ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ UYGULAMA YÖNETMELİĞİ KAPSAMINDA ALINAN MÜTEŞEBBİS HEYET KARARININ İPTALİ

Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince  davanın   kabulüne  karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında davanın husumet yokluğundan reddine  karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; Bitlis Organize Sanayi Müteşebbis Heyeti Başkanlığının 03.08.2018 tarihli ve 2018/3 Karar numaralı Müteşebbis Heyeti Kararının mevzuata ve hukuka aykırı olduğundan iptali gerektiğini, iptali talep edilen karara ilişkin olarak yapılan bir başka mevzuata aykırılığın ise üye olmayan kişilerin toplantıya katılması ve seçim yapılarak bu kişilere görev verilmesi ve kayyum olarak atanan Bitlis Valisinin Bitlis Belediye Başkan vekili olarak görev yapması ve Belediye Başkanlığınca OSB’ye katılacak kişiler ile İl Özel İdaresince OSB’ye katılması gereken kişilerin amiri konumunda  olması olduğunu, yine bir başka usule aykırılığın ise 4562 sayılı Kanun’un 7 nci maddesinin dördüncü fıkrasına ilişkin olduğunu ileri sürerek; davanın kabulü ile Bitlis Organize Sanayi Bölgesi Başkanlığının 03.08.2018 tarihli  Müteşebbis Heyeti Kararının iptaline karar verilmesini talep  etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; mahkemenin yetkisiz ve görevsiz olduğunu, 27.07.2016 tarihli ve 2016/03 Karar numaralı Müteşebbis Heyet Kararında temsilcilerin 2 yıl süreyle seçildiğinin açıkça belirtildiğini, Müteşebbis Heyet Kararının alındığı tarihte yürürlükte bulunan ve halen yürürlükte olan 4562 sayılı Kanun’un 7 nci maddesinde temsilcilerinin görev süresinin 2 yıl olarak düzenlendiğini, 2016 yılında yapılan Müteşebbis Heyet Kararında temsilcilerin görev süresi 2 yıl olduğundan  03.08.2018 tarihinde yapılan Müteşebbis Heyet Kararının bu anlamda ilgili yasa gereğince yapıldığından usule ve esasa uygun olduğunu savunarak,  davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Organize Sanayi Bölgesi ile alakalı yasal mevzuat incelendiğinde, 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu’nun (4562 sayılı Kanun) 6 ncı maddesine göre OSB’nin organlarının Müteşebbis Heyet (işletme aşamasında genel kurul), Yönetim Kurulu, Denetim Kurulu ve Bölge Müdürlüğü olarak belirlendiği, 7 nci maddesine göre müteşebbis heyetin OSB’nin kuruluşuna katılan kurum ve kuruluşların karar organlarınca, organlarında görevli olanlardan veya mensupları arasından tespit edilecek on beş asıl ve on beş yedek üyeden oluşacağının belirtildiği, kanunda 18.06.2017 tarihinde yapılan değişiklikle müteşebbis heyette yer alan üyelerin vali hariç 4 yıl için seçileceğinin kararlaştırıldığı, müteşebbis heyet ilk toplantısında; valinin başkan olması durumunda, 4 üncü maddenin yedinci fıkrasında sayılan kuruluşlardan il özel idaresi, il özel idaresi bulunmayan illerde Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı ve belediye temsilcileri dışında kalanlardan bir başkanvekili, aksi takdirde bir başkan ve bir başkanvekili seçeceğinin belirtildiği, Bitlis Organize Sanayi Bölgesinin ilk müteşebbis heyetinin 2 yıllık olarak seçildiği, heyet seçildikten sonra yapılan kanun değişikliğiyle görev süresinin 4 yıla çıkarıldığı, 4 yıllık görev süresinin kanun değişikliği yapıldıktan sonra yapılacak seçimlerde uygulanacağı, bu nedenle 2 yıllık görev süresi dolan müteşebbis heyeti yerine yeniden seçim yapılmasının mevzuata uygun olduğu, Bitlis Organize Sanayi Bölgesi seçimleri için yapılacak toplantının çağrı şekli usulsüz olsa da toplantıya katılacak kişilerin toplantıdan haberdar olarak hazır olmaları nedeniyle bu hususun kararın iptalini gerektirmediği, 2018/3 numaralı karar ile Müteşebbis Heyetine İl Özel İdaresi Üyeleri, Bitlis Belediyesi Üyeleri, Bitlis Ticaret ve Sanayi Odası Üyelerinin seçildiği, bu noktada mevzuata aykırı bir durum olmadığı ancak Müteşebbis Heyeti Başkanlığına valinin seçilmesine rağmen başkan vekili olarak İl Özel İdaresinden bir üyenin seçildiği, 4562 sayılı Kanun’da 4 ncü maddede il özel idaresi, belediye temsilcileri dışında kalanlardan bir başkan vekilinin seçileceğinin hüküm altına alındığı, kanuna aykırı davranılarak başkan vekili olarak İl Özel İdaresi üyesinin seçildiği dikkate alındığında kanuna aykırı bir biçimde müteşebbis heyeti başkan vekilinin seçilmesi nedeniyle müteşebbis heyet kararının iptali gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile Bitlis Organize Sanayi Bölgesi 03.08.2018 tarih ve 2018/3 numaralı Müteşebbis Heyeti Kararının iptaline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; dava dilekçesinde toplantıya çağrılma şeklinin usulüne uygun bir şekilde yapılmadığının belirtildiğini, davacı vekilinin bu beyanının hakkın kötüye kullanılmasına girdiğini, OSB müdürü bizzat toplantı zamanını ve yerini davacı kurumun bazı üyelerine bizzat yüzlerine bazılarına ise telefon ederek bildirdiğini ve 03.08.2018 tarihinde yapılan toplantıya davacı kurumun bütün üyeleri geldiklerini, ayrıca toplantıda alınan kararların altına imzalarını attıklarını, bu nedenlerle hem toplantının usulüne göre yapılmadığını hem de toplantıda alınan kararların altına imza atmalarının kesinlikle usule, esasa ve hakkın kullanılmasına açıkça aykırılık teşkil ettiğini, Mahkemenin kanuna aykırı görmüş olduğu hususta kurumca, Müteşebbis Heyet Başkan Vekilliğine davacı kurumun üyeleri istememesine rağmen 4562 sayılı Kanun’un 7 nci maddesinin dördüncü fıkrasına göre heyet tarafından davacı kurumun üyelerinden birinin seçilmek suretiyle bu yönüyle davanın konusuz kaldığını, Mahkemece hukuki yarar eksikliğinden davanın reddine karar vermesi gerekirken heyet kararının iptaline karar vermesinin usul ve esasa aykırı olduğunu ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; somut olayda Bitlis Organize Sanayi Kuruluş Protokolüne göre davacı meslek birliğinin 1/3 katılma payı oranıyla Bitlis Organize Sanayi Bölgesi kurucu ortağı sıfatı bulunduğu ve mevzuat dahilinde müteşebbis heyette dört üye sayısıyla temsil edileceğinin açık olduğu, 30674 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği’nin Genel Kurul Kararlarının İptali başlıklı 92 nci  maddesi nazara alındığında  genel kurul kararının iptalinin kimler tarafından istenebileceği tahdidi olarak sayılmış olup davacı müteşebbis heyeti nezdinde belirlenen kişi sayısınca temsil edilecek olduğundan genel kurul kararının iptalini anılan mevzuat hükmü dahilinde  ilgili üyenin isteyebileceği, kaldı ki dava dilekçesinde 03.08.2018 tarihinde yapılan toplantıya davacı oda temsilcilerinin şifahen çağrıldıkları ve toplantıya katıldıkları ancak bir takım usulsüzlükleri dile getirerek toplantıyı terk ettikleri, müteşebbis heyeti kararının daha sonrasında ihtirazi kayıt konularak ilgili üyeler tarafından imza altına alındığının ifade edildiği,  dava konusu uyuşmazlıkta davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddi gerekirken kabulüne hükmedilmesinin hatalı olduğu, kabule göre de; 02.08.2016 tarihli müteşebbis heyeti kararında müteşebbis heyetinin iki yıl süreyle seçildiği, aynı kararla yönetim ve denetim kurulu üyelerinin belirlendiği anlaşılmakta olup 4562 sayılı Kanun’un 7 nci maddesinin üçüncü fıkrasındaki temsilcilerin görev süresinin iki yıl olduğuna dair kısmın 18.06.2017 tarihli ve 7033 sayılı Kanun’un 42 nci maddesi kapsamında değişikliğe uğradığı ve müteşebbis heyette yer alan üyelerin, vali hariç dört yıl için seçileceği  ve temsil ettikleri kurum ve kuruluşlardaki görevleri sona erdiğinde üyeliklerinin düşeceği düzenlemesinin getirildiği, söz konusu yasa değişikliğinin yayım tarihinden itibaren yürürlüğe girdiği gözetildiğinde, mevzuat düzenlemesinde mevcut üyelerin görev süresinin kanun değişikliğiyle kendiliğinden uzayacağı yönünde bir ifadeye yer verilmediğinden yürürlüğe girdiği tarihten sonraki seçimleri kapsayacağının anlaşıldığı, bu nedenle  27.07.2016 tarihindeki müteşebbis heyeti kararı çerçevesinde heyetin iki yıl süreyle seçildiği, 03.08.2018 tarihli müteşebbis heyet toplantısına 2016 yılındaki davacı tarafça belirlenen üyelerin katıldıkları, 2018 yılındaki genel kurula katılan üyelerin 2016 yılındaki müteşebbis heyeti kararına dayandığı, 2016 yılında alınan kararlar bir itiraza uğramadığından iptal davasının süresi dahilinde açılıp açılmadığının tartışılmamasının da yerinde görülmediği gerekçesiyle; davalı vekilinin istinaf başvurusunu kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; Bölge Adliye Mahkemesi kararında her ne kadar davaya konu müteşebbis heyeti kararının üyeler tarafından iptalinin isteneceğine değinilmişse de, davaya konu müteşebbis heyet kararı incelendiğinde, davacı Bitlis Ticaret Odası Başkanlığının Bitlis OSB’nin doğal üyesi olduğu açık olup bu doğal üyeliği nedeniyle Bitlis Ticaret Odası Başkanlığının etkilendiğini söyleyemeyeceklerini, dolayısı ile davacı Bitlis Ticaret Odası Başkanlığı’nın husumet ehliyetinin bulunduğunu, Bölge Adliye Mahkemesi kararında dava açma süresinin geçtiğinden bahsedilmişse de bunun hatalı olduğunu, yine kararda yasa değişikliği nedeniyle görev süresinin 4 yıla uzayacağından bahsedilmişse de bunun da hukuka aykırı olduğunu, davalıca cevap dilekçe ekinde dosyaya sunulan 07.11.2018 tarihli ve mahkemelerde temsil başlıklı belge içeriği incelendiğinde davalının temsilini gerektirir resmi belge niteliğinde olmadığı ve bu belge ile davalının temsilinin sağlanamayacağını, bu nedenle istinaf ve temyiz yönüyle yasa yoluna başvuru yetkisi ve hakkı olmayan kişi ya da kişilerce dosyada kanun yoluna başvurulması ve vekalet ücreti takdir edilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını  talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4562 sayılı Kanun ve  dava konusu müteşebbis heyet kararının alındığı tarih itibariyle yürürlükte olup 27.08.2009 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ UYGULAMA YÖNETMELİĞİ KAPSAMINDA ALINAN MÜTEŞEBBİS HEYET KARARININ İPTALİ istemine ilişkindir.

2.İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 114 üncü maddesinin (d) bendi ile 115 inci maddesi,

2. 4562 sayılı Kanun’un 4 ncü maddesinin yedinci fıkrası, 7 nci maddesi ile 25 nci maddesinin son fıkrası.

3.Değerlendirme

1. 6100 sayılı Kanun’un 114/1 (d) maddesine göre; ”tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları” dava şartlarındandır.

2. 6100 sayılı Kanun’un 115 inci maddesine göre; ”Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.

Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.

” şeklindedir.

3.Organize Sanayi Bölgelerinin (OSB) organları, 4562 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesinde belirtilmiş olup, bunlar; müteşebbis heyet (işletme aşamasında genel kurul), yönetim kurulu, denetim kurulu ve bölge müdürlüğü’dür.

4.Müteşebbis heyetin niteliği ise, aynı Kanun’un 7 nci maddesinde açıklanmıştır. Bu yasa hükmüne göre müteşebbis heyet; OSB’nin oluşumuna katılan kurum ve kuruluşların yetkili organlarınca, mensupları arasından tespit edilecek üyelerden oluşur. Müteşebbis heyet, OSB’nin kuruluş amacını gerçekleştirmek için gerekli kararları ve tedbirleri almak, yer seçimi raporunda belirtilen hususları yerine getirmek, kanun, yönetmelik, kuruluş protokolü ve benzeri düzenlemelerle verilen görevleri yapmak, yönetim ve denetim kurulu çalışmalarını ve hesaplarını ibra etmek, OSB’ye ait para ve diğer kaynakları kuruluş amacına uygun kullanmakla yükümlü ve görevlidir.

5.Müteşebbis heyetin 4562 sayılı Kanun’da bir organ olarak yer alması ile yukarıda açıklanan ve ancak bir genel kurulun tasarrufta bulunabileceği görevleri yapmaya yetkili olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde, müteşebbüs heyetin aldığı kararların genel kurul kararı niteliğinde olduğu ve bu kararlar aleyhine genel kurul kararlarında olduğu gibi iptal davası açılabileceği  kabul edilmelidir.

6.4562 sayılı Kanun’un  25 nci maddesinin  beşinci  fıkrasında ise; “Genel kurulun teşkilini müteakip bu Kanunda aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde, OSB’lerin organları ile ilgili olarak Türk Ticaret Kanununun anonim şirketlerin organları ile ilgili hükümleri kıyasen uygulanır” düzenlemesine yer verilmiştir.

7. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Genel Kurul Kararlarının İptali” başlıklı 445 nci maddesinde; ”446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.”

8.Aynı Kanunun “II-İptal Davası Açabilecek Kişiler” kenar başlıklı  446 ncı maddesinin birinci fıkrasında ise;

“1) a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten,

    b)Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri,

c)Yönetim kurulu,

    d)Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri,  iptal davası açabilir.” denilmektedir.

9. Somut olayda; davacının 4562 sayılı Kanun’un 4 ncü maddesinin yedinci fıkrasında belirtildiği üzere Organize Sanayi Bölgesinin kuruluşunda yer alanlardan ”ticaret ve sanayi odası” olduğu, dava konusu edilen 03.08.2018 tarihli Müteşebbis Heyet Toplantısında 4562 sayılı Kanun ve Müteşebbis Heyet Kararının verildiği tarihte yürürlükte olan mülga 22.08.2009 tarihli Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği uyarınca temsil edildiği, davacı adına toplantıya katılanların 03.08.2018 tarihli Müteşebbis Heyet Karar tutanağı incelendiğinde de görüleceği üzere ”Bitlis Ticaret ve Sanayi Odasını temsilen” toplantıya katıldıklarının  tutanakta da açıkça belirtildiği, yine davacı oda temsilcilerinin itirazlarını tutanağa geçirttikleri, tüm bu hususlar birarada değerlendirildiğinde ise, Bölge Adliye Mahkemesince; 03.08.2018 tarihli Müteşebbis Heyet Karar Toplantısına katılıp tutanakta imzası yer alan dava dışı oda temsilcilerinin davacı Bitlis Ticaret ve Sanayi Odasını temsilen toplantıya katıldıkları ve davacının aktif husumet ehliyeti bulunduğunun kabulü ile işin esası hakkında inceleme ve değerlendirme yapılması gerekirken, yazılı şekilde davacı tarafın husumet ehliyeti bulunmadığından bahisle davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı bozmayı gerektirmiştir.

10.Bozma nedenine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi uyarınca  davacı yararına BOZULMASINA,

2. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

 Dosyanın  kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.12.2023  tarihinde oy birliğiyle karar verildi. (Y. 3. HD. 2023/1696 E., 2023/3750 K.)

Scroll to Top