Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın da kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer’îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kabul edilen yönlerden kaldırılmasına ve bu yönlerden yeniden esas hakkına hüküm kurulmasına, taraf vekillerinin diğer yönlere ilişkin istinaf itirazlarının ise ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ve velâyet yönünden, davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından ise kusur belirlemesi, tazminatların ve nafakaların miktarları yönünden temyiz edilmiş olup incelemenin duruşmalı olarak yapılması davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 10.01.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
İlk Derece Mahkemesince, maddî tazminat ve nafakaların miktarlarına ilişkin olarak verilen hüküm davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir. Bu nedenle davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından, istinaf edilmeyerek kesinleşen bu yönlere ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Belli edilen günde temyiz eden davalı- davacı N vekili Avukat Zeynep Naz Taga ve karşı taraf temyiz eden davacı- davalı D vekili Avukat Yaren Uzun geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten ve davacı-karşı davalı erkek vekilinin tüm, davalı-karşı davacı kadın vekilinin ise reddedilen yön dışındaki gerekli şartları taşıyan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava, cevaba cevap (karşı davada cevap) dilekçelerinde özetle; tarafların 2014 yılında evlendiğini, bu evlilikten ortak çocuklarının olduğunu, kadının, birlik görevini ihmal ettiğini, ortak konutu terk ettiğini, hakaret ettiğini, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığını, karşı dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını iddia ederek asıl davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, karşı davanın reddine, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap, karşı dava ve ikinci cevap (karşı davada cevaba cevap) dilekçelerinde özetle; asıl dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, erkeğin, fiziksel, duygusal, cinsel ve psikolojik şiddet uyguladığını, bağımsız konut temin etmediğini, erkeğin babasının kadına ve ortak çocuğa sürekli hakaret ettiğini ancak erkeğin bu duruma sessiz kaldığını, babasının evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığını, kadının ailesi ile görüşmesine izin vermediğini, baskıcı olduğunu, erkeğin babasının, kadını taciz ettiğini bu konu ile ilgili suç duyurusunda bulunulduğunu, tehdit ettiğini, hastalığı ile ilgilenmediğini iddia ederek karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, asıl davanın reddine, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocukların her biri yararına ayrı ayrı aylık 500,00 TL tedbir nafakası, 500,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakası, 500,00 TL yoksulluk nafakası, nafakaların her yıl ÜFE oranında arttırılmasına, yasal faizi ile birlikte kadın yararına 20.000,00 TL maddî tazminat, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin, bağımsız konut temin etmediği, kadına sürekli olarak hakaret ettiği, kadını tehdit ettiği, kadına bağırdığı, babasının, kadını rahatsız etmesine ve kadının bu durumu söylemesine rağmen erkeğin sessiz kaldığı, kadının rızası olmamasına rağmen erkeğin babasının ortak konuta yabancı uyruklu bir bayan getirdiği, erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı, kadının ise kendisinin ve babasının erkeğe fiziksel şiddet uyguladığı ve hakaret ettiği, kadının erkeğe bağırdığı bu hususun tüm dosya kapsamı ile ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin, kadına nazaran ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın da kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, alınan sosyal inceleme raporu içeriği dikkate alınarak ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine ve ortak çocuklarla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, erkeğin velâyet talebinin reddine, ortak çocukların her biri yararına ayrı ayrı aylık 200,00 TL tedbir nafakası ile ortak çocukların yaşları, ihtiyaçları dikkate alınarak Ahmet Mustafa yararına aylık 350,00 TL, Hira Nur yararına ise aylık 300,00 TL iştirak nafakasına, takdir edilen nafakanın her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında arttırılmasına, kadının çalışmadığı ve boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir nafakası, 400,00 TL yoksulluk nafakası, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu, erkeğin kusurlu davranışının aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evlilik süresi dikkate alınarak kadın yararına yasal faizi ile birlikte 20.000,00 TL maddî tazminat, 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu, erkeğe yüklenecek kusurlu bir davranışın bulunmadığı, kadının davasının reddine karar verilmesi gerektiği, tazminata ve nafakaya hükmedilmesinin hatalı olduğu, adil yargılanma ilkesine aykırı davranıldığı, velâyet düzenlemesinin hatalı olduğu belirtilerek; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ve velâyet yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının manevî tazminat miktarı yönünden hatalı olduğu, kusur durumu da dikkate alındığında takdir edilen manevî tazminat miktarının az olduğu belirtilerek; kusur belirlemesi ve manevî tazminat miktarı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi yönünden kısmen hatalı olduğu, her ne kadar kadına, babasının erkeğe hakaret ettiği ve fiziksel şiddet uyguladığı vakıası kusur olarak yüklenmişse de kadına yüklenen kusurun, babasının bu eylemine kayıtsız kalması olduğu ve bu eylemin de ispatlandığı, taraflara karşılıklı bağırma ve fiziksel şiddet uygulama yönünde kusur yüklenmişse de bu olayın tarafların birbirine yönelik değil aileler arasında yaşanan tartışmada gerçekleştiği, erkeği, bağımsız konut temin etmediği, kadının, erkeğin babasından rahatsız olmasına rağmen bu duruma sessiz kaldığı, kadına hakaret ettiği ve kadını tehdit ettiği vakıalarının ise ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olduğu yönündeki tespitin isabetli olduğu, kusur durumu dikkate alındığında kadının davasının kabulüne karar verilmesinin de herhangi bir isabetsizlik olmadığı, velâyet ve kişisel ilişki düzenlemesinin isabetli olduğu, İlk Derece Mahkemesi tarafından tedbir nafakasına karşı dava tarihinden hükmedilmesinin isabetli olmadığı ancak bu hususta istinaf itirazı olmadığından bu hususa değinilmekle yetinildiği, ortak çocuk Hira Nur’un yargılama sırasında doğmasına rağmen karşı dava tarihinden itibaren tedbir nafakasına hükmedilmesinin hatalı olduğu, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası miktarlarının isabetli olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, kusur durumu, hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında kadın yararına tazminat şartlarının oluştuğu ve miktarlarının da uygun olduğu belirtilerek; taraf vekillerinin vakıaya yönelik istinaf taleplerinin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin yukarıda belirtildiği şekilde düzeltilmesine, ortak çocuk Hira Nur yönünden tedbir nafakası başlangıç tarihine ilişkin istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının bu yönden kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, 30.03.2018 tarihi itibariyle ortak çocuk Hira Nur yararına aylık 200,00 TL tedbir nafakasına, taraf vekillerinin diğer yönlere ilişkin istinaf itirazlarının ise ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair verilen kararın hatalı olduğu, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ve velâyet yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair verilen kararın hatalı olduğu, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile kusur belirlemesi, tazminatların ve nafakaların miktarları yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında görülen karşılıklı boşanma davasında, taraflar arasında evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet verecek nitelikte geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesinin yerinde olup olmadığı, kadın yararına maddî, manevî tazminat, tedbir nafakası, yoksulluk nafakası verilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı, kadın yararına hükmedilen tazminat miktarı ve ortak çocuklar yararına hükmedilen nafakaların miktarının hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı ve velâyet düzenlemesinin ortak çocukların üstün yararına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi, 327 inci maddesi, 328 inci maddesi, 330 uncu maddesi, 335 inci ve devam maddeleri; 6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3.Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-karşı davalı erkek vekilinin tüm, davalı-karşı davacı kadın vekilinin ise aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü ile kişilik haklarına yapılan saldırı dikkate alındığında kadın yararına hükmolunan manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 6098 sayılı Kanun’un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1.Davalı-karşı davacı kadın vekilinin maddî tazminatın ve nafakaların miktarlarına yönelik temyiz delikçesinin bu yönler istinaf edilmediğinden REDDİNE,
2.Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a)Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen manevî tazminatın miktarı yönünden BOZULMASINA,
b)Davacı-karşı davalı erkek vekilinin tüm, davalı-karşı davacı kadın vekilinin ise diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden davalı- davacı Nihal’e iadesine,
Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden davacı- davalı Doğan’a yükletilmesine,
Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL’lik vekâlet ücretinin Doğan’dan alınarak Nihal’e verilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.01.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
(Y. 2. HD. 10.01.2024 tarih, 2022/8863 E., 2024/87 K.)