Hukukumuzda hakem kararlarının şekil unsurlarını taşıyıp taşımadığı iptal sebebi midir?

T.C.

YARGITAY

KARAR

15. Hukuk Dairesi

ESAS NO       :2020/3301

KARAR NO  :2021/531

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ           :İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi(İlk Derece)

TARİHİ                      :21/09/2020

NUMARASI              :2020/4-2020/13

Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

–  K A R A R –

Dosyadaki yazılar mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin ise bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, 25.02.2021 gününde oy çokluğuyla karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ

Taraflar arasında imzalanan 30.09.2011 tarihli sözleşmenin 24. ve devamı maddelerinde tahkim şartı getirilmiş, uyuşmazlık çıkınca da İMO’na başvurusu üzerine hakem ataması yapılmış, hakemin verdiği karara karşı iptal davası açılmış, açılan dava, hakem kararının şekil unsurlarını içermediği ve teknik anlamda bir hakem kararı sayılamayacak nitelikte olduğu gerekçesiyle dava şartı yokluğundan reddedilmiş, karara karşı süresinde temyiz isteminde bulunulmuştur.

Hakem kararlarına karşı açılacak iptal davasında bakılacak iptal nedenleri HMK’nın 439. maddesinde sınırlı sayıda belirlenmiş olup iptal davasına bakacak mahkeme tarafından bu sebepler dışında bir sebeple kararın iptali mümkün değildir. Hukukumuzda hakem kararlarının şekil unsurlarını taşıyıp taşımadığı iptal sebebi olarak öngörülmemiştir.

Hakem kararının şekli, içeriği ve taşıması gereken unsurlar HMK’nın 436. maddesinde hüküm altına alınmış olup, bu şekle uyulmaması iptal nedeni olarak öngörülmediği gibi şekle uygun olmayan kararlara karşı iptal nedenlerinin ileri sürülmesine ve kararın iptaline engel değildir. Kararın taşıması gereken unsurları hiç taşımaması, infaz kabiliyetinin bulunmaması durumunda da iptali istenebilir ve hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekir. Zira, hakem kararı şekil unsurlarını taşımasa ve icra kabiliyeti bulunmasa da taraflar arasında çıkan uyuşmazlığın hakem tayini sağlanarak tahkime yönelik yürütülen süreç sonucunda verilen bir karardır. Uyuşmazlığın tarafı açısından, uyuşmazlığın halline yönelik karar hiç infaz  kabiliyeti bulunmasa da iptalinde hukuki yararının bulunduğunu kabul etmek gerekir. Kişiler açısından, taraf bulunduğu uyuşmazlığın çözülerek tamamen ortadan kaldırılması hukuk güvenliği sağlar. Bu uyuşmazlıkla ilgili olarak verilen karar, şekil unsurlarından ne kadar uzak olursa olsun, ortada bulundukça ilgili tarafı rahatsız edecek, hukuk güvenliğine zarar verecektir. Bu nedenle iptal davasının dinlenmesinde hukuki yararının bulunduğunu kabul etmek gerekir.

Diğer yönden, hakem kararlarının infaz edilebilmesi için maddi anlamda kesinleşmesine gerek bulunmamaktadır. HMK’nın 439/4. maddesi gereğince iptal davası açılması da icrasına engel değildir.  Nitekim dava konusu karar icraya konulmuş, Ankara 31. İcra Müdürlüğü’nün 2020/1584 E. sayılı dosyasından davacıya icra emri de gönderilmiştir.

Tüm bu hususlar dikkate alındığında, davacının iptal nedenleri değerlendirilerek, yerinde olan iptal nedenlerine göre kararın iptaline karar vermek yerine, dava şartı yokluğunda davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından bozulması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne katılmamaktayız.

DOĞAN AĞIRMAN                                                    BELKIS KARAKAŞ

        Üye                                                                                         Üye

T.C.

İSTANBUL

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

15. HUKUK DAİRESİ

(İLK DERECE MAHKEMESİ)                                                                                                                             

ESAS NO       : 2020/4 Esas

KARAR NO  : 2020/13

DAVA                        : Hakem kararının iptali

DAVA TARİHİ         : 05.03.2020

KARAR TARİHİ      : 21.09.2020

GEREKÇELİ KARARIN

YAZILDIĞI TARİH : 09.10.2020

Dairemizde görülmekte bulunan Hakem kararının iptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

            HAKEM AŞAMASI;

            Hakemde açılan davada davacı- iptal davasında davalı Zek – San İnş. Tic. Ve San. Ltd. Şti. vekili, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanlığı’na verdiği 25.04.2017 tarihli dilekçe ile, taraflar arasında İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi kapsamında 30.09.2011 tarihinde Tuzla Akfırat Afet Lojistik Merkezi Yapım İşi Sözleşmesi imzalandığını, geçici kabulü yapılan iş ile ilgili olarak kreyn kirişleri çelik yürüme yolları bedelinin iş sahibi idare tarafından  kendilerine ödenmediğini, çelik çatı aşık imalatında 23.101 poz yerine daha düşük bedelli 23.051 pozdan ödeme yapıldığını ve inşaat faaliyetlerinin  taraflarınca tamamlanmasından sonra geçici kabul akabinde iskan izni olmaması nedeniyle davalı idare adına elektrik aboneliği bağlanamadığından  kendileri adına olan elektrik aboneliğinin sonlandırılmadığını, taşınmazda kullanılan elektrik bedellerinin kendileri tarafından ödendiğini, sözleşmenin özel şartları gereğince kreyn kirişleri çelik yürüme yollarının bedeli ile çelik çatı aşık imalatı için poz farkından kaynaklı bakiye bedelin ve haksız ve yersiz yere idare adına kendileri tarafından ödenmek zorunda kalınan elektrik bedelinin tahsili için proje müdürüne 22.11.2016 ve 20.01.2017 tarihlerinde yazılı başvurular yapıldığını,16.03.2017 tarihli proje müdürü yazısıyla taleplerinin uygun olmadığının taraflarına iletildiğini, proje müdürünün kararının hatalı olduğunun taraflarınca değerlendirilmesinden sonra sözleşmenin 24.1.maddesine uygun olarak 24.03.2017 tarihinde idare ve proje müdüründen görüşme talep edildiğini, 06.04.2017 tarihli görüşme sonucunda sözleşmenin 24.1.maddesi gereği yazılı görüşlerinin idareye bildirildiğini, 21.04.2017 tarihli yazıyla idarenin dolaylı olarak taleplerinin yerinde olmadığının şirketlerine bildirildiğini, sözleşmenin tahkim şartı içerdiğini, tarafların mutabık kalması mümkün olmadığından sözleşmenin 26.1.maddesi gereği yanlar arasındaki çekişmenin giderilmesine yönelik olarak hakem tayini için odaya başvurulduğunu belirterek, hakemde yapılacak yargılama sonucunda idare tarafından ödenmeyen alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.       

            Hakem Adem Özcan tarafından verilen 17.12.2019 tarihli raporda, artan imalat bedeli olarak kreyn kirişleri çelik yürüme yolları bedelinin ihalenin götürü bedelli yapılması nedeniyle ödenemeyeceği, depo binasının betonerme kolonların üzerine çatı makasları  ile yapılmış karma bir sistem olduğunu, çelik karkas bir yapı olmadığını, bu nedenle proje müdürünün yaptığı uygulamanın yerinde olduğu, geçici kabul sonrası idare tarafından kullanılan toplam 70.114,66 TL elektrik bedelinin idare tarafından  yükleniciye ödenmesi gerektiği görüşü belirtilmiştir.

            İPTAL DAVASI;

            Hakemde açılan davada davalı- iptal davasında davacı idare vekili, İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/34 Esas sayılı dosyasına verdiği 14.01.2020 tarihli dilekçesi ile, taraflar arasında imzalanan 30.09.2011 tarihli sözleşmede, ihtilafların tarafların müştereken seçecekleri bir hakem aracılığıyla çözümlenmesinin kabul edildiğini, taraflar arasında doğan ihtilafta düzenlenen hakem kararının HMK nun 439/2-b maddesine göre seçilecek hakemde sözleşmede belirlenen usule uyulmadığını, sözleşmenin tanımlar başlıklı 1.1.maddesinde hakemin anlaşmazlıkları çözmek için iş sahibi ile yüklenici tarafından müştereken atanan kişi olarak tanımlandığını, ancak davalı yüklenicinin idareye başvurarak müşterek bir hakem tayin etme prosedürünü atlayarak doğrudan 25.04.2017 tarihli dilekçe ile İMO’ya başvurduğunu, yüklenicinin başvurusuna dayanak gösterdiği sözleşmenin 26.1. maddesinin başlığının hakemlerin değiştirilmesi olduğunu, bu maddeye dayanılmasının ilk hakem atamasında uygun olmadığını, görev yapacak tek hakemin müştereken seçilememesi halinde herhangi bir kurumun atama mercii olarak tayin edilmediğini, HMK’nın 416. maddesi gereğince tek hakem seçilecekse ve taraflar hakem seçiminde anlaşamazlarsa hakemin taraflardan birinin talebi üzerine mahkeme tarafından seçilmesi gerektiğini, davalı yüklenicinin idare ile müştereken bir hakem tayin etme konusunda hiç bir girişimde bulunmaksızın doğrudan İMO’ya hakem tayini talebi ile başvurduğunu, İMO tarafından seçilen hakemin sözleşme usullerine uygun oladığından hakem kararının HMK ‘nun 439/2-b maddesi gereğince iptalinin gerektiğini, HMK’nın 439/2-c maddesi gereği hakemin tahkim süresi içerisinde karar vermediğini, HMK’nun 427. maddesinde, aksi kararlaştırılmadıkça bir hakemin görev yapacağı davalarda hakemin seçildiği, birden çok hakemin görev yapacağı davalarda ise hakem kurulunun ilk toplantı tutanağının düzenlendiği tarihten itibaren 1 yıl içinde hakem veya hakem kurulunca esas hakkında karar verilmesi gerektiğinin düzenlendiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin Genel Şartlarının 25.1.maddesinde, hakemin anlaşmazlık bildiriminin eline geçmesinden itibaren 28 gün içinde kararını yazılı olarak bildirmesi gerektiğinin düzenlendiğini, davalı yüklenicinin 25.04.2017 tarihinde  İMO’ya başvurusu üzerine 12.05.2017 tarihinde hakem olarak tayin edilen Adem Ercan’ın tayin edildiği 12.05.2017 tarihinden itibaren gerekli tahkim yargılamasını başlatıp 28 gün içerisinde kararını yazılı olarak bildirmesi gerektiği halde aradan 2 yıl geçtikten sonra 17.12.2019 tarihinde karar verdiğini ve kararın idareye 18.12.2019 tarihinde ulaştığını, yine  HMK’nın 439/2-ç maddesi gereği hakemin hukuka aykırı olarak yetkili olduğuna karar verdiğini, hakem tarafından sunulan 17.12.2019 tarihli raporun B-1 hakem atamasının sözleşmeye uygun olup olmadığının incelenmesi başlıklı kısmında yapılan değerlendirmelerin sözleşmeye aykırı olduğunu, hakemin dayanak gösterdiği ihale özel dökümanları V.5 teklif bilgileri 34.1. maddesinin sözleşme kapsamında bulunmadığını, hakem seçimine ilişkin olarak sözleşmede taraflarca müştereken seçilmesi esassının benimsendiğini, dolayısıyla İhale Özel Dökümanları V.5 teklif bilgileri 34.1.maddesinde belirtilen “taraflarca mutabakat sağlanamazsa hakemi İMO atayacaktır.” şeklindeki düzenlemenin sözleşmede değiştirildiğini ve farklı şekilde imzalandığını, sözleşmede yer almayan bu düzenlemeye dayanarak İMO tarafından atanan hakemin yetkili olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, hakem tayini konusundaki usul ve esaslara ilişkin tarafları bağlayan tek metnin sözleşmenin özel ve genel şartları olduğunu, bu maddelerde hiç bir şekilde taraflarca  mutabakat sağlanamazsa hakemin İMO tarafından atanacağına dair bir düzenleme bulunmadığını, sözleşmenin hakemin değiştirilmesi başlıklı 26.1.maddesinde İMO’ya sadece hakemin yaşamını yitirmesi, istifa etmesi veya görevini yerine getirmediği konusunda taraflarca mutabık kalınması  ve tarafların 30 gün içinde yeni hakemi müştereken belirleyememeleri halinde hakem atama merci olarak görev yüklendiğini, tarafların bir hakem üzerinde anlaşması için gereken süreç tamamlanmaksızın doğrudan yetkisi olmayan bir atama merciinden hakem tayini talep edilmesinin sözleşmeye aykırı olduğunu , kaldı ki yüklenicinin, idarenin 21.05.2017 tarihli nihai kararı aldıktan sadece 4 gün sonra ve idare ile müşterek bir hakem seçme yoluna başvurmadan doğrudan İMO’ya başvurduğunu ileri sürerek, usul ve yasaya aykırı hakem kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

            İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16.01.2020 tarih, 2020/34 Esas, 2020/28 Karar sayılı kararı ile, 7101 Sayılı Yasa ile değişik HMK’ nın 439/1. maddesine göre hakem kurulu kararının iptali davalarının Bölge Adliye Mahkemeleri’nde bakılması gerektiği gerekçesiyle görevsiz mahkemede açılan davanın reddine  karar verilmiştir.          

DAVA DOSYASININ GEÇİRDİĞİ AŞAMALAR :

 İptal davasında davalı (hakem davasında davacı) yüklenici şirket tarafından İMO’ya verilen   25.04.2017 tarihli dilekçe ile, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince yapılan iş kapsamında  idare tarafından ödenmeyen alacaklarının tahsiline karar verilmek üzere uyuşmazlığın çözümü amacıyla 25.04.2017 tarihinde hakeme başvurulduğu, 09.05.2017 tarihli toplantıda alınan karar gereğince İMO tarafından hakem olarak Adem Ercan’ın tayin edildiği, hakem Adem Ercan tarafından verilen 17.12.2019 tarihli raporda, geçici kabul sonrası idare tarafından kullanılan elektrik bedellerinin ödemesinin yükleniciye yapılması gerektiği yönünde görüş bilidirildiği anlaşılmaktadır.

Akabinde iptal davasında davacı (hakem davasında davalı) iş sahibi idare tarafından 14.01.2020 tarihinde İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2020/34 Esas sayılı dosyası ile hakem kararının iptali davası açılmış, İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 16.01.2020 tarihli görevsizlik kararı ile dosya Dairemize gönderilmiştir.

DAİREMİZCE YAPILAN DEĞERLENDİRMELER:

  Taraflar arasında İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi kapsamında 30.09.2011 tarihinde Tuzla Akfırat Afet Lojistik Merkezi Yapım İşi Sözleşmesi imzalanmıştır. Davacı idare iş sahibi, davalı ise yüklenicidir.

Sözleşmenin Özel Şartlar bölümünün 2.3.maddesinde, sözleşmeyi oluşturan belgelerin öncelik sıralaması yapılmıştır. Buna göre ilk sırada sözleşme formu, 6.sırada sözleşmenin özel şartları, 7.sırada sözleşmenin genel şartları yer almaktadır.

Sözleşmenin Genel Şartları başlıklı 1.1.maddesinde, hakem, 24. ve 25.maddelerde belirtildiği üzere anlaşmazlıkları ilk planda çözmek için iş sahibi ve yüklenici tarafından atanan şahıs olarak tanımlanmıştır.

Sözleşmenin Genel Şartlarının “İhtilaflar” başlıklı 24.maddesine göre, ” eğer yüklenici proje müdürü tarafından alınan herhangi bir kararın, sözleşme çerçevesinde proje müdürüne verilen yetkinin dışında veya yanlış olduğu kanaatinde olursa, proje müdürü tarafından verilen bu karar, proje müdürünün kararı tebliğ ettiği tarihten itibaren 14 gün içerisinde hakeme havale edilecektir.”

            Sözleşmenin Genel Şartları başlıklı 25.1.maddesine göre, “hakem, anlaşmazlık bildiriminin eline geçmesinden itibaren 28 gün içerisinde kararını yazılı olarak bildirecektir.”

            Sözleşmenin Genel Şartlarının “Hakemin Değiştirilmesi” başlıklı 26.maddesine göre, ” hakem yaşamını yitirir ya da istifa ederse veya iş sahibi ve yüklenici hakemin sözleşme şartlarına uygun olarak görevini yerine getirmediği hususunda mutabık kalırlarsa iş sahibi ve yüklenici müştereken yeni bir hakem atayabilirler. İşsahibi ve yüklenici, bu hususta 30 günlük süre içerisinde anlaşma sağlayamazlarsa, taraflardan her hangi birinin isteği üzerine, yeni bir hakem atanması talebinin alındığı tarihten itibaren 14 gün içerisinde Sözleşmenin Özel Şartlar bölümünde belirtilen atama mercii hakem ataması yapacaktır.”

             Sözleşmenin Özel Şartları başlıklı 24.1.maddesine göre, “Sözleşmenin 24.1maddesi aşağıdaki maddeler ile değiştirilecektir” denildikten sonra “yüklenici, proje müdürünün verdiği kararın, sözleşme çerçevesinde proje müdürüne verilen yetkinin dışında veya yanlış olduğunu düşündüğü taktirde anlaşmazlık konusunun iyi niyetle çözümü amacıyla proje müdürünün kararının yükleniciye bildirim tarihinden itibaren 14 gün içerisinde, iş sahibi, yüklenici ve proje müdürü görüşmelere yapacak ve yüklenici yanıtını iş sahibine yazılı olarak bildirecektir. İş sahibi söz konusu yanıtı değerlendirecek ve nihai kararını 14 gün içinde yazılı olarak yükleniciye bildirecektir. Anlaşmazlığın 28 gün içerisinde iyi niyetle çözülmemesi halinde 24.2. maddesi uygulanır.” hükmü getirilmiştir.

Sözleşmenin Özel Şartları başlıklı 24.2. maddesine göre, “Eğer yüklenici iş sahibi tarafından alınan kararın sözleşme çerçevesinde yanlış olduğu kanaatinde olursa, iş sahibi tarafından verilen bu karar anlaşmazlığın iyi niyetle çözümlenmesi için tanınan sürenin dolmasından itibaren 14 gün içerisinde hakeme havale edilecektir.

Sözleşmenin Özel Şartları başlıklı 26.1. maddesine göre, “Yeni hakemi İMO atayacaktır. Tarafların mutabakatı durumunda İMO’ya başvurulmadan doğrudan atama yapılabilir.”  

            Hakem yargılaması, 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu’nda ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 407 ilâ 444 maddelerinde düzenlenmiş olup, Devlet tarafından mahkemeler aracılığıyla yürütülen resmi yargılama sistemine alternatif olarak getirilmiştir.  HMK’daki düzenleme 11. kısımda yapılmış ve HMK’nın 407. Maddesinde “Bu kısımdaki hükümler yabancılık unsuru içermeyen ve tahkim yeri Türkiye olan uyuşmazlıklarda uygulanır.” denilmek suretiyle, HMK kapsamında yapılacak tahkim yargılamasının yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıkları kapsamadığı belirtilmiştir.  4686 sayılı MTK’nın 1/2. Maddesinde ise “Bu Kanun, yabancılık unsuru taşıyan ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği veya bu Kanun hükümlerinin taraflar ya da hakem veya hakem kurulunca seçildiği uyuşmazlıklar hakkında uygulanır.” denilerek yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklara MTK hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Somut olayda; yabancılık unsuru bulunmadığından hakem yargılamasında HMK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Tahkimin dili Türkçe’dir. Tahkim yeri  Türkiye olarak belirlenmiştir

HMK’nın 439/2. maddesinin (a) ila (f) bentleri arasında düzenlenen iptal sebeplerinin taraflarca ileri sürülerek ispatlanması; Kanun’un 439/2. Maddesinin (g) ve (ğ) bentlerinde düzenlenen iptal sebeplerinin ise mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerekmektedir.

            Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklı alacak talebine ilişkin olup, taşınmazın aynına ilişkin olmadığı anlaşıldığından 439/2. Maddesinin (g) bendi kapsamında kalmadığından,  uyuşmazlığın niteliği itibariyle Türk hukukuna göre tahkime elverişli olduğu sonucuna varılmıştır.            

            Hakem kararlarının ne şekilde olması gerektiği ve hakemlerin kararında bulunması gereken hususlar 1086 Sayılı HUMK’un 530. maddesi ile 6100 Sayılı HMK’nın da 436.maddesinde sıralanmıştır. HMK’nın 436.maddesi gereğince, hakem kararında;  kararın dayandığı hukuki sebepler ile gerekçesinin, bir sıra numarası altında açık ve kesin bir biçimde taraflara yüklenen hak ve borçlar ile yargılama giderlerinin ve karara karşı iptal davası açılabileceği ile süresinin gösterilmesi zorunludur. Yine aynı maddenin devamında, hakem kararının yazıldıktan sonra hakemlerce imzalanarak tahkim sözleşmesi de karara eklenmek suretiyle yetkili ve görevli mahkeme kalemine verileceği düzenlenmiştir. Hakemler kararları mahkeme kalemine verildikten sonra evrak, mahkeme kalemince arşivde saklanır ve isteyen tarafa sureti verilir. Hakem kararı kendisine verilen mahkeme, kararı her iki tarafa yazılı olarak tebliğ eder. Karar, her iki taraf için ancak bu tarihte mevcut sayılır.

            Hakem kararları ancak kesinleştikten sonra icra edilebilir. Kesinleşen hakem kararı, maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder. Aynı taraflar arasında, aynı konuda daha sonra açılacak olan yeni bir davada önceki verilen hakem kararı kesin delil teşkil eder.

            Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 23.10.1972 gün ve 1972/2 Esas,1972/12 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararında da açıkça vurgulandığı üzere, hakem kararları da mahkeme kararları gibi tarafları bağlayıcı ve kesin hüküm vasıf ve mahiyetindedir. HMK’da yer alan kesin hüküm şartları hakem kararları için de geçerlidir. Hakem kararları maddi anlamda kesin hüküm teşkil ettiği zaman icra edilebilir özellik taşır ve gerekirse İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre ilamlı icra yolu ile de icra edilebilir.

            Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, davalı yüklenicinin 12.05.2017 tarihinde İMO’ya başvurusu üzerine, 09.05.2017 tarihli toplantı akabinde İMO tarafından hakem olarak atanan Adem Ercan tarafından hazırlanan 17.12.2019 tarihli metinde 6100 Sayılı HMK’nın 436.maddesinde sıralanan ve hakemlerin kararında bulunması gereken hususlardan olan, kararın dayandığı hukuki sebepler ile gerekçesinin, bir sıra numarası altında açık ve kesin bir biçimde taraflara yüklenen hak ve borçlar ile yargılama giderlerinin ve karara karşı iptal davası açılabileceği ile süresinin gösterilmediği, bu itibarla metnin icra edilebilirlik özelliği taşımadığı ve karar olarak nitelendirilemeyeceği anlaşılmaktadır. Nitekim hakem Adem Ercan tarafından hazırlanan metnin sonuç kısmında, metnin rapor niteliğinde olduğu ve vakıa hakkında görüş bildirildiği hakem tarafından da dile getirilmiştir.

 Yukarıda açıklanan tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde, hakem kararı olarak iptali istenen metnin 6100 Sayılı HMK’nın 436.maddesi kapsamında karar niteliği taşımadığı gibi, tespit ve eda hükmü de içermediği anlaşıldığından, metnin kanaat bildirici rapor niteliğinde olduğu gözetilerek iptal davasına konu olması mümkün görünmediğinden açılan hakem kararının iptali davasının dava şartı yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;

1-Davacı İstanbul Valiliği İstanbul Proje Koordinasyon Birimi tarafından açılan hakem kararının iptali davasının dava şartı yokluğundan REDDİNE,

2-Davacı tarafça harçlar peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,

3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,

4-Davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kısmın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana İADESİNE,

Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 21.09.2020

Scroll to Top