KADASTRO ÖNCESİ NEDENE DAYALI OLARAK TAPU İPTALİ VE TESCİL.

Taraflar arasındaki tapu iptali tescil olmadığı takdirde alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne  karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; murislerine ait dava konusu parsellerin kadastro çalışmaları sırasında çocuklarından Veli ve İsmet adına tescil edildiğini, Veli ve İsmet’in vefat etmesi üzerine mirasçılarının söz konusu taşınmazları davalıya sattıklarını,  bu satışın muvaazalı olduğunu, zira satış esnasında davalının bir bedel ödemediğini, dava konusu taşınmazların kullanımını da teslim almadığını, bu durumun başka dava dosyasında davalının ikrarı ile de sabit olduğunu ileri sürerek; dava konusu taşınmazların tapusunun iptali ile davacılar adına hisseleri oranında tesciline, bunun mümkün olmaması halinde ise bu taşınmazların kamulaştırma bedellerinin davacılara düşecek olan bedelinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı, davaya cevap vermemiştir.

III. MAHKEME KARARI

 Mahkemece verilen 19.12.2013 tarihli ve 2012/24 E., 2013/214 K. sayılı kararla; 1989 tarihinde yapılan arazi kadastrosu çalışmaları sırasında dava konusu taşınmazların Veli ve İsmet adına tespit edildiği ve kadastro tespitinin kesinleştiği, dava dışı Emine’nin  07.09.1995 yılında İsmet ve Veli’ye karşı tapu iptali ve tescil davası açtığı, söz konusu davada davalı İsmet’in dava konusu 118 ada 23, 25,54, 64 parseller ile 117 ada 48 parsel sayılı taşınmazın ortak murislerinden intikal ettiğini, davacı Emine’nin de miras payı oranında söz konusu taşınmazlarda hakkının bulunduğunu kabul ettiği, 118 ada 48 parsel sayılı taşınmazın ise çok az bir kısmının muristen intikal ettiği, kalan kısmını ise kendisinin imar ve ihya suretiyle kazanmış olduğu, 130 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 1.000 m² lik kısmını satın aldığını beyan ettiği, Mahkemece davacı ve tanık beyanları ve bilirkişi raporları doğrultusunda söz konusu hususlar üzerinde ihtilaf olmadığı kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne karar verildiği, bu kararın kesinleştiği, her ne kadar davacılar kadastro tutanaklarının kesinleşmesi sonrasında hak düşürücü süre geçtikten sonra dava açmış olsa da yerleşik içtihatlar uyarınca davanın kabulünün hak düşürücü süreden önce geldiğinin kabulü gerektiği, davalının kesinleşen dosyada muvazaa ikrarı da dikkate alındığında davacıların  dava konusu taşınmazlar üzerinde haklarının bulunduğu, dava konusu taşınmazlardan 130 ada 2, 118 ada 54, 118 ada 64, 117 ada 48, 118 ada 48 parsel sayılı taşınmazlara  kamulaştırılmak üzere acele el konulduğu, bu taşımazların  tapuda hazine adına tescil edildiği görülmekle davacıların tapu iptali tescil taleplerinin reddi ile kamulaştırma bedeli taleplerinin kabulü gerektiği, dava konusu edilen 118 ada 23 ve 118 ada 25 parseller hakkında ise kamulaştırma kararı bulunmadığı gerekçeleriyle; davacıların tapu iptali tescil davasının reddine, davacıların bedele ilişkin davasının kısmen kabulü ile  çekişmeli 130 ada 2 parsel sayılı taşınmazdan ifraz  edilen 130 ada 4 parsel sayılı taşınmaza yönelik talebin reddine, 130 ada 2 paselden ifraz edilen 130 ada 3 parsel  sayılı taşınmaza yönelik talebin ve çekişmeli  117 ada 48 parsel, 118 ada 23 parsel, 118 ada 25 parsel, 118 ada 54 parsel, 118 ada 64 parsel sayılı taşınmazlara yönelik talebin kabulü ile kamulaştırma bedellerinin 24/192 payının davacı Ahmet’e, 24/192 payının davacı Mehmet’e, 24/192 payının davacı Sevim’e aidiyetine, bakiye payın kayıt maliki üzerinde bırakılmasına  karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

      A.  Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı vekili  temyiz isteminde bulunmuştur.

     2. Yargıtay (kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 23.12.2019 tarihli ve 2016/9452 E. 2019/8733 K. sayılı ilamıyla; somut olayda dava konusu taşınmazların kadastro tespitlerinin 22.12.1989 tarihinde kesinleştiği,  davanın açıldığı 05.04.2012 tarihine kadar kanunda belirtilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, bu nedenle  tapu iptali ve tescil davası yönünden davanın hak düşürücü sürenin dolmuş olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile ret kararı verilmesinin hatalı olduğu, öte yandan, davacıların terditli olarak tescilin mümkün olmaması halinde payları oranında kamulaştırma bedelinin ödenmesini istedikleri, talebin  niteliği itibari ile geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak açılan sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak istemine ilişkin olduğu,  davacıların bu talebine yönelik davaları yönünden yapılan inceleme, araştırma ve uygulamanın hükme elverişli olmadığı, Mahkemece  çekişmeli taşınmazlar hakkında Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından  yapılan herhangi bir kamulaştırma işlemi bulunup bulunmadığının sorulup tespit edilmesi, varsa yapılan kamulaştırma işlemine ilişkin  belge, kroki, fotoğraf ve haritalar getirtilerek dosyasına konulması, bu şekilde  dosya ikmal edildikten sonra mahallinde, teknik bilirkişi refakati ile keşif yapılarak, dava konusu taşınmazların kadastro paftasının ölçeği ile varsa kamulaştırma haritası ölçeği eşitlenerek çakıştırılmak suretiyle, kamulaştırmaya konu alanın 3402 sayılı Kanun’un 20/A maddesi uyarınca kapsamını belirler nitelikte ayrıntılı rapor ve kroki düzenlettirilmesi, davalıya kamulaştırma bedelinin ödenip ödenmediğinin araştırılması, ödeme  yapılmış ise buna ilişkin belge ve makbuzların dosya arasında alınması, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar  verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin hatalı olduğu gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

                Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacıların tapu iptal tescil talebinin   3402 sayılı Kanun’un 12 nci maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü süre dolduğundan reddi gerektiği, terditli olarak açılan bedel talebi yönünden ise dava konusu 130 ada 2, 118 ada 54, 118 ada 64, 117 ada 48 parsel sayılı taşınmazlara kamulaştırılmak üzere acele el konulduğu, el konulan taşınmazlara ilişkin bedellerin bankaya yatırıldığı, davaya konu 118 ada 23 ve 25 nolu parsellere yönelik  ise herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmadığından davacının bu parseller yönünden taleplerinin reddi gerektiği, davaya konu 130 ada 2 nolu parselin ifrazı ile 130 ada 3 ve 4 nolu parsellerin oluştuğu, 130 ada 4 nolu parselin dava dışı Emine tarafından satın alındığının beyan edildiği, Mahkemece davacı ve tanık beyanları ile bilirkişi raporları doğrultusunda söz konusu hususlar üzerinde  ihtilaf olmadığı kanaatine varıldığı, 130 ada 3 nolu parsel yönünden davanın kabulüne, 130/4 nolu parsel yönünden ise davanın  reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle; davacıların tapu iptal tescil davasının reddine, bedele ilişkin davanın kısmen kabulü ile 130 ada 3 parsel sayılı taşınmaza yönelik talebin kabulüne, 130 ada 4 parsele yönelik talebin reddine, 118 ada 23 ve 25 nolu parsele yönelik talebinin reddine, diğer parsellere yönelik davanın kabulü ile 130 ada 3, 117 ada 48, 118 ada 54, 118 ada 64 parsel sayılı taşınmazların kamulaştırma bedellerin 24/192 payının davacı Ahmet’e, 24/192 payının davacı Mehmet’e, 24/192 payının davacı Sevim’e aidiyetine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

     Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; dava konusu taşınmazlar üzerinde 29.05.1989 tarihinde kadastro çalışması yapıldığını, davalıların hak düşürücü süre içinde itirazları bulunmadığını, davacılar tarafından 10.04.2012 tarihinde söz konusu davanın açıldığını, hak düşürücü süreden sonra bu dava açıldığından söz konusu parseller yönünden tapu iptal tescilin mümkün olmayacağını, taşınmazlarda yapılan kamulaştırma işlemlerinin de hak düşürücü süre dolduktan sonra yapıldığını, bu nedenle kamulaştırma bedellerinin talep edilemeyeceğini, davacıların tapu iptal tescil davası reddedilmesine rağmen bu talep yönünden lehlerine vekalet ücretine hükmedilmediğini, yine reddedilen değer  üzerinden hükmedilen vekalet ücretinin de eksik ve hatalı olduğunu ileri  sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

         Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı olarak tapu iptali ve tescil, bu istemin kabul edilmemesi halinde çekişmeli taşınmazlara ilişkin kamulaştırma bedelinin ödenmesi  istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

       6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 297 inci maddesi.

3. Değerlendirme

 1. 6100 sayılı Kanun’un 297 inci maddesinde;  hükümde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerinin yer alacağı belirtildikten sonra, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.

2. Mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince gerekli araştırmalar yapılıp bilirkişi raporu alınarak hüküm tesisi yoluna gidilmişse de,  bedele yönelik kurulan hükmün infazı kabil değildir. Zira davanın kabul edildiği parseller yönünden  her bir davacı yönünden  hüküm altına alınan bedellerin hükümde belirtilmediği, sadece davacılara ait paylar belirtilmek suretiyle söz konusu parsellere yönelik kamulaştırma bedellerinin davacıların payları belirtilerek bu davacılara aidiyetine karar verilmiş olması  usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

3. Kabule göre de; dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları incelendiğinde, her iki rapordaki  hesaplamaların da birbiriyle uyuşmadığı, raporların çelişkili olduğu, Mahkemece hangi rapora neden itibar edildiği, hükmün gerekçesinden anlaşılamamaktadır. Yine, hükmün gerekçesinde davaya konu edilen 130 ada 2 nolu parselin ifrazı ile 130 ada 3 ve 130 ada 4 nolu parsellerin oluştuğu, 130 ada 4 nolu parselin dava dışı Emine tarafından satın alındığının beyan edildiği, Mahkemece davacı ve tanık beyanları ile bilirkişi raporları doğrultusunda söz konusu hususlar üzerinde ihtilaf olmadığı kanaatiyle; 130 ada 3 nolu parsel yönünden davanın kabulüne, 130 ada 4 nolu parsel yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de, 130 ada 4 nolu parselin dava dışı Emine tarafından satın alındığının dosya kapsamındaki delillerden tespit edilemediği, bu hususun ilgili taşınmaza ilişkin güncel tapu kaydının dosyaya temini sonrasında tereddütsüz şekilde tespiti gerektiği de kuşkusuzdur.

4. Bozma nedenine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA,

2. Bozma sebebine göre, davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

21.12.2023  tarihinde oy birliğiyle karar verildi. (Y. 3. HD. 2023/1923 E., 2023/3888 K.)

Scroll to Top