MARKA HAKKINA TECAVÜZÜN TESPİTİ, MEN’İ, MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ, (05.06.2023)

Taraflar arasındaki marka hakkına tecavüzün tespiti, men’i, maddi ve manevi tazminat davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, davalı asil ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından İstanbul’da kent içi raylı sistemlerin işletmeciliğini yapmak üzere kurulan müvekkili adına tescilli “M ŞEKİL” ve “METRO” ibareli markaların bulunduğunu, hizmet verilen yolcu sayısının yüksekliği gözetildiğinde markaların alışılmışın çok üzerinde bir tanınırlığa sahip olduğunu, işareti gören herkesin aklına müvekkilinin ve metronun geldiğini, davalının müvekkili markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer işaretleri metro istasyonunun yanında bulunan ticari işletmesinde kullanarak müvekkilinin marka hakkına tecavüz ettiğini, Belediyeye ait bir çok işletme de bulunduğundan bu şekilde kullanım nedeniyle davalının işletmesinin Belediye, hatta müvekkili tarafından işletildiğinin sanılacağını ileri sürerek markaya tecavüzün durdurulmasını, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin (556 sayılı KHK) 66 ncı maddesinin (c) bendi uyarınca şimdilik 1.000,00 TL maddi, 1.000,00 TL manevi tazminatın tahsilini talep etmiş, 15.07.2015 havale tarihli dilekçesi ile maddi tazminat yönünden talebini 62.182,00 TL’ye çıkararak bu tutara dava tarihinden itibaren faiz işletilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı asil cevap dilekçesinde, tabelalarını sadece bir hafta kullandığını, gerçekten bir marka ihlali varsa muhatabının Metro Grossmarketleri olduğunu, zaten anılan firmanın ihtarı ile tabelayı kaldırdığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Mahkemece Verilen Karar

Mahkemece 05.07.2018 tarih, 2018/5072 E. ve 2019/6194 K. sayılı kararıyla; dava tarihinde yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nın 12 nci maddesinin,  “Dürüstçe ve ticari veya sanayi konuları ile ilgili olarak kullanımları koşulu ile 3.kişilerin, ad ve adresine, mal veya hizmetlerle ilgili cins, kalite, miktar, kullanım amacı, değer, coğrafi kaynak, üretim veya sunuluş zamanı veya diğer niteliklere ilişkin açıklamaları kullanmalarının marka sahibi tarafından engellenemez.” hükmünü haiz olduğu, davalının iş yeri ismi  olarak  “Elif  Mini Market”  ibaresini kullandığı,  davacı şirketin akbil dolum ve bilet satış hizmetlerini BELBİM isimli bir firmaya ihale yoluyla verdiği, davacının da BELBİM firması ile arasındaki sözleşmeye dayalı olarak kendisine ait iş yerinde,  fatura ödeme, akbil dolum, İstanbul kart ve otobüs bileti satışı hizmeti verdiği, aynı zamanda gıda ve benzeri ürünlerin satışını da yaptığı, davalının fotoğraflardaki “M+ Şekil” markasının kullanım şeklinin, metro istasyonunun yanında bulunan iş yerinde metro bileti, akbil ve İstanbul kart satışı yapıldığını belirttiği, davalı yanca iş yeri ismi olarak “Elif Mini Market” ismini kullanması ve bu ismin tabela da yazılı  olması karşısında, davalı kullanımının yapılan hizmetin müşterilere duyurulması amacını aşmadığı ve kullanım şeklinin 556 sayılı KHK’nın 12 nci maddedeki dürüst kullanım kapsamında bulunduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı  vekilince temyiz edilmiştir.

B. Bozma Kararı

Dairemizin 07.19/2019 tarih 2018/5072 E.- 2019/6194 K. sayılı kararıyla, somut olaya uygulanacak mülga 556 sayılı KHK’nın 12 nci maddesi uyarınca, markaya konu işaretlerin ticari ve sınai alanlarda dürüstçe kullanılması hukuka uygunluk sebebi olarak kabul edildiği, ancak söz konusu kullanımın dürüst kullanım sayılması için, mal veya hizmetlerin cins, kalite, miktar, kullanım amacı, değer, coğrafi kaynak gibi tanımlayıcı bir unsur olarak kullanılması gerektiği, Daire uygulamalarında belirli markalı ürünler için servis hizmeti verilmesi halinde, hizmetin veriliş amacını aşmamak ve haddinden fazla büyük kullanmamak şartıyla o markanın işyeri tabela veya camekanında kullanımı hukuka uygun dürüst kullanım olarak kabul edildiği, oysa somut olayda, davalının, metro istasyonunun hemen girişinde bulunan iş yerinde davacıya ait “M+logo şekli” unsurlu markayı hiçbir gereklilik olmadığı halde oldukça büyük bir tabelada ve  “Metro Market” ibaresiyle birlikte kullandığı, söz konusu tabelada, markada yer alan şekil unsurunun yanında herhangi bir tanımlayıcı ibareye yer verilmediği,  esasen davalının bu  kullanımı nedeniyle, sanki davalıya ait işletmenin davacı şirkete bağlı bir  işletme imiş gibi imaj ve intiba uyandırdığı, bu haliyle davacıya ait tanınmış markanın kullanılmasının markaya tecavüz niteliğinde olduğu kabul edilerek bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediği gerekçesiyle hüküm davacı yararına bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve numarası belirtilen kararıyla; davalının 2014 yılı Ağustos ayında Maltepe Metro İstasyonu yakınında yiyecek ve içecek ürünleri satışı ile İstanbul kart, akbil dolum işini de yaptığı iş yerinin tabelasında “METRO MARKET” adını kullandığı, ayrıca davacı adına tescilli 2006/ 59307 tescil numaralı “M+Şekil” markasına da iş yeri tabelasında yer verdiği, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na bağlı bir şirket olan davacı şirketin İstanbul Metrosunun logosunu içeren markasının ve adına tescilli bir çok markanın esas unsuru olan “METRO” markasının tanınmış markalar olduğu, bu marka görüldüğünde herkes tarafından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, dolayısıyla davacı şirket ile irtibat kurulacağı, davalının, metro istasyonunun hemen girişinde bulunan iş yerinde  hiçbir gereklilik olmadığı halde oldukça büyük bir tabelada “M+Şekil” markasını  “Metro Market” ibaresiyle birlikte iş yeri tabelasında ve markada yer alan şekil unsurunun yanında herhangi bir tanımlayıcı ibareye yer vermeden kullanmasının, davalıya ait işletmenin davacı şirkete bağlı bir  işletmeymiş gibi imaj ve intiba uyandırdığı, bu haliyle davacıya ait tanınmış markaların kullanılmasının markaya tecavüz niteliğinde olduğu,  davalının bu kullanımıyla ilgili davacı tarafça İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına 26.08.2014 tarihinde şikayette bulunulduğu, davalının Cumhuriyet Başsavcılığında alınan ifadesinde bu tabelayı yalnızca 1 ay kullandığını, Mahkeme  dosyasına sunduğu cevap dilekçesinde ise yalnızca bir hafta kullandığını beyan ettiği, davalıya ait iş yeri ruhsatı ve vergi kayıtları da incelendiği halde davalının C.Başsavcılığı’ndaki beyanın aksine dava tarihi olan  02.09.2014 tarihinden önceki bir aylık süre dışında markayı kullandığına dair bir delil bulunamadığı, maddi tazminatın da bu süreye göre hesaplanması gerektiği, davacı şirketin ticari faaliyet alanı düşünüldüğünde, ticari kapasitesi ve cirosunun davalınınkinden çok fazla olduğu, bu nedenle lisans bedeli hesaplanırken davalının bu dönemdeki cirosunun dikkate alınmasının hakkaniyete uygun olacağı, buna göre hesaplanan 11.994,56 TL maddi tazminatın ve talep edilen 1.000,00 TL manevi tazminatın hakkaniyete uygun olduğu, davacının dava dilekçesinde faiz talebi olmamasına rağmen, 15.07.2015 tarihli bedel artırım dilekçesi ile maddi ve manevi tazminatlara dava tarihinden itibaren faiz işletilmesini de talep ettiği, dava belirsiz alacak davası olarak açıldığından bedel artırım dilekçesi ile faiz talep edilemeyeceği, faiz talebiyle ilgili usulüne uygun bir ıslah da bulunmadığı halde Mahkemece daha önce verilen 2014/34 E., 2015/224 K. sayılı kararda 15.07.2015 tarihinden itibaren faize hükmedildiği, davalının faize ilişkin bir temyiz talebinde bulunmadığı, ayrıca eylemin haksız fiil olması nedeniyle dava tarihinden itibaren faize hükmedilebileceği, ancak davacı tarafın da bu kararı temyiz etmemesi nedeniyle faiz talebiyle ilgili davacı lehine, faizin  başlangıç tarihiyle ilgili davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gerekçesiyle avalının iş yeri tabelasında, tanıtım malzemelerinde ve iş evrakında 39. sınıfta yer alan akbil ve İstanbul kart dolum hizmetleri için davacıya ait ” M ŞEKİL” ve  “METRO” markalarını kullanmak suretiyle gerçekleştirdiği marka hakkına tecavüzün tespitine ve men’ine, 11.994,56 TL maddi tazminatın 1.000,00 TL manevi tazminatın 15.07.2015 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı  temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

 1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; hesaplamada markanın cirosunun %15’inin dikkate alınması gerekirken davalı cirosu üzerinden hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, Mahkemece İstanbul Ticaret Odası’na yazılan yazı cevabında markanın cirosunun % 15’inin emsal lisans bedeli olarak gösterildiğini ancak mahkemece davalı cirosunun % 15’inin hesaplandığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2019/4663 E.- 2020/2810 K. 11.06.2020 tarihli güncel bir emsal kararında ise tazminat talepli tecavüzün men’i davasında davacının marka cirosunun hesaplanması gerektiğinin belirtildiğini, önceki kararın tazminat miktarının yanlış yazılması sebebiyle kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki oluştuğu gerekçesiyle bozulduğunu bu nedenle ilk alınan bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmesi gerektiğini, bozma ilamının tazminat tutarına ilişkin olmadığını bu nedenle mahkemece yeniden rapor alınarak buna göre hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek açıklanan sebepler ve resen gözetilecek sebeplerle hükmün bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı temyiz dilekçesinde özetle; söz konusu markaya ilişkin tabelayı kötü niyetle asmadığını ve herhangi bir kazanç sağlamadığını, tabelanın yalnızca bir ay kullanıldığını, hukuka aykırı olduğunu bilmediğini ileri sürerek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, MARKA HAKKINA TECAVÜZÜN TESPİTİ, MEN’İ, MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT TALEBİNE ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 556 sayılı KHK’nın 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi, 66 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendi

3. Değerlendirme

1. Dosyadaki  yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı asilin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.

2. Davacı vekili dava dilekçesinde 556 sayılı KHK’nın 66 ncı maddesinin ikinci fıkrasının c bendi uyarınca marka hakkına tecavüz edenin, markayı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedeline göre tazminat talep etmiştir. Buna göre taraflar arasında bir lisans anlaşması bulunsaydı davalının davacıya ödeyeceği lisans bedeli belirlenip (lisans bedeli tespitinde davalının işletmesinin kapasitesi, lisans sayısı, markanın bilinirliği, münferit lisans ücreti değerlendirilmeli) 1 yıllık lisansa tekabül eden  tazminat tutarının hesaplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davalının elde ettiği kazanç üzerinden değerlendirme yapılması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davalı asilin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE,

2.  Mahkeme kararının BOZULMASINA,  05.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

(Y. 11. HD 05.06.2023 tarih 2022/4264 E. 2023/3513 K.)

Scroll to Top