Taraflar arasındaki hakem kararının iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasındaki uyuşmazlık öncesinde müvekkilinin davalıdan alacaklı olduğunu, davalının bu borcunu ödememekle davacıyı tehdit etmesi sonucu müvekkili davacının tahkim yargılamasına dayanak aracılık sözleşmesini imzalamak zorunda kaldığını, davalının sözleşme uyarınca şahsi teminat vermediği satışlar bakımından komisyon alacağının doğmadığını, esasen tahkim yargılamasında çözülmesi gerekli asıl uyuşmazlığın SEBİT’e yapılan satışlar bakımından şahsi teminat vermeyen davalının komisyon alacağına hak kazanıp kazanmadığı hususu olduğunu, hakem heyeti tarafından yürütülen tahkim yargılamasında ilk etapta tanzim edilen usuli zaman çizelgesine göre davanın 05.12.2022 tarihinde sonuçlandırılmasına karar verildiğini, ancak süreç içerisinde bu tarihin defalarca ileri alınıp değiştirildiğini, nihai olarak itiraz konusu kararın verildiği tarih de dikkate alındığında tahkim sürecinin adli yargıda görülecek olağan bir dava sürecinden daha hızlı olmadığını, yargılama safahatinin en baştan itibaren davaya dayanak sözleşmeden daha önce bir satış sözleşmesi yapıldığı, müvekkilinin karşı tarafa satışını yaptığı ürünlerin bedellerinin tahsil edilemediğini, bu ödemenin tahsil edilebilmesi için karşı tarafın davaya dayanak sözleşmeyi davacıyı imzalamaya zorladığını, müvekkilinin aracılık sözleşmesini ve devamında tahkim anlaşmasını imzalarken sadece mevcut alacağını tahsil edememe riskini ticari olarak göze alamaması nedeniyle imzaladığını, bu yöndeki savunmanın hakem heyetince hiç dikkate alınmadığını, hakem heyetinin gerekçeli kararının 23 üncü sayfasının 2 nci paragrafında bu hususun sözleşmenin geçerliliği ile ilgili bir husus olduğunu tespit ettiğini, ancak bunu esasa etkili bulmadığını, en başından itibaren tahkim anlaşmasının geçersiz olması nedeniyle devamında yapılan işlemlerin de geçersiz olduğunu, hakem heyetinin taraflar arasındaki sözleşmeyi yorumlamaya davanın sonucuna etki eden bir tezle başladığını ve bu tezi desteklemeye gayret sarf ettiğini, bunun sonucu olarak gerçeklikten uzaklaşıldığını, örnek bir çelişkinin gerekçeli kararın 21 inci sayfasının 2 nci paragrafında ve devamında yer aldığını, bu durumun hakem heyetinin tarafların eşitliği ilkesine aykırı davrandığını gösterdiğini, hakem kararının bütünü incelendiğinde çelişkili hususlar içerdiğinin görüleceğini, dahası gerekçeli kararda yapılan bu değerlendirmelerin hakem kurulunun tarafsız davranmadığını gösterdiğini, hatta hakem kurulunun yargılama konusunu aşacak şekilde karar verdiğini, iptal davasında hakem heyetinin verdiği kararın esası denetlenemeyecek ise de hakem kararındaki çelişkili ve tarafsız olmayan değerlendirmeler ve eşitlik ilkesini ihlal eden hususların iptal davasında denetlenebileceğini, davaya konu uyuşmazlıkta müvekkilinin karşı tarafa borçlu olmasını gerektirecek bir işlem yapılıp yapılmadığının ve varsa borç miktarının tespiti için dava dışı SEBİT’in ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi gerektiğini, zira müvekkilinin iddia konusu komisyon borcunun, müvekkili tarafından SEBİT’e yapılan satışlar üzerinden doğduğunun ileri sürüldüğünü ve hakem heyetince de hesaplamanın buna göre yapılması gerektiğini, benzer şekilde karşı tarafın davacı ile alakası olmayan kişi ve ürünler bakımından da müvekkiline talep yönelttiğini, müvekkilinin defterlerinde kayıtlı olmayan bazı ürün satışlarının da müvekkiline atfedildiğini, müvekkilinin karşı tarafı devre dışı bırakarak SEBİT’e satış yaptığının ileri sürüldüğünü, ancak bunun için SEBİT’in defterlerinin dahi incelenmediğini, süreç içerisinde müvekkilinin defter ve kayıtlarında aleyhe sonuç doğuran tüm kayıtlar incelenerek karar gerekçesine derç edildiğini, SEBİT’in defter ve kayıtları bakımından da hakem heyetinin inceleme kararı verdiğini, bu konuda karşı tarafa süre tanıdığını, bunu kendilerinin de uygun gördüklerini, ancak süreç içerisinde hakem heyetinin hiçbir gerekçe göstermeden SEBİT kayıtlarını incelemekten vazgeçtiğini, bu vazgeçmenin haklı bir gerekçesinin ortaya konulmadığını, bu durumun hakem heyetinin delilleri yeterince toplayıp incelemediğini ortaya koyduğunu, böylece tarafların eşitliği ilkesinin ihlal edildiğini, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde tahkim sözleşmesinin geçersiz olması, (c) bendinde kararın tahkim süresi içinde verilmemiş olması, (d) bendinde hakem kurulunun karar verirken iddia kapsamını ve devamında yetkisini aşmış olması, (f) bendinde tarafların eşitliği ilkesine riayet edilmemiş olması hususlarının iptal sebebi olarak sayıldığını, bu yasal düzenlemeler uyarınca hakem kararının iptali gerektiğini iddia ederek hakem kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davaya konu hakem kararının iptalini gerektiren bir husus bulunmadığını, davanın, müvekkilinin alacağına kavuşmasını geciktirmek üzere açıldığını, yargılama sırasında SEBİT’in kayıtlarının incelenmesini talep ettiklerini, davacının ise bu incelemenin yapılmasına ihtiyaç bulunmadığı yönünde hakem heyetine itirazlar sunduğunu, davacının kendi beyanlarının tam aksine işbu iptal davasında SEBİT’in kayıtlarının incelenmemesini iptal sebebi olarak ileri sürmesinin çelişkili olduğunu, esasen hakem heyetince hüküm altına alınan komisyon alacaklarının hesaplanması için davacının dava dışı SEBİT’e yaptığı satışların davacı defterlerinden tespit edilmesinin yeterli olduğunu, ceza koşulu alacağının zaten hakem heyetince reddedilmiş olması nedeniyle SEBİT kayıtlarının incelenmemesinin sonuca etkili olmadığını, esasen bu kayıtların incelenmemesinin karşı taraf aleyhine değil, müvekkili aleyhine sonuç doğurduğunu, davacı tarafından ileri sürülen iptal sebeplerinin dayanaksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile uyuşmazlığın tahkime elverişli olduğu, hakem heyeti kararının esasının, yerinde olup olmadığının, hukuku doğru uygulayıp uygulamadığı gibi hususların, hakem heyeti kararının iptali istemli davada tartışma konusu yapılamayacağı, tahkim yargılamasının yürütülmesinde ve verilen kararın içeriğinde kamu düzenine aykırılık teşkil edecek bir hususun bulunmadığının tespit edildiği, nihai hükmün, tahkim süresi içinde 28.06.2023 tarihinde verildiği, davacı vekilinin sözleşmeyi baskı ve dayatma altında imzaladığını, bu nedenle tahkim şartı içeren sözleşmenin geçersiz olduğunu ileri sürerek kararın iptalini talep ettiği, davacının ileri sürdüğü hususun iradeyi sakatlayan hususlara ilişkin olup tahkim yargılaması sırasında hakemlerce değerlendirildiği ve yerinde görülmediği, kaldı ki davacının tacir olup tedbirli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü altında bulunduğu, alacağın tahsil edilmesi için dava açılmasının ya da takip yapılmasının yaratacağı riskin göze alınmadığına dair iddianın, iradeyi sakatlayan bir neden olarak değerlendirilemeyeceği, bu nedenlerle davacı vekilinin bu konudaki iptal gerekçelerinin yerinde görülmediği, davacı vekilinin, dava dışı SEBİT’in ticari defter ve kayıtları incelenmeden karar verildiğini, oysa uyuşmazlığın aydınlanması için bu kayıtların incelenmesi gerektiğini, hakem heyetinin bu konuda taraflara eşit mesafede durmadığını ve tarafların eşitliği ilkesinin ihlal edildiği gerekçesiyle hakem kararının iptalini talep ettiği, hakem heyetince hüküm altına alınan alacağın, davacı tarafından dava dışı SEBİT’e yapılan satışlar üzerinden hesaplanan komisyon alacağı olduğu, hakem heyetinin yapılan satışları tespit etmek bakımından davacının defterleriyle yetindiği, bu hususun tamamen hakem heyetinin takdirinde olduğu, hakem heyetinin bir delili toplamamış olması ya da sübut bakımından esas aldığı delillerin yeterli olup olmadığı gibi hususların, hukuki dinlenilme hakkını ve ispat hakkını ihlal etmediği sürece iptal davasında Mahkemenin denetleyebileceği hususlar olmadığı, hakem heyetinin, gerekçeli kararında sübut gerekçelerini ortaya koyduğu, bunun isabetli olup olmadığının iptal davasında denetlenemeyeceği, sübut bakımından davacının defter ve kayıtlarının incelenmesiyle yetinilmesinin, tarafların eşitliği ilkesine ya da tarafların ispat haklarına aykırılık teşkil etmeyeceği, esasen davacı, kendi defterlerine kaydettiği satış miktarları esas alınarak ve sözleşmede kararlaştırılan komisyon oranına göre hesaplama yapılıp karar verilmiş olması nedeniyle eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini savunmaktadır ki bunun somut bir gerekçesini ortaya koymadığı, yani davacının dava dışı SEBİT’e yaptığı satış miktarının davacının kendi defterlerinden tespiti mümkün olup hakem heyetinin de böyle sonuca vardığı, bu uygulama nedeniyle davacının adil yargılanma hakkının, ispat hakkının ya da eşitlik ilkesinin ihlal edildiğinden söz edilemeyeceği, bu nedenle davacı vekilinin aksi yöndeki iptal gerekçelerinin yerinde görülmediği, davacı vekilinin, hakem heyetinin değerlendirme yaparken iddia ve savunma kapsamının dışına çıkarak karar verdiğini ileri sürdüğü, hakem heyetinin kararının bütünüyle tahkim şartı içeren sözleşme ve eki taahhüt kapsamında olduğu, yazılan gerekçelerin taraf iddia ve savunmalarını karşılamak amacını taşıdığı, tahkim anlaşmasının ya da dava konusunun dışında bir değerlendirmeye yer verilmediğinin anlaşıldığı, davacı vekilinin bu konuda ileri sürdüğü iptal nedeninin de yerinde görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dosya muhteviyatından anlaşılacağı üzere, davanın başında yargılamanın 05.12.2022 tarihinde sonuçlandırılacağına dair karar verildiğini, ancak sonradan yapılan değişikliklerle bu tarihin sürekli ileri atıldığı ve en sonunda nihai kararın 28.06.2023 tarihinde açıklandığını, bu noktada bahsi geçen tarih aralığı dikkate alındığı zaman, tahkim sürecinin adli yargıda yürütülen olağan bir dava sürecinden daha hızlı olmadığının açıkça anlaşılabileceğini, yargılama safahatının en başından itibaren taraflar arasında davaya dayanak sözleşmeden daha önce bir satış sözleşmesi yapıldığının, müvekkilinin davacı tarafa satışını yaptığı ürünlerin bedellerini tahsil edemediğinin, bu ödemenin tahsil edilebilmesi için davacı şirketin davaya dayanak sözleşmeyi müvekkilinin önüne koyarak imzalamaya zorladığının ileri sürüldüğünü, alacağını karşı taraftan tahsil edemeyen ve finansal olarak çıkmaza sokulan müvekkilinin türlü ağır şartlar ihtiva eden dava konusu sözleşmeyi imzalamak zorunda kalmış olmasının, taraf iradesini sakatlayan bir durum olarak kabul edilmemesinin hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde izah edilemeyeceğini, yetki aşımı yapıldığını, gerekçeli kararda peş peşe iki paragrafta yapılan çelişkili tahlilden sonra hakem heyetinin taraflara eşit noktada durarak sonuca ulaşmış olduğunun düşünülemeyeceğini, hakem heyeti kararı esas bakımından incelenmeyecekse bile yapılan çelişkili ve tarafgirli tahlillerin itirazları değerlendirilirken dikkate alınması gerektiğini düşündüklerini, müvekkilinin borçlu olmasını doğurabilecek bir işlemin sağlaması yapılacak şekilde tespit edilebilmesi için SEBİT şirketinin ticari defter ve kayıtlarının da incelenmesi gerektiğini, aksi yönde tamamlanan sürecin eksik inceleme ile nihayete erdirilmiş olacağının açık olduğunu, müvekkilinin davacıdan bir başka sözleşme çerçevesinde doğan alacağını tahsil edememe riskini alamaması nedeni ile imzalamak zorunda kaldığı sözleşme süreci bu noktaya getirmişken bir de hukuka ve hakkaniyete aykırı şekilde her işlemi hakem heyetinin keyfi takdirine bırakmanın müvekkilinin meşru ve hukuki menfaatlerinin zedelenmesi sonucunu doğurduğunu, tahkimin yargı organlarının yükünü azaltmak nedeni ile teşvik edilmesi ile Devletin egemenlik yetkilerinden birisinin bu şekilde özel kurumlara tevdi edilmesinin ve bu usulün suiistimaline imkân verilmesi arasındaki çizginin bu kadar ince olmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, hukuki niteliği itibariyle hakem kararının iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 439 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, Mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve kanuna aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
18.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
(Y. 11. HD. 18.01.2024 tarih, : 2024/15 E., 2024/414 K.)