ZİNA NEDENİYLE BOŞANMA. (09.01.2024)

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf taleplerinin işin esası incelenmeksizin kabulü ile hükmün kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü tümüyle kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmiş olup incelemenin duruşmalı olarak yapılması davalı erkek vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 09.01.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde duruşmalı temyiz eden davalı Fuat İnak vekili Avukat Erhan Kaya ve karşı taraf temyiz eden davacı Semra İnak vekili Avukat Cem Avni Manaçoğlu geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin fazla miktarda içki kullandığını, eşine ve çocuklarına ilgisiz davrandığını, alkol tedavi tekliflerine de olumsuz yanıt verdiğini, 2007 yılının başında evde telefonu göğsünde iken sızdığını ve o esnada telefonuna sürekli aşk mesajları geldiğini ve bu durumu kızlarının fark ettiğini, erkeğin gelip geçici bir daha olmaz demesi üzerine kendisine inanmaya zorladığını ancak erkeğin daha da kayıtsızlaştığını ve ailesinden uzaklaştığını, başka bir bayanla ilişkisini sürdürdüğünü öğrendiklerini, birlikte olduğu kişiden çocuğu olduğunu, tarafların tartışması neticesi erkeğin kendisine ev kiralayarak müşterek konuttan ayrıldığını, Haziran 2014 tarihinde erkeğin düğün yaptığını ve 14 Eylül 2014 tarihinde başka bir kadından ikinci çocuğu olduğu haberini aldığını belirterek tarafların öncelikle zina nedeniyle, aksi takdirde evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına, tarafların müşterek evi olan dairenin kadına özgülenerek devrine, kadın  lehine aylık 10.000.00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakaya dava tarihinden itibaren ÜFE oranında faiz uygulanmasına, kadın lehine yasal faiziyle birlikte 1.000.000.00 TL maddî ve 1.000.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; kadının kusurlu davranışları nedeniyle evliliğin 9 yıl önce fiilen bittiğini, tarafların anlaşarak ayrıldığını, erkeğin ortak çocuk Mert ile birlikte başka bir eve yerleştiğini, tarafların 9 yıldır ayrı yaşadıklarını, kadının, eşine, çocuklarına ve tüm aile büyüklerine karşı saygı ve nezaketi esirgediğini, kendisini aileden ve çevreden soyutladığını, müşterek haneye gelen aile büyükleri ile arkadaşları dahi istemediğini, sonunda eve kimsenin gelip gitmez olduğunu, evde kavga ve tartışma ortamı oluştuğunu, davacının yarattığı huzursuzluğa dayanamayan erkeğin çocukların büyümesinden sonra evden uzaklaştığını, tarafların 2006 yılında kendi aralarında sözlü bir mutabakat yapıp evliliği fiilen sona erdirdiklerini, bu sözleşmeye göre 1991 yılında alınan Kadıköy İbrahimağa’daki konut üzerindeki % 75 payını kadına devrettiğini, Bursa’da %50 hissesini satın alıp tüm bedelini kendisinin karşılayarak yaptığı dört katlı villayı taşınmazdaki payını devretmek suretiyle kadına verdiğini, o tarihlerde bankada bulunan tüm parası olan 45.000,00 TL’yi kadına aktardığını, bu ayrılıktan sonra tarafların bir daha görüşmediğini, evden ayrıldıktan sonra kadını ve çocuklarını ihmal etmediğini, erkeğin başka bir kadınla olan ilişkisini 2006 yılından önce öğrendiğini, kanundaki hak düşürücü sürelerin geçtiğini, bu nedenle zina boşanma sebebine dayanamayacağını, erkeğin başka bir kadınla yaşadığı ve bu kadından iki çocuğu bulunduğu iddiasının doğru olduğunu, davacının bunu yeni öğrendiğine dair iddialarının gerçeğe aykırı olduğunu belirterek davacının haksız ve hukuka aykırı davasının ve tüm nafaka ile tazminat taleplerinin reddine, evlilik birliği temelinden çöktüğü ve taraflar açısından devamında bir fayda olmadığından tarafların boşanmalarına, erkek lehine 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 26.09.2017 tarih ve 2015/168 Esas, 2017/741 Karar sayılı kararı ile; hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle kadının zina nedeniyle açtığı boşanma davasının reddine, erkeğin ailesi ile ilgilenmediği, eşini ve çocuklarını bırakarak evini terk ettiği ve başkasıyla gayrımeşru bir ilişki yaşadığı, boşanmaya neden olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın lehine 600.000,00 TL maddî ve 300.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine, kadının taşınmaz devir talebine ilişkin gerekli nispi harç yatırılmadığından bu taleple ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. 

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekilince zina sebebine dayalı olarak açılan davanın reddi, tazminat miktarları, müşterek konutun özgülenmesi talebi ile ilgili verilen karar yönünden; davalı erkek vekilince kusur belirlemesi ve hükmün bütünü yönünden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 12.11.2019 tarih ve 2018/893 Esas, 2019/1772 Karar sayılı kararı ile; Uyap sisteminde gerekçeli karar olarak kararın gerekçe kısmı şablon halindeyken imzalanarak kaydedildiği, gerekçesi yazılmış kararın uyap sistemine ek karar olarak kayıt edildiği, dosyada fiziki olarak bulunan kararın ek karar olmayıp gerekçeli karar olarak yer almasının Bölge Adliye Ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari Ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğine aykırı olduğu, ayrıca dava dosyası yönetmeliğe uygun düzenlenmediği gibi dizi pusulasına bağlanarak da istinaf incelemesine gönderilmediği gerekçesiyle işin esası incelenmeksizin tarafların istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına dava dosyasının yönetmeliğe uygun düzenlenmesi ile kanuna uygun hüküm tesis edilerek Uyap sistemine kayıt edilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı kadının inanmak istemese bile eşinin zina fiilini 2006-2007 yılında öğrendiği ve davanın açılma tarihi itibarıyla davacının bu durumu öğrenmesinin üzerinden beş yıldan fazla süre geçtiği, beş yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle zina nedeniyle boşanma isteminin reddine, erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, evini ve ailesini bırakıp onları terk ettiği, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, kadının kusursuz, erkeğin ise kusurlu olduğu gerekçesiyle 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, kadının emekli maaşı oluşu, evi arabası oluşu göz önüne alınarak boşanma nedeniyle yoksulluğa düşmeyeceği gerekçesiyle yoksulluk nafakası talebinin reddine, yasal koşulları oluştuğundan kadın lehine 600.000,00 TL maddî ve 300.000,00 TL manevî tazminata, tam kusurlu olduğundan erkeğin manevî tazminat talebinin reddine, kadının taşınmaz devir talebine ilişkin gerekli nispi harç yatırılmadığından bu taleple ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; zina sebebine dayalı olarak açılan davanın reddi, tazminat miktarları, müşterek konutun özgülenmesi talebi ile ilgili verilen karar yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, kadının kabul edilen davası, erkeğin reddedilen manevî tazminat talebi, kadın lehine hükmedilen tazminatlar ve kadının kabul edilmeyen taleplerine ilişkin vekâlet ücretine hükmedilmemesi yönünden  istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince davacı kadının zina fiilini 2006-2007 yıllarında öğrendiği ve davanın açılma tarihi itibarıyla üzerinden beş yıldan fazla süre geçtiği belirtilerek zina nedenine dayalı boşanma isteminin reddine karar verilmiş ise de; davalı erkeğin dava tarihi itibarıyla Sevinç isimli kadınla ve ondan olma iki çocuğu ile birlikte yaşadığı, kadına yüklenebilecek herhangi bir kusurun varlığının ispatlanamadığı, erkeğin eylemli olarak zina fiiline devam ettiği görülmekle zinadan açılan davanın kabulü yerine reddinin doğru olmadığı, koşulları oluştuğundan kadın yararına maddî ve manevî tazminata karar verilmesi ve tam kusurlu olan erkeğin tazminat taleplerinin de reddi gerektiği, olayları açıklamak taraflara, hukuki değerlendirme hakime ait olmakla davacı kadının tarafların müşterek evi olan dairenin kendisine özgülenerek devrine karar verilmesi talebinin 4721 sayılı Kanun’un 169 uncu maddesi kapsamında özgülenme talebi olup, tapu tescil ve devir talebi olmadığı, Mahkemece taşınmazın devir talebine ilişkin gerekli nispi harç yatırılmadığından bu taleple ilgili karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar doğru değilse de davacı kadının kendine ait evde oturduğu ekonomik ve sosyal durum araştırmasında belirtilmiş olduğundan özgüleme talebinin reddinin gerektiği, tarafların istinaf taleplerinin kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının, yeniden hüküm kurulması zorunlu hale geldiğinden, usulü kazanılmış haklar gözetilerek bütünüyle kaldırılmasına ve yeniden hüküm kurulmasına, kadının zina sebebine dayalı boşanma davasının kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun’un 161 inci maddesi uyarınca boşanmalarına, tarafların zina sebebine dayalı olarak boşanmalarına karar verilmiş olduğundan 166 ncı madde gereğince açılan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kadın lehine 400.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tam kusurlu olan erkeğin manevî tazminat talebinin reddine, koşulları oluşmadığından kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadının 169 uncu madde kapsamındaki özgüleme talebinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf  vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; zina nedenine dayalı olarak boşanma davasının kabul edilmesine rağmen tazminat miktarlarının artırılması gerekirken azaltılmasının hatalı olduğunu, tazminat miktarlarının yetersiz olduğunu, kadının oturduğu yasal ikametgahın aile konutu olarak belirlenen ve erkeğe ait taşınmaz olduğu, bu nedenle müşterek konutun özgülenmesi talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek; tazminatların miktarı ve müşterek konutun özgülenmesi talebinin reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararından sonra İlk Derece Mahkemesinin taraflara haber verilmeden tarafların yokluğunda duruşma açılarak karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, zina nedenine dayalı olarak davanın kabul edilmesinin hatalı olduğunu, evlilik birliğinin sarsılmasında kadının kusurlu olduğunu, kadın lehine tazminatlara hükmedilmesinin hatalı olduğunu, erkek lehine manevî tazminata hükmedilmesi gerektiğinin ileri sürerek; hükmün tamamı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

 Uyuşmazlık, İlk Derece Mahkemesince taraflar duruşmaya davet edilmeden yokluklarında karar verilmesinin usul ve kanuna uygun olup olmadığı, zinaya dayalı davanın kabulü ve kadın lehine tazminatlara hükmedilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı, tazminat miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, konutun özgülenmesi talebinin reddinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 323 üncü, 326 ncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile  370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 161 inci maddesi, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci madeleri.

3. Değerlendirme

Yapılan incelemede; erkek vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin, İlk Derece  Mahkemesi kararının kaldırılmasına dair kararından sonra İlk Derece Mahkemesince taraflara duruşma günü bildirilmeden 03.06.2020 tarihinde tarafların yokluğunda duruşma açılarak karar verilmesi de istinaf konusu yapıldığı  halde, istinaf incelemesi yapan Bölge Adliye Mahkemesince, erkeğin, duruşma günü taraflara bildirilmeden tarafların yokluğunda duruşma yapılmasına yönelik istinaf itirazının incelenmediği anlaşılmaktadır. 6100 sayılı Kanun’un 355 inci maddesine göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ayrıca hükmün sonuç kısmında her bir talep hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmalı ve taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. O halde, Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak olan iş tüm istinaf istemleri yönünden inceleme yaparak bir karar vermekten ibarettir. Bu husus gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre  tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine,

Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL’lik vekâlet ücretinin Semra’dan alınıp Fuat’a verilmesine, 17.100,00 TL’lik vekâlet ücretinin de Fuat’tan alınıp Semra’ya verilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

(Y. 2. HD. 09.01.2024 tarih, 2022/8563 E.,  2024/12 K.)

Scroll to Top