MARKAYA TECAVÜZÜN GİDERİLMESİ, MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİ (8.6.2023)

Taraflar arasındaki markaya tecavüzün giderilmesi ve tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun  kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. .Duruşma için belirlenen 06.06.2023 günü hazır bulunan davacı vekili Av. Doğan Gözde Özgödek ile davalılar vekili Av. Barış Gündüz dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Tercih Eğitim Yayıncılık Ltd. Şti. adına tescil edilen “Tercih” ibareli markayı 2016 yılı Ocak ayında devraldığını, davalı şirketin, “Tercih” ibaresini taşıyan eğitim kurumlarını işlettiğini, diğer davalıların da bu şirketin ya da okulun yönetici ve imzaya yetkili şahısları olduğunu, davalıların bahsi geçen kullanımlarının müvekkilinin marka hakkına tecavüz oluşturduğunu, davalıların ihlal teşkil eden kullanımları ile aynı ve benzer ibareli marka başvurularının reddine karar verildiğini, davalılar hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, soruşturma sonucu takipsizlik kararı verildiğini, bu nedenle Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yaptıklarını, davalıların ihtar edilmesine rağmen kullanımlarına devam ettiklerini  ileri sürerek  davalıların 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye (556 sayılı KHK) aykırı hareketleri sonucu oluşan ve tecavüz nitelikteki durumun giderilmesini, şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminat ve  40.000,00 TL manevi tazminatın temerrüt tarihi olan 14.02.2016 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında maddi tazminat talebini 83.333,00 TL olarak ıslah etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin sektöründe İstanbul’un en kaliteli eğitim kurumlarından biri olduğunu, yıllardır sürdürdükleri faaliyetlerinin açılan bu dava ile sekteye uğradığını, telafisi mümkün olmayan zararlarla karşı karşıya kaldıklarını, davacı yanın “Tercih” ibaresiyle alakalı her türlü hakkın adeta kendilerine ait olduğunu savunduğunu, hâlbuki kurum kayıtlarında dahi 200’den fazla “tercih” ibaresi geçen marka bulunduğunu, müvekkilinin kullanımlarını “özel tercih koleji” markasına dayandırdığını, müvekkili markası ile davacı yanın sahibi olduğu markalar arasında herhangi bir illiyetin söz konusu olmadığını, dava dilekçesinde de belirttiği üzere davacı yanın dava konusu “TM Tercih şekil” ibareli markayı 2016 yılında devraldığını, belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile,  davalıların , davacının “Tercih” ibareli  markasının esas ve ayırt edici sözcük unsurunu içerecek şekildeki “Özel Tercih İlkokul”, “Özel Tercih Meslek ve Teknik Anadolu Lisesi”, “Özel Tercih Ortaokulu” vb mahiyetteki tüm kullanımlarının davacının marka hakkına tecavüz niteliğinde olduğu, davalı tarafın kullanımları dayandırdığı  2012/62122 sayılı marka başvurusunun tescil edilmediği, 556 sayılı KHK 66 ncı maddesinin ikinci fıkrası (c) bendi uyarınca davacının talep edebileceği tazminat tutarının 83.333,00 TL bulunduğu, 10.000,00 TL manevi tazminatın hakkaniyet uygun olduğu gerekçesiyle davanın kısmen  kabulü ile davalıların 556 KHK’ya aykırı hareketleri sonucu oluşan ve tecavüz nitelikteki durumun giderilmesine, 83.333,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

 1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece hükmedilen manevi tazminatın yetersiz bulunduğunu, zira davalıların 2010 yılından bu yana hukuka aykırı eylemlerini en az 5 ayrı eğitim kurumunda kullandıklarını, müvekkilinin itibarının zedelendiğini, okulların müvekkili ile ilgisi olmadığını açıklamak zorunda kaldıklarını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının manevi tazminat yönünden kaldırılarak manevi tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.

2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının markayı 2016 tarihinde devraldığını, davacının  hiçbir şekilde kullanmadığı ancak tehdit amaçlı devir aldığı markaya  dayanarak aleyhlerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu, yapılan soruşturma neticesinde kovuşturmaya  yer olmadığına karar verildiğini, bu kararda açıkça belirtildiği üzere müvekkilin tabelasında ve gerekli yerlerde kullanılmakta olan ”Özel Tercih Koleji” markası üzerinde davacının herhangi bir hak sahibi olmadığını, bahse konu markanın müvekkili tarafından uzun yıllardan bu yana kullanıldığını, davacının kullanılmayan markayı müvekkillerinden haksız yararlanmak maksadıyla devraldığını, mahkemece talimat yolu ile alınan bilirkişi raporunda da davaya konu kullanımların davacının markası ile iltibas oluşturmadığının bildirildiğini, davacının davadaki dayanak markasının kullanılmadığı iddiasıyla açtıkları davanın derdest olduğunu, tarafların faaliyet gösterdiği yerlerin de farklı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.     

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile  davacı markası ile davalıların kullanımları arasındaki benzerliğin, “TERCİH” ibaresinin kullanılmasından kaynaklandığı, iltibas tehlikesi değerlendirilirken marka işaretleri arasındaki benzerlik yanında, bu işaretlerin ayırt edicilik güçlerinin de dikkate alınması gerektiği, amaç, tercih ve yöntem belirten “TERCİH” ibaresinin 41. sınıf hizmetler yönünden ayırt ediciliği bulunmayan, tanımlayıcı bir ibare olduğu ve kimsenin tekeline bırakılamayacağı gözetildiğinde, bir bütün olarak davalıların kullanımları ile davacı markası arasında 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi anlamında iltibas tehlikesi bulunmadığı, 41. sınıf hizmetler yönünden ayırt ediciliği bulunmayan “TERCİH” ibaresinin davacı markasında ve davalıların dava konusu edilen kullanımlarında ortak olarak  yer almasının, bir bütün olarak davacı markası ve davalıların kullanımları değerlendirildiğinde tek başına  iltibasa yol açmadığı, davalıların kullanımları ile davacı markasındaki diğer unsurların işaretleri birbirinden farklılaştırdığı, davacı markası ile iltibas teşkil etmeyen dava konusu kullanımların davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz oluşturmadığı gerekçesiyle  davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,  davalılar vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde  davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının markasının tescilli olduğunu, korunması gerektiğini, davalının kullanımının davacı markasına tecavüz oluşturduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması isteminde bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, markaya tecavüzün giderilmesi, maddi ve manevi tazminat istemlerine  ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 556 sayılı KHK’nın 61 inci maddesi

3. Değerlendirme

556 sayılı KHK’da belirtildiği üzere markayı kullanma hakkı münhasıran sahibine aittir. Tescil edilmiş markaya hangi hallerde tecavüz edilmiş sayılacağı 556 sayılı KHK’nın 61 inci maddesinde hükme bağlanmıştır. Markadan doğan tekel hakkına tecavüzden söz edilebilmesi için markanın üzerinde kullanıldığı mal ve hizmetlerin benzer olması gerekmekte, ayrıca taraf markalarının benzer olmaları ve ilgili tüketici kesimi nezdinde markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmalıdır. 

Somut uyuşmazlıkta tarafların her ikisi de eğitim öğretim sektöründe faaliyet göstermektedir. Davacı yanın “TM TERCİH” şeklinde tescilli markası bulunduğu,  davalılar kullanımlarının “Özel Tercih İlkokul”, “Özel Tercih Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi”, “Özel Tercih Ortaokulu”, “Özel Tercih Akşam Lisesi” ve “Özel Tercih Anadolu Lisesi” şeklinde olduğu, bu kullanımlarda ön plana çıkan  ve markasal nitelikte olan tek unsurun “TERCİH” ibaresi olduğu, “TERCİH” markasının ilgili hizmetlerde ayırt edici olduğu görülmektedir. Taraf markalarının sahip oldukları ayırt edici sözcük unsurunun, her iki markada da ortak ve baskın konumda olan “TERCİH” ibaresi oluğu, anılan ibarenin ilgili tüketici nezdinde iltibasa neden olabilecek düzeyde benzer olduğu, tüketicilerin, davalılar eğitim kurumlarının, davacı yana ait tescilli marka altında işletilen kurumlar olduğu yanılgısına düşebileceği, tüketici bu iki markanın farklı kaynaklara ait olduğunu anlasa dahi aralarında mutlak surette idari bir bağ kuracağı, davalı yan kullanımlarının lisansa ya da izne dayalı olduğunu zannedebileceği, bunun neticesinde ise davalıların, davacı yanın tescilli markasının sağladığı imkânlardan haksız bir şekilde menfaat elde edeceği,  davalılar kullanımlarının, tescilli bir hakka ya da kullanım iznine de dayanmadığı, sonuç olarak davalıların bu şekildeki bir kullanımının, davacı markasından doğan haklarını ihlal ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının markasına tecavüz bulunduğu kabul edilerek maddi ve manevi tazminat istemleri yönünden bir değerlendirme yapılması gerekirken amaç, tercih ve yöntem belirten “TERCİH” ibaresinin 41. sınıf hizmetler yönünden ayırt ediciliği bulunmayan, tanımlayıcı bir ibare olduğu ve kimsenin tekeline bırakılamayacağı belirtilerek  davacı markası ve davalıların kullanımları değerlendirildiğinde tek başına  iltibasa yol açmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.  İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, 08.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

(11. HD. 8.6.2023 tarih 2022/1031 E. 2023/3613 K. )

Scroll to Top