Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı-davacı erkek vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı kadın vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin, davacıyı sürekli evinden kovduğunu, davacıya küfür ve hakaretler ettiğini, davacının ailesinin kızını gelip aldığını, davalının daha sonrasında ısrarı üzerine davacının eve geri döndüğünü, davalının sık sık eve içkili olarak geç saatlerde geldiğini, daha sonra arkadaşları ile Batum’a seyahate giderek Batum’da bir haftaya yakın kaldığını ve başka bir kadınla birlikte olduğunu, bu birlikteliği süresinde samimi fotoğraflar çekildiğini, bu fotoğrafları davacının davalının telefonunda görmesi üzerine evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğini, davalının bunun gibi bir çok güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunu, belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin davacı anneye verilmesine, ortak çocuklar lehine 600,00 TL iştirak nafakasına, davacı eş lehine 1.500,00 TL yoksulluk nafakasına, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili cevap-karşı dava dilekçesinde özetle; tarafların üniversite döneminde tanıştığını, davalının hala Maltepe Üniversitesi’nde öğrenci olduğunu, davacının 2019 yılında mezun olduğunu, davacının evlilik birliği içerisinde yabancı bir erkekle samimi görüşmeler yaptığını, davalıdan telefonunu sakladığını, davalının bu durumdan şüphelendiğini ve davacıdan telefonunu istediğini, davacının telefonu vermediğini, davalıya bağırmaya başladığını, davalının o esnada telefonu davacıdan aldığını, davacının İlke ismi ile kaydettiği bir erkek ile gizli gizli görüştüğünü fark ettiğini, davacının sonrasında sadakatsiz davranışını itiraf ettiğini, görüştüğü kişiye de evli olduğunu söylemediğini, davacının bu kişi ile oyunda tanıştığını ve telefon numarasını istediğini, daha sonra davacının ailesinin davacı ve çocukları alarak evden ayrıldıklarını, davacının çocukları davalıya göstermediğini, küfür ve hakaretler ettiğini, evlilik birliği içesinde üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin davalı tarafa verilmesine, ortak çocuklar lehine 500,00 TL iştirak nafakasına, erkek lehine 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla her iki tarafın da kusurlu olduğu, şiddetli geçimsizliğe sebebiyet verecek hakaretamiz aşağılayıcı söz ve davranışlarda bulundukları, sürekli ve sık sık tartıştıkları, her iki tarafın da güven sarsıcı davranışta bulunduğu, davacı-karşı davalının başka bir erkek ile sosyal medya yolu ile güven sarsıcı görüşme ve konuşmalar yaptığı, davalı karşı davacının da bir bayanın uygunsuz resimlerini sosyal medyada paylaştığı ve güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, iki tarafın da eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen boşanma davalarının kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuklar 2015 doğumlu ikizler Buğlem ile Eslem’in velâyetlerinin davacı-karşı davalı anneye verilmesine, baba ile çocuklar arasında kişisel ilişki tesisine, 05.11.2019 tarihli ara kararı ile dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere Buğlem lehine hükmolunan aylık 250,00 TL, Eslem lehine hükmolunan aylık 250,00 TL tedbir nafakalarının kararın kesinleşmesine kadar devamına, kararın kesinleşmesinden itibaren Buğlem lehine aylık 400,00 TL, Eslem lehine aylık 400,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmesine, davacı-karşı davalı lehine hükmolunan aylık 250,00 TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesine kadar devamına, kararın kesinleşmesinden itibaren aylık 400,00 TL yoksulluk nafakasına, tarafların manevî tazminat talebinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; davacı-karşı davalının tam kusurlu olduğunu, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, yabancı bir erkekle samimi görüşmeler yaptığını, evliliğin son zamanlarında değiştiğini, ev ile ilgilenmediğini, kadının delil olarak bildirmediği fotoğraflarla erkeğe kusur atfedildiğini, bayanın fotoğrafının paylaşıldığı iddiasına dayanılmadığını, tanıkların duyuma dayalı beyanda bulunduklarınını belirterek kadının davasının kabulü, kusur tespiti, velâyet, davacı-karşı davalı lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile davalı-karşı davacının manevî tazminat talebinin reddi kararı yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı-davalıya yüklenen kusurlu davranışların istinaf edilmeyerek kesinlik kazandığı, davalı-davacının bir bayanın uygunsuz resimlerini sosyal medyada paylaştığı ve güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu iddia edilmiş ise de bu iddia dilekçeler teatisi aşamasında ileri sürülmediği gibi sunulan fotoğrafların da delil olarak belirtilmediği, davalı-davacının kusur tespitine ilişkin istinaf talebinin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacı-davalının ağır, davalı-davacının az kusurlu olduğu şeklinde düzeltilmesine, davacı-davalı kadının dilekçeler teatisi aşamasında yoksulluk nafakası talebinde bulunmadığı halde lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin hatalı olduğu, davacı-davalının belirtilen kusurlu davranışları nedeniyle davalı-davacının kişilik hakları ihlal edildiğinden davalı-davacının manevî tazminat talebinin kabulü gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, belirtilerek bu yönlere ilişkin istinaf talebinin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının buna ilişkin kısmının kaldırılmasına, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evlilik süresi, yaşları ve tazminata esas fiillerin niteliği dikkate alınarak davalı-davacı lehine 8.000,00 TL manevî tazminata, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, sair istinaf esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; erkeğin sadakatsiz olduğunu belirterek kusur belirlemesi, erkek lehine hükmedilen manevî tazminat ve reddedilen yoksulluk nafakası talebi yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; tarafların açılan karşılıklı boşanma davasında; kusur tespiti, delillerin takdirinde hata edilip edilmediği, tazminatlar, nafakalar noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesi, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 175 inci ve 176 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Somut uyuşmazlıkta, Bölge Adliye Mahkemesince boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşine hakaret eden erkeğin az; eşine hakaret eden ve güven sarsıcı davranışta bulunan kadının ağır kusurlu olduğu kabul edilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden tarafların mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında, erkeğin de güven sarsıcı davranışta bulunduğu, kadının dava dilekçesinde bu vakıaya açıkça dayandığı, buna dair fotoğraflarının olduğunu söylediği anlaşılmaktadır. Bu durumda; boşanmaya sebebiyet veren ve gerçekleşen olaylarda, eşine hakaret eden ve güven sarsıcı davranışta bulunan erkek ile eşine hakaret eden ve güven sarsıcı davranışta bulunan kadın eşit kusurlu olup yanılgılı değerlendirme sonucu kadının erkeğe nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3.Yukarıda (2) paragrafta açıklandığı üzere, tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit derecede kusurlu oldukları anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu maddî ve manevî tazminata hükmedilebilmesi için tazminat yükümlüsünün kusurlu, tazminat talep eden eşin ise kusursuz veya diğerine göre daha az kusurlu olması gerekir. Bölge Adliye Mahkemesince kadının erkeğe nazaran ağır kusurlu olduğunun kabulü ve bu hatalı kusur belirlemesine göre erkek yararına manevî tazminata hükmedilmesi isabetsiz olmuş ve bozmayı gerektirmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 175 inci maddesi uyarınca boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mâli gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Yukarıda açıklandığı üzere, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı-davalı kadının, davalı-davacı erkeğe nazaran kusurunun daha ağır olmadığı, geliri ve malvarlığı bulunmadığından boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılmıştır. 4721 sayılı Kanun’un 175 inci maddesi koşulları somut olayda davacı-davalı kadın yararına gerçekleşmiştir. O halde, davacı-davalı kadın yararına uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilecek yerde, hatalı kusur belirlemesi sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, erkek lehine hükmedilen manevî tazminat ve kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmemesi yönlerinden davacı-davalı kadın yararına BOZULMASINA,
2.Davacı-davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
(Y. 2. HD. 10.01.2024 tarih, 2023/2127 E., 2024/67 K.)