Kararın otuz iki yıl gibi uzun bir süre geçtikten sonra tebliğe çıkarılması, 4721 sayılı sayılı Kanun’un 2 nci maddesinde yer alan dürüstlük kuralına aykırı ve hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir. 4721 sayılı Kanun’un 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında belirtildiği gibi bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.

T. C.

Y A R G I T A Y

2 .    H U K U K    D A İ R E S İ

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L Â M I

Esas    No             : 2022/8961

Karar No               : 2024/10

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın  kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı kadın vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olup; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 09.01.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 1982 yılından beri davalının ortak haneyi terk etmesi nedeniyle fiilen ayrı olduklarını, ortak çocukların davalı annelerinin yanında olduğunu, tarafların evlilik birliğini sürdürmeleri mümkün olmadığından 3444 sayılı 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine dair Kanun’un (3444 sayılı Kanun) geçici 1 inci maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin davalı anneye verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Dava dilekçesi ilanen tebliğ edilmiş, davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. MAHKEME KARARI

 Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın, beş yıldan fazla süren fiili ayrılık sebebiyle 3444 sayılı Kanun’un geçici 1 inci maddesine dayanan boşanma davası olduğu, anılan Kanun’un yürürlük tarihi ile dava tarihi arasında geçici 1 inci maddede  belirtilen süre içerisinde dava açılmış olduğu, davalının tebligata yarar adresi bilinmediğinden dava dilekçesinin ilanen tebliğ edildiği, bu nedenle savunmada bulunmadığı gibi delil de göstermediği, davacının tanık beyanlarına göre, davacı erkeğin bir başka kadınla gayri resmi evli olması sebebi ile tarafların yaklaşık 10-15 yıldır ayrı yaşadıkları, ortak çocukların da davalı anne yanında oldukları, tarafların bir araya gelmelerinin mümkün olmadığı, tarafların 3444 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıldan fazla fiilen ayrı kaldıkları ve bir araya gelip evlilik birliğini sürdürmelerinin de mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, tarafların 3444 sayılı Kanun’un geçici 1 inci maddesi uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuklar arasında kişisel ilişki kurulmasına, kadın lehine tedbir nafakasına karar verilmiştir.

IV.  TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edilmediğini, 3444 sayılı Kanun’un geçici 1 inci maddesindeki koşulların oluşmadığını, fiili ayrılığın 1885 yılı Temmuz ayında başladığını, beş yıllık fiili ayrı kalma şartının gerçekleşmediğini, davanın reddi gerektiğini ileri sürerek; davanın kabulü yönünden kararın bozulmasına  karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, boşanma davasının kabulüne karar verilmesinin dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

3444 sayılı Kanun’un geçici 1 inci maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 2 nci  maddesi.

3.Değerlendirme

Davacı erkek tarafından açılan davanın yapılan yargılaması sonucunda 29.03.1990 tarihli kararla tarafların 3444 sayılı Kanun’un geçici 1 inci maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmiş, Mahkemenin gerekçeli kararı, aradan otuz iki yıl geçtikten sonra davacı tarafından tebliğe çıkartılmış, kararın 20.07.2022 tarihinde davalı kadına tebliğ edilmesi üzerine, davalı kadın süresi içerisinde kararı temyiz etmiştir. Davalı kadın temyiz dilekçesinde; dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edilmediğini, 3444 sayılı Kanun’un geçici 1 inci maddesindeki koşulların oluşmadığını, beş yıllık fiili ayrı kalma şartının gerçekleşmediğini ileri sürmüştür. Kararın otuz iki yıl gibi uzun bir süre geçtikten sonra tebliğe çıkarılması, 4721 sayılı sayılı Kanun’un 2 nci maddesinde yer alan dürüstlük kuralına aykırı ve hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir. 4721 sayılı Kanun’un 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında belirtildiği gibi bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Gerçekleşen bu durum karşısında, boşanma iradesinin samimi olmadığı anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Mahkeme kararının yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı kadının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,

 Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

İş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

09.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Scroll to Top