Avukat Tarık Ziya Karanfil’in “Mevzuatı gereği taşıması gereken unsurlarında eksiklik olan bir resmi belge üzerinde sahtecilik eylemi” başlıklı kısa yazısı.

Mevzuatı gereği taşıması gereken unsurlarında eksiklik olan bir resmi belge üzerinde sahtecilik eylemi gerçekleştiren kişinin, suçtan sorumluluğunun doğup doğmayacağını; doğacaksa hangi suçtan sorumlu tutulacağını, gerekçeleriyle ve Yargıtay’ın konuya yaklaşımı hakkında bilgi vererek değerlendirdim.

Belgede sahtecilik suçlarının konusu belgedir. Eğer üzerinde sahtecilik yapılan şey belge değil ise belgede sahtecilik suçlarından da bahsedilemez.

Yargıtay 11. Ceza Dairesi yerleşik içtihatları ile belgeyi; “taşınabilir bir şey üzerine yazılan, hukuki alanda hüküm içeren bir vakıayı ispatlamaya yarayan yazı” olarak tanımlamaktadır. (Yarg. 11. CD. 31.05.2018 tarih, 2016/10237 E., 2018/5225 K)

Türk Ceza Kanunu’nda her ne kadar belge tanımı yapılmamış ise de; TCK’nın 204. madde gerekçesinden belgenin unsurları tespit edilebilir. Gerekçeye göre belgenin unsurları;

Yazılı olması, belirli ve anlaşılabilir bir içeriğinin olması, düzenleyenin belirli bir kişi olması gerekir.

Belgeleri resmi belgeler, resmi belge hükmünde belgeler ve özel belgeler olarak üçe ayırabiliriz.

Genel kabul gören görüşlere ve Yargıtay’a göre; bir belgenin resmi belge olabilmesi için düzenleyenin kamu görevlisi olması ve belgeyi görevi icabı düzenleyebilmesi şeklinde iki unsur gerektiği kabul edilmektedir.

Ancak öğretide, Tezcan/Erdem/Önok bu tanımı genişleterek bu şartların haricinde belgenin yasalarda öngörülen esas ve usullere uygun düzenlenmesi gerektiğini savunmuş ve resmi belgenin üç unsuru olduğunu ifade etmişlerdir. (Tezcan, Durmuş/ Erdem, Mustafa Ruhan/ Önok, R. Murat: Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku 13. Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara 2016; s. 848)

Yargıtay CGK’da;  06.11.2007 tarih, 2007/11-203 E., 2007/224 K. Sayılı kararında; “…Hukuki sonuç doğurmaya veya bir durumu belgelemeye ya da kanıtlamaya yarayan yazıya belge denir. Kamu görevlisi veya hukuken yetkili olduğu kabul edilen bir görevli tarafından görevi nedeniyle düzenlenen ve zorunlu biçimsel koşulları taşıyan belgeler ise resmi belgedir…” şeklindeki görüşü ile, üçüncü unsur olduğunu kabul etmiştir. (Aynı doğrultuda; CGK. 8.12.1986, 6-328/573.) Bu görüşe göre, resmi belgenin mutlaka belirli bir şekle uygun olması veya bazı unsurları taşıması şartı yoktur. Fakat, mevzuat gereği belirli usul ve şekil şartlarının aranması söz konusu olabilir.

Yine CGK 29.9.2015 tarih ve 412/286 sayılı kararında da bu husus; “Resmi belgenin mutlaka belirli bir şekle uygun olması veya bazı unsurları taşıması şartı yoktur. Fakat, mevzuat gereği belirli usul ve şekil şartlarının aranması söz konusu olabilir. Örneğin resmi vasiyetnamenin kanunda belirtilen şekle uygun olarak düzenlenmesi zorunludur (MK. m. 532-536). Bu takdirde belirtilecek unsurların yer almaması, belgenin resmi belge sayılmasını önleyebilir. Belgenin usul ve şekil koşullarına uygun olması gerektiği bir kararda da açıklanmıştır. Buna karşın, görevlinin yetkisi kapsamında düzenlenmiş olan resmi belgenin birtakım unsurları olmadığı halde, varmış gibi gösterilmesi halinde de, resmi belgede sahtecilikten söz edilir. Yine, belgenin birden fazla görevli tarafından imzalanması gerekli ise (örneğin kurul halinde verilen karar veya raporların tüm üyelerce imzalanması gereklidir), imza eksikliği, belge sayılmasını önleyecektir.
Noterlerce düzenlenen belgeler; düzenleme (Noterlik Kanunu m.84 vd.) belgeler ve onay işlemler olarak ikiye ayrılmaktadır. Düzenleme belgeler, içeriği de bizzat noterce düzenlendiğinden, bu belgenin herhangi bir yönüyle ilgili sahtecilik, resmi belgede sahtecilik olarak kabul edilmektedir. Buna karşın, onay işlemi şeklindeki belgelerde, onay kısmını kapsamayan, içerik sahteciliğinde resmi belge öğesinin oluşmayıp, özel belgede sahtecilik suçunun işlendiği kabul edilmektedir.”  

Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin  21.12.2015 tarih ve 2013/20373 Esas sayılı kararında da; “Devlet bürokrasisinin ürettiği bir belge olan resmi belgenin, o bürokrasinin gerektirdiği, o tür belge için öngörülen biçim koşullarını taşıması gerektiğinin” kabul edildiği,

Şeklinde açıklanarak; Öğreti ve uygulamada, resmi belgelerin devlet bürokrasisinin ürettiği belgeler olarak kendisinden önceki bir ön düzenlemeye dayanılarak düzenlendiği, varlığı ve geçerliliğinin bu düzenlemeye uygun olarak düzenlenmesine bağlı olduğu, belgenin ilgili mevzuatı aykırı olarak düzenlenmiş olması halinde ise aldatma niteliğinin bulunmadığının  kabul edildiği biçiminde değerlendirme yapıldığı anlaşılmaktadır.

Genel görüşte olanlar; belgenin kanunda öngörülen formalitelere göre düzenlenmiş olmasının belgenin varlık unsuru olamayacağı, bu unsurun belgenin, görev gereği düzenlenmiş olması unsuru içinde değerlendirilmesi gerektiği görüşündedirler. Yargıtay CGK’nun bir  kararında da; “…bir belgenin resmi belge sayılabilmesi için şu iki unsurun bulunması gerekir. 1) Belge bir memur tarafından düzenlenmiş olmalı, 2) Bu düzenleme ile memurun gördüğü fonksiyon arasında nedensellik bağı bulunmalı, başka bir değişle belge görev gereği düzenlenmiş olmalıdır.” (CGK  14/10/2013, 2003/6-232 E., 2003/250 K) diyerek, bu görüş doğrultusunda karar vermiştir.

Kanaatimizce Tezcan/Erdem/Önok’un ve Yargıtay CGK’nın bu doğrultudaki görüşleri isabetlidir. Keza resmi belgelerin nasıl olması gerektiği kanunlarca düzenlenmiş ise bu şekil şartlarına uyulmadan oluşturulacak belgeler elbette resmi belge olarak nitelendirilemez.

Resmi belgelere ilişkin zorunlu öğelerin oluşmaması durumunda belgenin resmi belge olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Bu takdirde kullanılan sahte belgenin özel belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu genel olarak öğreti ve Yargıtay uygulamasında kabul edilir. Çünkü, Özel belgeler, resmi belge sayılmasını gerektiren unsurları taşımayan belgelerdir. (Özel belgenin de belge niteliğinin, yani belge sayılması için gereken öğelerin bulunması gereklidir.)

Bu hususta Y. CGK nun 10.3.2020 tarih ve 2017/11-48 E. 2020/168 K. Sayılı kararında;

“Özel belge, kamu görevlisinin görevi nedeniyle düzenledikleri dışında kalan, resmî belgeden sayılmayan, resmî bir işlem nedeniyle düzenlenmiş olmayan, ancak; doğrudan hukuken hüküm, sonuç meydana getiren, bir hakkın doğmasına veya kanıtlanmasına yarayan yazıdır (Kubilay Taşdemir, Belgelerde Sahtecilik Suçları, Ankara, 2013, s. 441.). Başka bir deyişle, resmî belgenin özelliklerini taşımayan tüm yazılar özel belge olarak nitelendirilebilir.” Denmiştir.

Scroll to Top