MENFİ TESPİT DAVASINDA ARABULUCAYA BAŞVURMANIN DAVA ŞARTI OLARAK KABUL EDİLİP EDİLMEYECEĞİ. (21.06.2023)

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirket tarafından dava dışı Mardin Su ve Kanalizasyon Genel Müdürlüğü aleyhine Mardin İcra Müdürlüğünde başlatılan icra takip dosyasından müvekkili bankaya 1 inci ve 2 nci haciz ihbarnamelerinin gönderildiğini, müvekkili bankanın süresi içinde haciz ihbarnamelerine cevap verdiğini ve itiraz edildiğini, ancak itirazlara rağmen ilgili icra dosyasından 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı kanun) 89 uncu madde hükmüne aykırı olarak 21.06.2019 tarihli üçüncü haciz ihbarnamesinin gönderildiğini, haciz ihbarnamelerine karşı Mardin İcra Hukuk Mahkemesinde şikayet yoluna gidildiğini, akabinde menfi tespit davası açılmadan önce zorunlu dava şartı olan arabuluculuk yoluna 08.07.2019 tarihinde başvuru yapıldığını ancak sonuç alınamadığını, davalı tarafından hukuka aykırı olarak gönderilen haciz ihbarnameleri nedeniyle iş bu menfi tespit davasını açma zorunluluğu doğduğunu ileri sürerek İcra Müdürlüğü dosyasından gönderilen haciz ihbarnamelerine konu olan borca ilişkin müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davacının 1 inci ve 2 nci haciz ihbarnamelerine cevap verilmesine rağmen icra müdürlüğü tarafından gönderilmemesi gereken üçüncü haciz ihbarnamesinin gönderilmesi iddiasına karşın memur muammelesinden kaynaklanan şikayet yoluna başvurulması gerekirken huzurdaki davanın açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığını, nitekim davalı tarafın 3 üncü haciz ihbarnamesinin iptali için Mardin İcra Hukuk Mahkemesinde şikayet yoluna gittiğini, öte yandan haciz ihbarnamelerine cevap verildiğine dair icra dosyasında herhangi bir belge bulunmadığını, davanın kabulü halinde dahi müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermediğini  savunarak  davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusunun icra dosyasından davacı bankaya gönderilen 1 inci ve 2 nci haciz ihbarnamelerinden dolayı davacı bankanın borçlu olmadığının tespitine ilişkin olduğunu, söz konusu haciz ihbarnamelerinin Mardin İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/120 E. sayılı dosyasında iptaline karar verildiği, bu nedenle davanın konusunun kalmadığı, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekeceği,   davacının davayı açtığı tarihte davayı açmakta haklı olduğu, davacı tarafın icra dosyasındaki haciz ihbarnamelerine süresinde içinde itiraz ettiği, davalı tarafın söz konusu haciz ihbarnamelerine itiraz edilmesine rağmen davacıya 3 üncü haciz ihbarnamesinin gönderilmesini icra dosyasından talep ettiği, davanın açılmasına davalı tarafın sebebiyet gerekçesiyle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve

 davalı aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

 Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; haciz ihbarnamelerine cevap verilip verilmediğinin hem fiziken hem de uyap üzerinden kontrol edildiğini,  haciz ihbarnamelerine cevap verildiğine dair herhangi bir belgeye rastlanılmaması üzerine talepte bulunulduğunu, nitekim haciz ihbarnameleri gönderilmesi taleplerinin icra müdürlüğü tarafından usule ve yasaya uygun görüldüğünü, bu nedenle haciz ihbarnamelerinin gönderilmesi hususunda herhangi bir kusurları bulunmamasına rağmen aleyhlerine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı bankanın davaya konu haciz ihbarnamelerinin iptali amacıyla memur muamelesinden kaynaklanan şikayet yoluna başvurması gerekirken huzurdaki davayı açmakta hiç bir hukuki yararı bulunmadığını, davalının dava açılmasına sebebiyet vermediğini beyan ederek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İcra Müdürlüğü dosyasında üçüncü haciz ihbarnamesinin davacı bankaya 29.06.2019 tarihinde tebliğ edildiği, davacının menfi tespit davasını 24.07.2019 tarihinde açtığı, bu haliyle 2004 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen 15 günlük hak düşürücü süre içinde dava açılmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin 2004 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesinin üçüncü fıkrasına belirtilen süre içinde dava açtığını, 3 üncü haciz ihbarnamesini 29.06.2019 tarihinde tebliğ aldığını ve 08.07.2019 tarihinde Mardin Arabuluculuk Bürosuna başvuru yapıldığını, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun (6325 sayılı Kanun) 16 ncı ve 18/A maddelerine göre arabulucuya başvurunun dava şartı olarak kabul edilmesi halinde arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin işlemeyeceğini, müvekkili bankanın menfi tespit davası açılmadan önce arabulucuya başvurmasının sebebinin bunun dava şartı yani zorunlu arabuluculuğa tabi olması olduğunu,  uygulamada bu konuda Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemeleri’nin birbiri ile çelişkili kararlarının mevcut olduğunu ve  bu anlamda müvekkiline isnat edilecek bir kusurun bulunmadığını belirterek kararın vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden  bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, menfi tespit davasında arabulucaya başvurmanın dava şartı olarak kabul edilip edilmeyeceği hususuna ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

2004 sayılı Kanun’un  89 uncu maddesi, 6325 sayılı Kanun’un 16 ve 18/A maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Dava,  2004 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesi gereğince davacıya gönderilen haciz ihbarnameleri nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti  istemine ilişkindir.

Menfi tespit davasının konusu 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesinde ifade edildiği şekilde para alacağına ilişkindir. Maddede düzenlenen alacak ve tazminat talepleri davanın konusu olup, davanın niteliği (çeşidi)ne ilişkin değildir. Dairemiz yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere menfi tespit davasının konusunun, para alacağına ilişkin olması nedeniyle 6102 sayılı Kanun’un 5/A maddesi gereğince zorunlu arabuluculuğa tabi olduğundan eldeki davanın hak düşürücü süre içinde açıldığının kabul edilerek, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken yukarıda belirtilen gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.

2. Bozma sebebine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazları şimdilik incelenmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

21.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

(Y. 11. HD. 21.6.2023 tarih 2022/498 E. 2023/3940 K.)

Scroll to Top