MARKANIN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ, (01.06.2023)

Taraflar arasındaki Kurum kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemesince  davanın reddine karar verilmiştir.

 Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:                                                                 

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının “ŞAHİN” esas unsurlu tanınmış markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “ALAŞAHİN” ibaresinin davalı Muhammed Alaşahin tarafından marka olarak tescil ettirmek üzere davalı Kuruma başvuruda bulunduğunu, 2014/12841 kod numarasını alan başvuruya Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) tarafından reddedildiğini, oysa müvekkili markalarının tanınmış olduğunu ve başvurunun bu markalarla karıştırılma ihtimali bulunacak düzeyde benzer olduğunu, tanınmışlığından haksız yararlanacağını bu nedenle davaya konu kararın hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek 2015-M-2587 sayılı YİDK kararının iptalini, tescili halinde markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı TPMK vekili cevap dilekçesinde; dava konusu markaların bütünsel olarak bıraktığı izlenimin farklı olduğunu, markaların karıştırılmaya sebep olacak derecede benzer olmadığını, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin (556 sayılı KHK) 8 inci maddesinin dördüncü fıkrasında aranan şartların somut olayda bulunmadığını, davacının kötü niyet iddiasının ispatlayamadığını savunarak davanın reddine istemiştir.

2.Davalı Muhammed Alaşahin cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu markalar arasında 35 inci sınıf hizmetler bakımından ayniyet söz konusu ise de marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığı, ortalama tüketici kitlesi açısından dava konusu markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, davacının “ŞAHİN + ŞEKİL” markasının işlenmiş et ürünleri bakımından 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin dördüncü fıkrası kapsamında tanınmış olduğu kanaatine varıldığı, davacının tescil kapsamı ve faaliyet alanının gıda sektörü olması, davalının tescil kapsamının ise makine ve inşaat sektörüne ilişkin olması yani faaliyet alanlarının birbirlerinden çok farklı olması, davacı markasının bu alanlarda güçlü bir ayırt ediciliğinin bulunmaması karşısında, davacı ve davalı markaları açısından imaj transferi vb. bağlantıların kurulamayacağı, ortalama tüketicinin markaları farklı algılayacağı, bu nedenle tescile konu mal/hizmetler bakımından 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin dördüncü fıkrası kapsamında aranan üç koşuldan birinin gerçekleşme ihtimali bulunmadığı, davacının kötü niyet iddiası bakımından herhangi bir delil sunmadığı, dava konusu marka işaretleri arasında ayniyet derecesinde bir benzerlik bulunmadığı, emtia listeleri bakımından da yüksek bir benzerlik olmadığı dikkate alındığında davalının kötüniyetli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

 Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; başvuru konusu marka, “ALAŞAHİN” kelimesi ve baskın olmayan bir şekil unsurundan oluştuğunu, “ŞAHİN” unsurlu davacı markalarının bir kısmı kelime, bir kısmı ise kelime ve şekil markası olduğunu, kelime ve şekil unsurlarını beraber ihtiva eden markalar tüketicilerin zihninde öncelikle markanın kelime unsuru ile yer ettiğini ve şekil unsurundan evvel kelime ile hatırlandığını, davalı markasını oluşturan “ALAŞAHİN” kelime öbeğinde dikkat çeken esas vurgu ise markadaki “ŞAHİN” ibaresinde toplandığını, markanın başına eklenen “ALA” kelimesi, dava konusu markaya ayırt edicilik kazandırmaktan ziyade, bilakis markayı “İ.Ş.F. ŞAHİN”, “BYŞAHİN”, “724 ŞAHİN” gibi başına ek öğeler alan “ŞAHİN” ana unsurlu davacı markalarına yaklaştırdığını, bu markaların aynı aileden gelen devamı izlenimi yarattığını, markalar arasındaki benzerlik incelemesinin markalardaki baskın ve ayırt edici unsurlar üzerinden yapılması, ayırt edici olmayan ifadelerin dikkate alınmaması gerektiğini, başvuru konusu markaya bakıldığında ise baskın tek unsurun “ŞAHİN” ibaresi olduğu görüldüğünü, bu da tanınmış davacı marka ailesinin esaslı unsurunu teşkil ettiğini, tanınmış marka niteliğini haiz olan “ŞAHİN” esas unsurlu davacı markaları karşısında “ALAŞAHİN” markası, davacı markalarının bir serisi, aynı marka ailesinden gelen bir alt markası izlenimi yarattığını, davacı markalarının çatı unsuru olan “ŞAHİN” ibaresini ihtiva eden davalı markası, bu haliyle davacı markaları ile karıştırılma ihtimaline yol açacak düzeyde benzerlik ihtiva ettiğini, taraf markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerliğin yanı sıra sınıfsal açıdan da örtüşme bulunduğu konusunda herhangi bir tereddüt bulunmadığını, ihtilafa konu olan marka için 35 inci sınıfta tescil başvurusunda bulunulduğunu, bu sınıfta, “müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için malların bir araya getirilmesi” hizmetleri yer aldığından, ihtilafa konu markanın tesciline cevaz verilmesi halinde, ilgili 35 inci sınıftaki tescile dayanılarak davacının diğer sınıftaki tescilleri uyarınca satış faaliyetlerinde bulunduğu ürünlere yönelik örtüşme ve kullanım tehlikesi ihtimali ortaya çıkmasının yüksek olduğunu, davacı markalarının tanınmış marka statüsünde olması sebebiyle mal veya hizmet sınıfı gözetilmeksizin korunması gerektiğini, davacı markalarının tanınmışlığı açıkça tespit edilmiş olmasına rağmen sektörel ayrıma gidilmesinin hatalı olduğunu, tanınmışlığı sabit olan bir marka ile benzer markalı ürün ve hizmetlerin piyasaya sürülmesi, tüketici kesiminin bildiği ve güvendiği markayı üreten firmanın farklı alanlarda da üretim ve pazarlama yaptığını düşünmesine, bir başka ifadeyle markanın sulandırılması suretiyle tanınmış marka açısından itibar ve marka değeri zedelenmesine neden olacağını, davalının marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu, davalının, davacıya ait markanın ün ve itibarından haksız fayda sağlamayı amaçladığını belirterek Mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, davalının 2014/12841 sayılı “ALAŞAHİN+Şekil” ibareli marka tescil başvurusuna karşı davacının yapmış olduğu itirazın, YİDK tarafından nihai olarak reddi üzerine Kurum kararının iptali ile davalı markasının hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. 

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 556 sayılı KHK’nın 8 ve 35 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Dosyadaki  yazılara, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.

2. Dava YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğüne ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak davacının itiraza mesnet markaları “şahinbey”, “şahin+şekil”, “i.ş.f.şahin+şekil”, “şahin melek”, “…şahin”, “şahin”, “şahin sucukiçi”, “işf şahin”, “şahin” ibareli markalar ve tanınmış  “şahin+şekil” ibareli olduğu, davalının başvurusu ise “Alaşahin + Şekil” olup her iki markada ayırt edici unsur “şahin”  ibaresidir. Taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi anlamında görsel, sessel ve anlamsal benzerlik bulunmaktadır. Bu benzerlik ortalama tüketiciyi benzer mal ve hizmetlerde yanıltabilecektir. Nitekim Dairemizin 17.02.2021 tarihli, 2020/1717 E.,  2021/1314 K. sayılı kararı ile “ŞAHİN” ve  “AKŞAHİN HUKUK” markalarının da benzer olduğu kabul edilmiştir.

Bu durumda, Mahkemece işaretler benzer kabul edilerek, benzer mal ve hizmetler yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,

2.  Mahkeme kararının BOZULMASINA, 01.06.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Y. 11. HD. 01.06.2023 tarih ve 2022/4023 E.  2023/3452 K.)

Scroll to Top