Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğunu, davacı tarafından cari hesap ilişkisinde davalıya emaneten her biri 55.000,00 TL bedelli olan 4 adet çek verildiğini, davalının teslim ettiği mal ve hizmet olmamasına rağmen çekleri iade etmediğini, vadesi geldiğinde ibraz edilip, arkaları yazdırılarak iki ayrı icra dosyasından takibe konulduğunu, takiplerin haksız ve kötüniyetle yapıldığını ileri sürerek davacının söz konusu takiplere konu çekler nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, takiplerin iptaline, çeklerin iadesine ve davalı aleyhine %20 oranında kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkiline olan borcuna karşılık ayrı tarihlerde vade tarihleri farklı 8 adet çek verdiğini, bu çeklerden dördünün sorunsuz olarak ödendiğini, çekin ödeme aracı olup illetten mücerret olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu çeklerin davalıya emanet olarak bırakıldığına ilişkin iddianın davacı tarafından kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; delil olarak davalının defter ve kayıtlarına dayanılmasına rağmen davalının defter ve kayıtlarını ibraz etmediğini, çekin illetten mücerretliği ilkesinin keşideci ile cirantalar arasında söz konusu olduğunu, şahsi defilerin lehtar olan davalıya karşı ileri sürülebileceğini, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu, bu bağlamda müvekkilinin mal ve hizmet almadığından borçlu olmadığı defisini ileri sürdüğünü, çekin tek başına bir ödeme aracı olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının iki ayrı takip dosyasında davacı tarafından keşide edilen çekleri takibe konu ettiği, davacının ise söz konusu çeklerin mal ve hizmet alımı olmaksızın davalıya emaneten verildiğini iddia ettiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 200 ve devamı maddeleri uyarınca senede karşı yapılan iddianın senetle ispatının zorunlu olduğu, davacının dava konusu çeklerin mevcut karinenin aksine emaneten davalıya verildiği hususunu yazılı delillerle ispatlaması gerektiği, somut olayda davacının bu iddiasını ispatlayamadığı, davalının defterlerini ibraz etmemesinin, davacının iddialarının ispatlandığı anlamına gelmeyeceği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, bonoya istinaden başlatılan iki ayrı icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370, 371 ve 222 inci maddeleri, 6102 sayılı Kanun’un 680 inci ve 701 inci maddeleri, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72 nci maddesi.
3. Değerlendirme
Davacı dava dilekçesinin deliller kısmında davalının ticari defterlerine de delil olarak dayanmıştır. Mahkemece 14.03.2018 tarihli celsede taraf vekillerine defterlerini bilirkişi inceleme tarihinde sunmaları için kesin mehil verilerek her iki tarafa ticari defterlere dayanma delilinden vazgeçileceği şeklinde ihtarat yapılmıştır. Davalının ticari defterini delil olarak gösteren davacı taraf olduğuna göre bu kesin mehil ihtaratı davalı yönünden 6100 sayılı Kanun’un 222 nci maddesine göre sonuç doğuran bir ihtarat değildir. Bu nedenle mahkemece davalıya dava konusu ticari defterlerini sunması için 6100 sayılı Kanun’un 222 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca kesin mehil verilmesi ve bu madde uyarınca defterlerini sunmadığı takdirde, davacı tarafın defterlerine göre inceleme yapılıp karar verileceği hususunun ihtar edilmesi, defterler süresinde sunulduğu takdirde bilirkişiden ek rapor alınarak, sunulmadığı takdirde ise davacı defter kayıtlarının 6100 sayılı Kanun’un 222 nci maddesi kapsamında değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, 06.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
(Y. 11. HD. 06.06.2023 tarih 2022/408 E. 2023/3538 K.)