Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 09.05.2023 günü hazır bulunan davacı vekili Av. Senem Yılmaz ile davalı vekili Av. Nermin Aykanat Ünal dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin, davalı bankanın Bahreyn şubesinden kullandığı iki kredinin erken ödenmesi durumunun söz konusu olduğu, bu nedenle 04.05.2017 tarihinde toplam 7.775.293,97 euro tutarındaki ödeme ile bankaya olan borcun kapatıldığı, aynı tarihte bankanın müvekkilinin onayı olmadan erken ödeme komisyonu adı altında 400.000,00 euro daha kesinti yaptığı, bu hususun hukuka aykırı olduğu, sözleşmede erken ödeme komisyonuna ilişkin düzenleme bulunmadığı, sözleşmenin eki niteliğinde Ek-B hükmünün bulunduğu ve bu düzenlemenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 20 nci maddesine göre genel işlem koşulu niteliğinde bulunup geçersiz olduğunu belirterek şimdilik 70.000,00 euorunun faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 19.09.2019 tarihli ıslah dilekçesiyle de, dava değerini artırarak talebini 245.000,00 euroya yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasındaki sözleşmelerde erken kapama komisyonunun açık bir şekilde düzenlendiği, taraflar tacir olup, sözleşme serbestisine göre imzalanan sözleşmeye ahde vefa ilkesi gereğince uyması gerektiği, müvekkili bankanın yasal mevzuat gereğince de, erken ödeme komisyonu talep etme hakkının bulunduğu, davacının da tacir olup, haksız şart hükümlerinden faydalanma olanağının bulunmadığı, erken ödeme yapıldığında erken kapama komisyonun da ihtiraz kayıt ileri sürülmeksizin davacı tarafından ödendiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasındaki sözleşmede erken ödeme halinde komisyon alınacağı açık hükme bağlandığı gibi ne şekilde hesaplanacağının da gösterildiği, davalı bankanın sözleşme hükmüne uygun olarak yıllık %2 oranı üzerinden erken ödeme komisyonu alındığı, sözleşmede açık hüküm bulunması halinde sözleşmedeki oran üzerinden erken kapama komisyonu alınabileceği husunun Yerleşik Yargıtay kararları ile sabit olduğu, davacının tacir olup, sözleşme ile bağlı bulunduğu, erken ödeme komisyonuna ilişkin düzenlemenin genel işlem koşulu olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu kredinin taksitli işletme kredisi olduğu görmezden gelinerek, spot krediler için uygulanan %15 oranının hukuka aykırı olarak karara dayanak olarak alınıp, %5.32 oranına tekabül eden erken kapama komisyonunun uygun olduğuna karar verildiği, yapılan emsal araştırmasında erken kapama komisyon oranlarının %2 veya %4 olduğunun bildirildiği, %5.32 oranının makul olduğunun kabul edilemeyeceği, usule aykırı olarak yargılama yapıldığı, dosya tekemmül etmesine rağmen 20.12.2018 tarihli celsede Mahkemece davalı bankaya adatlandırma hesaplamasının açıklanması için 2 hafta süre verildiği, bankanın 31.12.2018 tarihli dilekçesiyle açıklama yaptığı, sözlü yargılamaya geçileceği celsede banka tarafından süre istendiği ve duruşmanın ertelendiği, sözlü yargılamaya geçilmesine karşın davalı tarafından yazılı beyan dilekçesi sunulduğu, bu dilekçeye karşı davacı vekili olarak beyanda bulunma imkanı verilmeden ve muvafakat edilmediğinin bildirilmesine rağmen karar verilerek hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiği, mahkemenin erken ödeme komisyonunun ne şekilde hesaplanacağına ilişkin tespit ve gerekçesinin gerçek dışı olduğu, 28.08.2013 ve 18.09.2014 tarihli genel kredi sözleşmelerinin 2.09. maddesinde, “kredinin erken ödenebileceği, böyle bir durumda bankaya 10 gün önceden bildirilmesi gerektiği, banka tarafından açıkça kabul edilmedikçe erken ödeme tutarının, ödeme gününe kadar işleyecek faizinin de bu ödeme ile birlikte yapılacağı,erken ödeme halinde, bir ceza uygulaması veya farklı fiyatlandırma yapılması hakkındaki esaslar söz konusu kredi için ekte tespit edilmiş veya banka tarafından müşteriye bildirilmiş olabilir,” hükmüne amir olup, erken ödeme halinde bir hesap yönteminin belirlenmediği, erken ödeme komisyonuna ilişkin olarak sözleşmede %2’lik veya başkaca oran belirlenmediği halde sözleşme eki niteliğinde, EK-B maddesinde yıllık %2 oranı üzerinden erken kapama komisyonu alınacağının yazılı olduğu, buna rağmen müvekkilinden %5.32 oranında komisyon alındığı, bilirkişi raporunda, banka uygulamasının haksız olduğunun açıklanmasına rağmen Mahkemece davalı bankadan hesaplama yöntemi konusunda açıklama istenerek aksine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu, emsal uygulamalar dikkate alındığında davalının 400.000,00 euro erken kapama komisyonu tahsil etmesinin haksız olduğu, kredilerin kapatılması tarihinde ödenen faizden çok daha fazla komisyon ödendiği, bilirkişi raporunda açıkça, kredinin fiilen kapatıldığı 04.05.2017 tarihinde kredi hiç kapatılmamış gibi ödenen ana paraya afaki olarak vade sonuna kadar komisyon uygulanmasının haksız olduğunun belirtildiği ve erken kapama komisyonunun azami 154.600 euro olduğunun ifade edildiği, EK-B 1.6 maddesinin genel işlem şartı olduğu, 6098 sayılı Kanun’un 20 nci maddesinin birinci fıkrasına göre geçersiz bulunduğu ve hiç yazılmamış sayılması gerektiği, madde gerekçesinde ayrıntılı olarak nedenlerinin açıklandığı, müzakere edilmeden tek taraflı olarak banka tarafından hazırlanan sözleşmedeki bu koşulların dikkate alınamayacağı, Yargıtay kararlarına göre, sözleşmenin Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra imzalanması halinde genel işlem koşulu denetimine tabi tutulmasının zorunlu olduğu, mahkemenin bu konudaki gerekçesinin de yerinde olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hem genel kredi sözleşmesinde hem de kullandırılan kredilerin koşullarının belirleyen 18.09.2014 tarihli ek sözleşme niteliğindeki EK-B’de, borcun erken kapatılması halinde erken ödeme komisyonu alınacağı gibi erken ödenen tutar üzerinden erken ödeme tarihine kadar faiz ve ferilerinin de bankaya ödeneceğinin kararlaştırıldığı, dosyada mevcut bilirkişi raporunda, sözleşme hükümlerine göre erken kapama komisyon oranının %2 olduğu ancak banka tarafından erken kapatılma tarihinde mevcut olan ana paraya vade sonuna kadar faiz uygular gibi %2 oranı üzerinden komisyon uygulandığı ve bu şekilde yapılan hesabın diğer banka uygulamalarından farklı olduğu, bankanın uyguladığı yönteme göre hesap yapıldığında erken kapama komisyonunun 1.002.306,00 euro olarak tespit edildiği, tarafların tacir olduğu, kullandırılan kredinin de ticari kredi niteliğinde olduğu, ahde vefa ilkesi gereğince, taraflar sözleşme hükümlerine uymakla yükümlü oldukları, genel kredi sözleşmesinin 2.09 ve ek sözleşmenin 1.6 maddelerinde, erken ödenen tutar üzerinden yıllık adatlandırılarak %2 oranında erken ödeme komisyonu alınacağının kararlaştırıldığı, bu şekilde hesaplama yapıldığında komisyon oranının bankanın tahsil ettiği tutarın çok üzerinde bulunmasına göre, İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gibi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 382 nci maddesinin birinci fıkrası “hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” hükmüne göre dosya kapsamındaki tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonuca ulaşılması ve 6100 sayılı Kanun’un 186 ncı maddesine göre davalı vekilinin talebi üzerine sözlü yargılama aşamasında beyan için süre verilip, beyan alındıktan sonra karar verilmesinde de usule aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin yerinde olmayan tüm istinaf nedenlerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmelerinde erken ödeme komisyonu ve oranının belirlenmediğini, ek sözleşme hükümlerinin açık ve anlaşılır olmadığını, emsal banka komisyon oranlarının %2 olmasına karşın davalının %5,3262 oranında erken ödeme komisyonu tahsil ettiğini, bilirkişi raporunun dikkate alınmadığını, raporda kredi hiç kapatılmamış gibi vade sonuna kadar komisyon uygulandığının tespit edildiğini, komisyon oranına ilişkin sözleşme maddelerinin 6098 sayılı Kanun gereğince genel işlem şartı olduğunu, ayrıca tahsil edilen tutarların Türk Medeni Kanunu’nun 2 nci maddesine aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kredinin erken kapatılması nedeniyle tahsil edilen komisyon bedelinin iadesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Tacir olan bankanın diğer tacirlere verdiği hizmetler karşılığında, ticari işletmesine ilişkin katlandığı mali riskleri ve gelir/kâr kaybını azaltma amaçlı ücret/komisyon talep etme hakkı bulunduğu, taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi gereğince bankanın erken kapamadan kaynaklanan kâr/gelir kaybını kredi kullanana yansıtabileceği anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki sözleşmenin ek B 1.6 maddesinde ise “kredinin erken ödenmesi durumunda, borçlu, kalan kredi anapara tutarı üzerinden yıllık adatlandırılarak %2 oranında erken ödeme komisyonunu bankaya ödeyecektir” hükmünün bulunduğu, erken kapamaya ilişkin oranın ve hesaplama şeklinin yer aldığı görülmektedir.
Sözleşmede açık hüküm bulunması halinde erken kapama komisyonu sözleşmeye göre hesap edilmelidir. Ancak somut olayda sözleşmede her ne kadar erken kapama komisyonuna ilişkin bir oran belirtmiş ise de oran dışında “aidatlandırılarak” ibaresinin yer alması sonucunda net ve kesin olmayan farklı hesaplama yöntemleri içerdiği görülmektedir. Bu nedenle erken kapama komisyon oranına ve hesaplamasına ilişkin sözleşmede açık hüküm bulunduğundan söz edilemeyecektir.
“Aiadatlandırılma” ifadesinin farklı hesaplama şekilleri içerdiği alınan bilirkişi raporundaki miktar ile mahkemece hesaplanan miktar arasındaki farktan da anlaşılmaktadır. Alınan bilirkişi raporu ile sözleşmedeki şekilde, kalan kredi anapara tutarı ve kalan vade dikkate alınarak (adatlandırılarak) %2 oranında hesaplandığında 1.002.306,00 euro erken kapama komisyonu tespit edilmiştir. Mahkemece adatlandırma ifadesi üzerinde araştırma yapılmış ve buna göre yapılan hesaplamada ise 535.343,00 euro erken kapama komisyon bedeline ulaşılmıştır. Sözleşmede %2 oranı yer alsa da “adatlandırma” yapıldığında davalı tarafından sözleşme hükmüne göre hesaplanarak tahsil edildiği belirtilen erken kapama komisyon bedelinin %5’in üzerinde olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece sözleşme hükmünün net ve kesin ifadeler içermediğinden tarafları bağlamayacağı dikkate alınarak davalı banka tarafından yapılan kesintinin emsal bankalara göre daha düşük ya da yüksek oranda uygulanıp uygulanmadığının tespiti bakımından, özel ve kamu bankaları olmak üzere en az beş bankaya sorularak bildirilen komisyon oranlarının ortalaması bulunup davacıya kullandırılan aynı tür kredilerin erken kapatılmasında uygulanan oran belirlenerek oluşacak sonuca göre, bir karar verilmesi gerekirken açık olmayan sözleşme hükümlerine göre karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin bozma kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
3. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, 08.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
(Y. 11. HD. 08.06.2023 tarih 2021/9211 E. 2023/3618 K.)