Taraflar arasındaki tahkim davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Bölge Adliye Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 05.02.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde davacı vekilleri Avukat Sedat Yılmaz, Avukat Abdullah Kaya ile davalı vekili Avukat Leyla Aybüke Koç’un gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saatte Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin kendisine ait olan arazide otel, kongre merkezi ve rezidanstan oluşan bir kompleks inşaası planladığını, inşaatın alüminyum dış cephe kaplama işinin davalı tarafından yapılması için 01.01.2014 tarihli sözleşmenin imzalandığını, sözleşmede iş bedelinin belirlendiğini, sözleşme hükümlerine göre sözleşme bedelinin sabit olduğunu, herhangi bir fiyat farkı ve fiyat artışının istenemeyeceğinin sözleşmeyle kesin olarak hükme bağlandığını, bu nedenle davalının hakem heyetinden talebinin en baştan sözleşme amir hükümlerine aykırı olup, bu gerçeğin hakem heyetince gözardı edildiğini, hakem heyetinin tahkim yetkisi olmadığı halde karar verdiğini, davalının genel mahkemeden sonra tahkimde açtığı davanın bütünüyle farklı ve yeni bir dava olduğunu, bu nedenle sözleşmenin 42.maddesi gereğince seçimlik haklarını kullanarak yeni davanın genel mahkemelerde görülmesini istediklerini, hakem heyetinin tahkime elverişli olmayan bir konuda karar verdiğini, KDV ve damga vergisinden kurtulmak için gizli sözleşme yapıldığının ileri sürüldüğünü, vergi kaçırma amacını taşıyan sözleşmenin emredici hükümlere ve kamu düzenine aykırı olması sebebiyle tahkime elverişli olmadığını, sözleşme öncesi pazarlık aşamasındaki mail ve taslakların ve müvekkili şirketi temsil yetkisi olmayan husumetli oldukları tanık beyanının ve bu tanığın imzasını taşıyan sahta nitelikli 4 nolu hakedişin dayanak gösterildiğini, muvazaa iddiasının ispat edildiği kabul edildiğini, müvekkilinin kesin delillerinin dikkate alınmadığını, alacağa ve faize itirazları olduğunu ileri sürerek, hakem kararının iptalini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının uyuşmazlığın esasına ilişkin sürdüğü iddiaların iptal davasının konusu dışında kaldığını, davacının, sözleşmede tahkim şartı olduğunu, İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesine sunduğu dilekçesinde ikrar ettiğini, mahkemece uyuşmazlığın tahkimde çözümlenmesine dair verdiği kararın kesinleştiğini, bu kararın ve hakem ataması yapılmasına ilişkin mahkeme kararının uyuşmazlığın tahkime elverişli olduğuna dair kesin hüküm teşkil ettiğini, hakem kararının infaz edilmesini geciktirmek için daha önceki iddiaların tersini savunmasının çelişkili davranış yasağına aykırılık olup dürüstlük kuralının ihlali olduğunu, mahkemede açılan dava ile tahkimde görülen davanın neticei taleplerinin aynı olduğunu, sözleşmenin muvazaalı olduğunun hakemler tarafından karar bağlandığını, muvazaanın kamu düzenini ilgilendirmediğine de karar verildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesi İlk Derece sıfatıyla yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hakem davasında sözleşmeden kaynaklanan bakiye alacak istenmiş olup, sözleşme ve dava konusu dikkate alındığında kamu düzeni ve tahkime elverişli olmayan bir durum olmadığı, taraflar arasındaki sözleşmenin 42. maddesinde tahkim şartı olup, A Şirketi tarafından İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/345 Esas sayılı dosyasında açılan bedel istemine ilişkin davada E Şirketinin tahkim ilk itirazında bulunması üzerine, mahkemece davanın usulden reddine dair verilen kararın kesinleştiği, E Şirketi kendi hakemini seçmediğinden sözleşmenin 42. maddesi uyarınca Aksoy şirketince mahkemeye müracaat ederek hakem tayin ettirdiği, E Şirketince mahkemede açılan davada tahkim ilk itirazında bulunulduğundan ve bu itirazı kabul edildikten sonra hakem seçmeyerek tahkim yargılamasından kaçınmak istemesinin TMK’nın 2. maddesinde düzenlenen iyiniyet kuralına ve HMK’nın 29. maddesinde düzenlenen dürüst davranma ilkesine aykırı olduğunu, ileri sürülen diğer iptal sebeplerinin davanın esasına ilişkin olduğundan HMK 439/2 de sınırlı sayılan iptal sebeplerinden olmadığı, tarafların eşitliği ilkesi ve hukuki dinlenilme hakkına riayet edilmediğine ilişkin beyanların ve delillerin sözleşmenin hatalı ve yanlış değerlendirildiği dışında herhangi bir gerekçe ve somut iddia bulunmadan yapıldığı, ihlalin ispatlanmadığı, genel mahkemede açılan dava ile tahkim davasının aynı nitelikte olduğu, kaldı ki tahkime konu uyuşmazlık sözleşmeden kaynaklandığı ve sözleşmede tahkim şartı bulunduğu, bedelin muvazaalı olduğu iddiasının mahkeme önünde ileri sürülebilecek hususlardan olup, kamu düzenine ilişkin bulunmadığı, açılan iptal davasında re’sen incelenmesi gereken kamu düzenine aykırılık ve tahkime elverişli olmama hali bulunmadığı gibi, davacı tarafça ileri sürülen iptal sebeplerinden HMK’nın 439. madde kapsamında incelenmesi gereken sebepler yönünden usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, ileri sürülen sair iptal sebeplerinin ise davanın esasıyla ilgili olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; tahkim yetkisine itiraz ettiklerini, genel mahkemedeki davadan sonra tahkim aşamasında açılan davanın farklı olduğunu, gerekçenin çelişkili olduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 42. maddesinde hakem seçiminde bulunmama hakkının açıkça tanındığı, hakem seçiminde bulunulmaması halinde davanın genel mahkemede görülmesinin zorunlu kılındığını, müvekkilince hakem seçiminde bulunulmadığından sözleşmenin 42. maddesinin açık hükmü gereğince, yeni iddialara dayanan bu yeni davanın hakemde görülmesinin mümkün olmadığını, ihtilafın tahkime elverişli olmadığını, iddia edilen vergi kaçırma amacına matuf sözleşmenin kamu düzenine ve genel ahlaka aykırı olduğunu, dinlenilen tanıkla husumetli olduklarını, muvazaanın ispatlanamadığını, sundukları delillerin dikkate alınmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hakem heyeti kararının iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 , 371., 439. maddeleri
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle Bölge Adliye Mahkemesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama ve 6100 sayılı HMK’nın hakem kararlarının iptaline ilişkin 439. maddesi hükmü gözetildiğinde verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına, HMK’nın 439. maddesinde yer alan iptal sebepleriyle sınırlı yapılan incelemede; dava şartları ve hukukun uygulanması bakımından da hükmün bozulmasını gerektirir bir neden ve kararın gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
05.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
(Y. 6. HD. 05.02.2024 tarih, 2023/4064 E., 2024/502 K.)