BOŞANMA, VELAYET. (09.01.2024)

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına  karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olup; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 09.01.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde temyiz eden davalı Gulnora Kavukcu ve vekilleri gelmedi. Karşı taraf davacı Suat Kavukcu vekili Av. Tülin Alsancak geldi. Gelenin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle; kadının, erkeğe hakaret ettiğini, aşağıladığını, küçük düşürücü davrandığını, sevgi ve saygı göstermediğini, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, ortak çocuğa baskı uyguladığını, ortak çocuk ve erkeğin ihtiyaçları ile ilgilenmediğini, güven sarsıcı hareketlerde bulunduğunu belirterek, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, erkek lehine 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçelerinde özetle; erkeğin, sürekli alkol kullandığını, şans oyunlarına ve at yarışlarına düşkün olduğunu, hakaret ettiğini, fiziksel şiddet uyguladığını, arkadaşları ile evde alkol almaya başladığında kadını ve ortak çocuğu odaya kilitlediğini, aşırı kıskanç davrandığını, komşularının erkeğin bu aşırı sarhoş halinden ve sorun çıkarmasından rahatsız olup şikayetçi olduklarını, aşırı alkol alması nedeniyle rahatsızlık verici davranışlarda bulunduğunu, bilinçsizce altına işediğini ve tedaviye yanaşmadığını,  arkadaşlarından birinin ortak çocuğa tacizde bulunmasına sebebiyet verdiğini, son zamanlarda evin ihtiyaçlarını karşılamadığını, adeta aç bırakarak kadının evden gitmesini istediğini, iftira atmakla ve çocuğu göstermemekle tehdit ettiğini, baskı kurduğunu, çocuğu anne aleyhine kışkırttığı, alkol aldığında her defasında boşanacağını söylediğini, mal varlığını kaçırmak kastıyla kız kardeşinin üzerine devrettiğini, savurgan bir hayat yaşadığını, kadının başka erkeklerle ilişkisi olduğunu söyleyerek iftira attığını belirterek davanın reddine,  boşanmaya hükmedilmesi halinde ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 2.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 2.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile yasal faiziyle birlikte 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kadının, başka erkekle ilişkisinin olduğu, boşanmaya neden olan olaylarda kadının tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, çocuk ile anne arasında kişisel ilişki kurulmasına, erkek yararına 10.000,00 TL manevî tazminata, kadının nafaka ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın kabulü, kusur belirlemesi, erkek lehine hükmedilen manevî tazminat, velâyet, kadının nafaka ve tazminat taleplerinin reddi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesince kadın aleyhine belirlenen ve gerçekleşen kusurun sabit olduğu, erkeğin mal varlığını kız kardeşinin üzerine devretmekle mal kaçırmaya çalıştığı, bu durumun erkek tarafından tevil yollu ikrar ile bizzat kabul edildiği halde erkeğe kusur olarak yüklenmemesinin doğru bulunmadığı, erkeğin alkol aldığı ve iddia oyunları oynadığı sabit ise de, bu davranışlarının taşkınlık derecesine vardığının ve evlilik birliğini çekilmez hale getirdiğinin ispat edilemediği, davalı kadının bu konuda beyanda bulunan tanıkları Bayram  ve Emre ile davacı erkek arasında husumet bulunduğu da düşünüldüğünde, bu maddî vakıaların erkek aleyhine kusur olarak yüklenmemesinde  isabetsizlik görülmediği,  gerçekleşen bu durum karşısında, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin az, kadının ağır kusurlu olduğu, kadının, sadakat yükümlülüğünü ihlal etmesi nedeniyle birlik görevlerini ihlal ettiği, kadına göre daha az kusurlu erkeğin dava açmakta haklı olduğu, erkeğin davasının kabulüne karar verilmesinde usul ve kanuna aykırılık görülmediği, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen erkeğin ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, erkek lehine manevî tazminata hükmedilmesinde usulsüzlük yok ise de, takdir edilen tazminat miktarının tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alındığında fazla bulunduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğe göre daha ağır kusurlu kabul edilen kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmemesinde isabetsizlik görülmediği, tedbir nafakası alacaklısının kusurunun aranmadığı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek, ev hanımı olup, işi ve geliri bulunmayan kadın yararına dava tarihinden geçerli olmak üzere tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken talebin reddedilmesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğu, davalı kadın boşanmaya sebep olan olaylarda ağır kusurlu olup, lehine yoksulluk nafakasının koşulları oluşmadığından, bu talebin reddine karar verilmesinde usulsüzlük görülmediği, Mahkemece alınan uzman raporu ve toplanan tüm delillere göre, karar tarihi itibarıyla idrak çağında bulunan 2006 doğumlu ortak çocuğun günün çoğunluğunda baba ile kaldığı, sadece yatmak için annesinin yanına gittiği, babanın ekonomik ve sosyal koşullarının anneye göre çok daha iyi olduğu, çocuğun babaya karşı olumlu düşünce geliştirdiği, sosyal çevresini daha çok baba ve babanın yakınları ile oluşturduğu, annenin işi, sosyal çevresi ve yakınlarının Türkiye’de olmadığı, dağınık ve düzensiz yaşadığı, davacının ekonomik desteği ile geçindiği, tüm bu sebeplerle, annenin ekonomik ve fiziki şartlarının çocuğun ruhsal ve bedensel gelişimine yeterli bulunmaması, babanın velâyeti kullanmasına engel bir durumunun ispat edilememesi, Mahkeme uzmanının da, velâyetin babaya verilmesinin daha uygun olacağına dair görüş bildirmesi karşısında, velâyetinin babaya verilmesinde isabetsizlik görülmediği, keza, çocuğun çıkarına açıkça ters düşmediği takdirde ifade edeceği görüşe önem verileceği hususu dikkate alındığında; sırf çocuğun velâyet tercihini anne lehine kullanmasına itibar edilerek velâyetin anneye verilmemesinde isabetsizlik görülmediği,  davalı cevap dilekçesinde ortak çocuk yararına aylık 2.500,00 TL tedbir nafakası talebinde bulunduğu halde; Mahkemece bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi usul ve kanuna aykırı bulunmuş ise de, ortak çocuğun yargılama boyunca çoğunlukla baba ile yaşadığı, tüm maddî ihtiyaçlarının baba tarafından karşılandığı dikkate alındığında, davalının buna yönelik istinaf talebinin reddedilmesi gerektiği belirtilerek; kadının kusur belirlemesine ve erkek lehine hükmedilen manevî tazminat miktarına yönelik istinaf talebinin kabulü ile, kararın buna ilişkin hüküm fıkrasının kaldırılmasına, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin az, kadının ağır kusurlu olduğunun tespitine, erkek yararına 7.000,00 TL manevî tazminata, kadının diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla; davanın kabulü, kusur belirlemesi, erkek lehine hükmedilen manevî tazminat, velâyet, kadının nafaka ve tazminat taleplerinin reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.   

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık;  erkek tarafından açılan boşanma davasında kusurun kimden kaynaklandığı, boşanma davasının kabulü, velâyet, nafakalar ve tazminatlar hakkında kurulan hükmün kanuna ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci  fıkrası, 169 uncu,  174 üncü maddesinin birinci ve  ikinci fıkrası, 175 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Bölge Adliye Mahkemesi karar gerekçesinde; ev hanımı olup, işi ve geliri bulunmayan kadın yararına dava tarihinden geçerli olmak üzere tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken talebin reddedilmesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğu belirtilmesine rağmen  hüküm kısmında kadının kusur belirlemesine ve erkek lehine hükmedilen manevî tazminat miktarına yönelik istinaf talebinin kabulüne denilmek suretiyle ve tedbir nafakası yönünden hüküm kurulmayarak tedbir nafakası konusunda gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmıştır. Gerekçe ve hüküm arasında yaratılan bu çelişki nedeniyle hükmün bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına tedbir nafakası yönünden BOZULMASINA,

2. Davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, bozma sebebine göre yeniden hüküm kurulması zorunlu hale gelen tedbir nafakasına yönelik sair temyiz itirazların şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,

Dosyanın  kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.01.2024  tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

(Y. 2. HD. 09.01.2024 tarih, 2022/8501 E., 2024/15 K.)

Scroll to Top