Hakem Kararının İptali. TFF Tahkim Kurulu kararlarına karşı yargı yoluna başvurulup  başvurulamayacağı.

T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO       : 2020/8146

KARAR NO  : 2021/4666    

Taraflar arasındaki hakem kararının iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm, davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 27/04/2021 tarihinde davacı vekili Av. Ezgi Hepgüler ile davalı vekili Av. Ece Özsü ve İhbar Olunan TFF vek. Av. Oktay Çakmak  geldiler. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

                                         Y A R G I T A Y     K A R A R I              

Davacı, 23.03.2018 tarihli dava dilekçesi ile davalı klüp aleyhine taraflar arasında imzalanan 01.07.2011 tarihli profesyonel futbolcu sözleşmesi ve 15.07.2011 başlangıç ve 31.05.2013 bitiş tarihli tip sözleşmeden doğan uyuşmazlık sebebiyle uyuşmazlık çözüm kuruluna başvurduğunu, yapılan yargılama sonunda uyuşmazlık çözüm kurulunun 09.08.2018 tarihli kararı ile futbolcu tarafından feshin haklı olduğu, 585.00 euro’nun dava tarihinden itibaren işleyecek %10 oranında sözleşmesel faizi ile davalı kulüpten tahisiline karar verdiğini, taraflarça UÇK kararına karşı itiraz için Tahkim Kuruluna başvurulduğnu, 03.01.2019 tarihinde tahkim kurulu feshin haksız olduğu gerekçesi ile davanın reddine ve UÇK karının ortadan kaldırılmasına karar verdiğini, Tahkim Kurulu Kararının kamu düzenine açıkça aykırı olduğunu ileri sürerek, Tahkim Kurulunun 03/01/2018 tarih ve 2018/370 Esas, 2019/1 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK m. 439 uyarınca iptaline karar verilmesini talep  etmiştir.

Davalı, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, 6100 sayılı HMK’nın 407 – 437 ve devamı maddeleri gereğince 5894 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un 6/4 maddesi hükmü uyarınca tahkim kurulu kararlarının iptali talebiyle ilgili olarak iptal davası açılması yasal olarak mümkün olmadığından dava şartı yokluğundan davanın reddine  karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Somut olayda uyuşmazlık TFF Tahkim Kurulu kararlarına karşı yargı yoluna başvurulup  başvurulamayacağı noktasında toplanmaktadır.

Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle yasal mevzuatın incelenmesi gerekmektedir. 5894 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un 6. maddesinde yer alan düzenlemeye göre (1) Tahkim Kurulu, bu Kanun uyarınca bağımsız ve tarafsız bir zorunlu tahkim mercii olup TFF’nin en üst hukuk kuruludur ve TFF Statüsü ve ilgili talimatlarda belirtilen nitelikteki uyuşmazlıklar ile ilgili nihai karar merciidir. (2) Tahkim Kurulu, TFF Statüsü ve ilgili talimatlar uyarınca karar verme yetkisine sahip kurul ve organlar tarafından verilecek kararları nihai olarak inceleyerek münhasıran karara bağlar. Tahkim Kuruluna başvuru süresi TFF talimatlarının yayımından veya itiraz edilen kararın tebliğinden itibaren yedi gündür. (3) Tahkim Kurulunun oluşumu, görev, yetki, hak ve sorumlulukları ile üyelerinin sahip olması gereken nitelikler TFF Statüsünde belirlenir. Tahkim Kurulunun işleyişi ve usul kuralları TFF tarafından çıkarılacak talimatta yer alır. (4) Tahkim Kurulu kendisine yapılan başvuruları kesin ve nihai olarak karara bağlar (…)(1).  (5) Tahkim Kurulu üyeleri de bu Kanunun 5 inci maddesinin altıncı fıkrası hükümlerine tabidir. 6. Maddenin 4. Fıkrasındaki “…….ve bu kararlar aleyhine yargı yoluna başvurulamaz.” hükmü Anayasa Mahkemesinin 26.02.2011 tarihli   2010/61 esas 2011/7 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Kararın gerekçesinde ” tahkim kurulu tarafından verilen kararlara karşı yargı yoluna başvurulamayacağı belirtilerek, tarafların yargı mercileri önünde dava haklarını kullanmaları engellenmektedir. Yasa koyucu, taraflara görevli ve yetkili mahkemeye başvurmadan önce aralarındaki uyuşmazlığı kısa sürede çözmek üzere tahkim kuruluna başvurma yükümlülüğü getirebilir ise de, bu kurulun kesin ve nihai kararlarına karşı yargı yoluna başvurulamaması Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğü alanına yapılmış açık bir müdahale niteliğinde olup, hak arama özgürlüğü ile bağdaşmaz”. Açıklanan nedenlerle, kuralın “…ve bu kararlar aleyhine yargı yoluna başvurulamaz bölümünün Anayasa’nın 9. ve 36. maddelerine aykırı olduğu  iptalinin  gerektiği belirtilmiştir.  Anayasa Mahkemesi, 6.1.2011 tarihli ve E.2010/61, K.2011/7 sayılı kararında kanun koyucunun, futbol sporu alanındaki uyuşmazlıkları çözmek üzere görevli ve yetkili mahkemeye başvurmadan önce Tahkim Kuruluna başvurma yükümlülüğü getirebileceğini ancak bu aşamadan sonra kararı benimsemeyen tarafa yargı yolunun açık tutulması gerektiğini vurgulamış ve 5894 sayılı Kanun’un Tahkim Kurulunun görev ve yetkilerini düzenleyen 6. maddesinin (4) numaralı fıkrasının Tahkim Kurulu kararları aleyhine yargı yoluna başvurulamayacağını düzenleyen kısmını Anayasa’nın 9. ve 36. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle iptal etmiştir. Anayasa Mahkemesinin anılan kararından sonra Anayasa’nın 59. maddesinde 6214 sayılı Kanunla  üçüncü fıkra eklenerek;  spor federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin kararlarına karşı ancak zorunlu tahkim yoluna başvurulabileceği, tahkim kurulu kararlarının kesin olduğu ve bu kararlara karşı hiçbir yargı merciine başvurulamayacağı öngörülmüştür. Anayasa’nın 59. maddesinde spor federasyonlarının yalnızca spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin kararlarına karşı zorunlu tahkim yoluna başvurulabileceği ve tahkim kurulu kararlarına karşı yargı merciine başvurulamayacağı öngörülmüştür. Anayasa’nın 59. maddesinin değişiklik  teklif  gerekçesine göre; Anayasada yapılan bu değişiklikle, sportif faaliyetlerin yönetilmesine ve disiplinine ilişkin ihtilafların süratle ve yargı denetimine tabi olmaksızın kesin olarak çözüme kavuşturulması amaçlanmıştır. Bu çerçevede ilgili kurulların müsabakalarla, kulüplerle, sporcularla ve sporla ilgili diğer kişiler hakkında verdikleri müsabakadan men, küme düşürme, ligden ihraç, ihraç, seyircisiz oynama ve puan tenzili gibi kararlarına karşı süratli ve kesin bir denetim yolu öngörülmektedir. Bununla birlikte, kulüpler ile sporcu ya da teknik adamlar gibi diğer kişiler arasındaki alacak uyuşmazlıkların bu şekilde çözüme kavuşturulmasına dair bir zorunluluk bulunmamaktadır. Dolayısıyla, spor kulüpleri ile sporcu, teknik adam ve sporla ilgili diğer kişiler arasındaki alacak haklarına dair uyuşmazlıklar yetki ve göreve ilişkin genel hükümler çerçevesinde adli yargı yerlerinde görülecektir. Böylece, sporla ilgili hizmet, vekalet veya benzeri diğer sözleşmelerden kaynaklanan ifa, ifa etmeme, fesih ve tazminat gibi uyuşmazlıklar ile diğer alacak hakları, genel hükümlere tabi olacaktır. Adalet Komisyon raporuna göre; spor federasyonlarının organ ve kurullarının, sporun yönetilmesi ve disiplinine ilişkin olarak ihtar, kınama, para cezası, küme düşürme, hak mahrumiyeti, ligden ihraç, tescil iptali, üyeliğin askıya alınması ve üyelikten ihraç gibi bunun yanı sıra sporun yönetilmesine yönelik statü, talimat ve benzeri hukuki düzenlemeleri, müsabakaların icrasına, tatiline, ertelenmesine gibi verdikleri tüm kararlarına karşı sadece zorunlu tahkim yoluna gidilebileceği, zorunlu Tahkim Kurullarının kararlarının kesin olduğu, bu kararlara karşı istinaf, temyiz, karar düzeltme gibi kanun yollarına başvurulamayacağı, bu kararların hukuka aykırı olduğu iddiasıyla tespit, iptal ve tazminat davası açılması mümkün olmadığı vurgulanarak yeniden yazılmıştır. Bu düzenleme karşısında kulüp, sporcu, teknik adam, sağlık personeli, menajer ve maç organizatörü gibi sporla ilgili kişilerin kendi aralarında imzaladıkları transfer, geçici transfer, menajerlik, hizmet, vekalet ve maç organizatörlüğü gibi tüm sözleşmelerden kaynaklanan alacak iddia ve talepleri ile mali haklar, sporun yönetilmesi ve disiplinine ilişkin olmadığından bu kapsam dışındadır. Bu çerçevedeki uyuşmazlıklar ya yargı mercileri nezdinde dava yoluyla ya da tarafların tercihine göre, karşılıklı yazılı mutabakatları ile yargı denetimine tabi olmak üzere spor federasyonlarının kurulları önünde de çözülebilecektir. Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığın spor federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin  olmadığı,  taraflar arasında imzalanan sözleşmeye aykırılıktan kaynaklandığı Anayasa’nın 59 maddesinin 3. fıkrasındaki düzenlemenin spor federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin olduğu ve anılan konularda çıkan uyuşmazlıklarda zorunlu tahkim yoluna başvurulabileceği, tahkim kurulu kararlarının kesin olduğu ve bu kararlara karşı hiçbir yargı merciine başvurulamayacağı öngörüldüğü, sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarda tahkim kurulunca verilen kararlara karşı yargı yolunun açık olduğu, Hal böyleyken mahkemece Tahkim Kurulunun 03/01/2018 tarih ve 2018/370 Esas, 2019/1 Karar sayılı kararının sözleşmeden kaynaklı uyuşmazlığa ilişkin olduğu ve anılan karara karşı yargı yolunun açık olduğu kabul edilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken  yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirir.       SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 3.050 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 27/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi

Scroll to Top