 286.

[27] (SÜMER, 2020) s. 155.

[28] (TUNCAY & EKMEKÇİ, 2011) s. 296.

[29] (ALPER, 2018) s. 268.

[30] (TUNCAY & EKMEKÇİ, 2011)  s. 295.

[31] (ALPER, 2018)  s. 65 ;  (SÜMER, 2020) s. 151.

[32] (SÜMER, 2020) s. 150.

[33] (AKEL, 2019) s. 66.

[34] (UŞAN & ERDOĞAN, 2020) s. 386.

[35] 22.05.2003 , Resmi Gazete, 25134.

[36] Ercan Akyiğit ,Bireysel İş Hukuku,(Ankara, Seçkin Yayıncılık,2020) s. 45-48 .

[37] Yargıtay Hukuk Genel Kurulu  1986/10644 E., 1987/330 K., K.T 15.04.1987.

[38] (AKEL, 2019) s. 66.

[39] (AKEL, 2019) s. 66.

[40] Yargıtay 10.H.D., 5.7.2004 K.T.,  4465/6425

[41] Yusuf Alper ve İlknur Kılkış, İş Ve Sosyal Güvenlik Hukuku , (Bursa, Dora YAYINCILIK, 2018) S. 259 Aksi yöndeki görüş için bkz (TUNCAY & EKMEKÇİ, 2011) s.293.

[42] (AKEL, 2019) s. 70 ; (ALPER, 2018) S. 265.

[43]  (SÜMER, 2020) s. 152; (AKEL, 2019) s. 70.

[44] Yargıtay 10.H.D. 2004/4465 E., 2004/6425 K.,05.07.2004 K.T.

[45] (DEĞİRMENCİOĞLU, 2006) s. 43.

[46] (AKEL, 2019) s. 73.

[47] Yargıtay 21. H.D. 2007/19830 E.,2008/16293 K. 21.10.2008 K.T.

[48] (AKEL, 2019) s. 75-76.

[49] (ALPER, Türk Sosyal Güvenlik Sistemi Ve Sosyal Sigortalar Hukuku, 2018) s. 270.

[50] (TUNCAY & EKMEKÇİ, 2011) s .293.

[51] Yargıtay 21. H.D.  2002/2036 E. 2002/3525 K., 29.04.2002 K.T.

[52] Resul Kurt, Korona Sürecinde İş Ve Sosyal Güvenlik Hukuku,(Ankara, Seçkin YAYINCILIK,2021) s.51-52

[53] (AKEL, 2019) s. 118 ; (ARICI, 2015) s.317.

[54] (ALPER, Türk Sosyal Güvenlik Sistemi Ve Sosyal Sigortalar Hukuku, 2018) s. 271.

[55] (ALPER, Türk Sosyal Güvenlik Sistemi Ve Sosyal Sigortalar Hukuku, 2018) s.271.

[56] (TUNCAY & EKMEKÇİ, 2011) s. 296.

[57] (TUNCAY & EKMEKÇİ, 2011) s. 296.

[58] (AKEL, 2019) s. 155.

[59] (AKEL, 2019) s. 156.

[60] (ALPER & KILKIŞ, İş Ve Sosyal Güvenlik Hukuku , 2018) s. 261. 

[61] Muhammed Topal, Meslek Hastalığı, (Bursa ,2020) s. 4.

[62] (TOPAL, 2020) s. 2.

[63] (ARICI, 2015) s..317.

[64] (UŞAN & ERDOĞAN, 2020) s. 387.

[65] (TUNCAY & EKMEKÇİ, 2011) s. 297 , MESLEK HASTALIĞI, UNSURLAEI makale s. .

[66] (ALPER, Türk Sosyal Güvenlik Sistemi Ve Sosyal Sigortalar Hukuku, 2018) s.274.

[67] Sami Narter, Meslek Hastalığında Sorumluluklar Ve Sigortasız Çalışanın Meslek Hastalığına Tutulması , İş Yazıları Dergisi S. 2, (2015 )s. 38-39.

[68] (TOPAL, 2020) s. 6.

[69] (ALPER, Türk Sosyal Güvenlik Sistemi Ve Sosyal Sigortalar Hukuku, 2018) s. 274.

[70] (ALPER, Türk Sosyal Güvenlik Sistemi Ve Sosyal Sigortalar Hukuku, 2018) s. 274.

[71] (TUNCAY & EKMEKÇİ, 2011) s.297.

[72] (TUNCAY & EKMEKÇİ, 2011)  s. 298.

[73] (ARICI, 2015) s. 320.

[74] (ARICI, 2015) s. 320  , (TOPAL, 2020) s. 9.

[75] Yargıtay 10 H.D., 2013/15950 E., 2014/4007 K., 27.02.2014 K.T. ; Yargıtay 21. H.D., 2014/456 E.,2014/7736 K., 14.04.2014 K.T.

[76] (TUNCAY & EKMEKÇİ, 2011)  s. 298.

[77] (SÜMER, 2020) s.95;

[78] (TUNCAY & EKMEKÇİ, 2011) s.

[79] (TUNCAY & EKMEKÇİ, 2011) s. 299.

[80]Huriye Karataş,  İş kazası Ve Meslek Hastalığında İşverenin Hukuki Sorumluluğu, (Ankara, Seçkin Yayıncılık , 2019) s. 43.

[81]Yargıtay 9. H.D. 1990/12108 E.,  1990/12453 K . ,27.11.1990 K.T.

[82] (ALPER, Türk Sosyal Güvenlik Sistemi Ve Sosyal Sigortalar Hukuku, 2018) s. 277. 

[83] (ALPER, Türk Sosyal Güvenlik Sistemi Ve Sosyal Sigortalar Hukuku, 2018) s.277.

[84] Sami Narter, İş Kazası ve Meslek Hastalığında Hukuki Ve Cezai Sorumluluk , (Ankara, Adalet Yayınevi, 2017) s. 113-114 .

[85] (ARICI, 2015) s. 321.

[86] (ALPER, Türk Sosyal Güvenlik Sistemi Ve Sosyal Sigortalar Hukuku, 2018) s.275-276.

[87] (ARICI, 2015) s. 322.

[88] (ARICI, 2015) s. 323.

[89]  (UŞAN & ERDOĞAN, 2020) s. 388.

[90]Özgür Oğuz, “İş Kazası Ve Meslek Hastalığında Sigortalıya Sağlanan Yardımlar”, HAK-İŞ Uluslararası Emek Ve Toplum Dergisi,  (2018), S. 320 vd.

[91]  

[92] (NARTER, 2017) S. 125.

[93] (KARATAŞ, 2019) s.65; (SÜMER, 2020) s. 200.

[94] Süleyman Lale, “Sosyal Güvenlik Sistemimizde İş kazası Ve Meslek Hastalığı Sigortası” (Yüksek Lisans Tezi Marmara Üniversitesi,2017) s. 95-96.

[95] Serhat Ertok , İş Sağlığı Ve Güvenliğini Tehlikeye Düşüren İşçinin Hukuksal Sorumluluğu, (Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2020) s. 94.

[96] Yargıtay içtihatları tez s. 78, (ERTOK, 2020) s. 99; Haluk Hadi Sümer, İş Sağlığı Ve Güvenliği Hukuku, (Anlara, Seçkin Yayıncılık, 2020) s. 101.

[97] Sarper Süzek, İş Kazaları Konusunda Devletin İşverenlerin Ve Sendikaların Sorumlulukları, Prof.Dr.TuRHAN Esener 1.Uluslararası İş Hukuku  Kongresi,(Ankara, Seçkin Yayıncılık,2014) s. 74.

[98] Yargıtay 10. H.D., 2012/818 E., 2013/2556 K., 18.02.2018 K.T.

[99]İrem Kaysı Kınacıoğlu, “İş Kazası Ve Meslek Hastalığında Maddi- Manevi Tazminat”, (Yüksek Lisans Tezi,Hasan Kalyoncu Üniversitesi, 2019) s. 68.

[100] (TUNCAY & EKMEKÇİ, 2011) s. 319.

[101] Yargıtay  21.H.D. 2013/21726 E. , 2014/4912 K. , 17.03.2014 K.T.

[102] İlhan Gülel, “İşverenin  İş Kazası Ve Meslek Hastalığından Doğan Tazminat Sorumluluğu ” , TAAD, C.1, S.7 (2011) S. 9

[103] (RUHİ & RUHİ, 2021) s. 36-37.

[104] Resmi Gazete, 12/10/2004, 25611.

[105] (NARTER, 2017) s.642.

[106] Nurşen Caniklioğlu ve Serkan Bingöl, “İş Kazası Ve Meslek Hastalığından Kaynaklanan Rücu Davalarında Yargılamaya İlişkin İlkeler”, Hukuk Fakültesi Dergisi ,Yıl 6 Sayı 1- Haziran 2020 (31-49) s.

[107] (SÜMER, İş Sağlığı Ve Güvenliği Hukuku, 2020) S. 189.

[108] (SÜMER, İş Sağlığı Ve Güvenliği Hukuku, 2020) S. 183 vd. 

[109] Gaye Baycık, “Sosyal Güvenlik Kurumunun İş Kazası veya Meslek Hastalığından Kaynaklanan Rücu Davalarına Eleştirel Bakış”, Sosyal Güvenlik Dergisi, C.7, S.1 (2017) s. 34.

[110] (BAYCIK, 2017) s. 41.

Scroll to Top