BİRLEŞEN DAVA İSTİNAF YOLUNA TABİ İSE, DOSYA AYRILMALIDIR. (15.3.2023)

Y A R G I T A Y   K A R A R I

I. DAVA                

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı Kurumun Tunçbilek Termik Santralinde 19.03.1996 tarihinden itibaren sosyal serviste çalıştığını, davalı Kurumun kadrolu personeli ile birlikte davalı tarafından temin edilen malzemeler ve Kurum yetkililerinin talimatı ile çalışıldığını, söz konusu işlerin daha önce Kurumun kadrolu elemanları ile yapılmasına rağmen, ucuz işçi teminine yönelik olarak muvazaalı sözleşmeler ile alt işveren firmalara yaptırıldığını, müvekkilinin sosyal serviste ve yemekhanede hemen hemen her birimde çalıştığını, en son garsonluk yaptığını, davacının aynı işyerinde aynı işi yapan kadrolu işçiler ile aynı ücreti talep hakkı bulunduğunu,  6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş sözleşmesi Kanunu’nun 31 inci maddesinde ücret eşitsizliği yönünden sendikasız işçilerin korunduğunu, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 5 nci  maddesi, Anayasa’nın 10 uncu  ve 55 inci maddeleri, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 14 üncü maddesi, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 1 ve 2 nci maddelerinde eşitlik ilkesinin vurgulandığını iddia ederek ücret fark alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı E.Ü.AŞ vekili cevap dilekçesinde; davanın görev, yetki, husumet, derdestlik, kesin hüküm, hukuki yarar yokluğu, hak düşürücü süre ve zamanaşımından dolayı reddi gerektiğini, müvekkili Teşekkülün ihale makamı olduğunu ve davacının kendi işçileri olmadığını, ayrı bir işverenin işçisi olduğunu, muvazaa olgusunu kabul etmediklerini, bir kamu kuruluşu olan müvekkili Şirketin muvazaalı işlem yapmasının söz konusu olamayacağını, ihale ile Şirketlere verilen işin niteliği ve yürütümü bakımından elektrik üretimi işinden tamamen farklı ve bağımsız nitelikte bir iş olduğunu, Kurum personeli ile davacının aynı işi yapmadığını, aynı işi yapmak ile aynı yerde çalışmanın aynı anlama gelmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III.  MAHKEME KARARI

1. Mahkemenin 25.12.2014 tarihli ve 2012/648 Esas, 2014/956 Karar sayılı kararı ile toplanan kanıtlar ve alınan bilirkişi raporuna dayanılarak asıl davanın kabulüne karar verilmiştir.

2. Kararın davalı E.Ü. AŞ. Genel Müdürlüğü vekilince temyiz edilmesi üzerine Mahkemenin 05.07.2018 tarihli ek kararı ile davalı vekilinin temyiz talebinin süresinde olmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.

IV.  BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen asıl ve ek kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.  Dairemizin 16.09.2019 tarihli ve 2019/5486 Esas, 2019/15859 Karar sayılı kararıyla; Mahkemenin temyiz talebinin reddine ilişkin ek kararı kaldırılarak davacının sendika üyeliği ya da dayanışma aidatı ödeyip ödemediği yönünden gerekli araştırma yapılmadan eksik inceleme ile sonuca gidildiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B.  Bozmadan Sonra Birleşen Dava

1.Dava

Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 08.10.2014 tarihinde iş sözleşmesinin feshedilmesi sonucu işinden ayrıldığını, hizmet alım ihalelerinin muvazaalı ve işçi teminine yönelik olduğu, müvekkilinin davalı Kurumun asli ve sürekli işlerinde kadrolu personel ile birlikte davalı Kurumun yetkililerinin emir ve talimatı altında çalıştığını, işyerinde işin gereği ve yürütümü için idari ve teknik organizasyonları ve yeterlilikleri olan  alt işverenler değişmesine rağmen davacı ve arkadaşlarının değişmediğini, davacının başlangıçtan itibaren davalı Kurumun işçisi olarak işlem görmesi gerektiğini, davacının işyerinde örgütlü bulunan Tes İş Sendikası üyesi olduğunu, davacı tarafından Tavşanlı 1.Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin 2012/648 Esasında açılan dava ile muvazaaya ilişkin hususların kesinleştiğini, işbu dava ile Ocak/2013-08.10.2014 tarihleri arası  ücret farkı, iş güçlüğü tazminatı, bakım tazminatı, vardiya tazminatı, gıda yardımı, sosyal yardım, giyim yardımı, elektrik yardımı, toplu iş sözleşmesi ikramiyesi, ilave tediye alacaklarının talep edildiğini, Tavşanlı İş Mahkemesinin 2016/42 esas sayılı dosyası ile iş sözleşmesinin haklı ve geçerli bir neden olmadan feshedildiğinin sübut bulduğunu, 4 aya kadar devam eden ücreti ile 5 aylık brüt ücreti tutarında işe başlatmama tazminatına hükmedildiğini, 25.07.2017 tarihli PTT telgrafı ile işe başlatma talebini H. T. Ltd. Şti.ne bildiren davacının işe kabul edilmediğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatları, 4 aya kadar boşta geçen süre ücreti ve 5 aylık brüt ücret tutarında işe başlatmama tazminatı, ücret farkı olarak taban ücret ve yevmiye, iş güçlüğü tazminatı, bakım tazminatı, gıda ve yemek yardımı, sosyal yardım, vardiya tazminatı, toplu iş sözleşmesi ikramiyesi, giyim yardımı, elektrik yardımı ve ilave tediye alacaklarının  davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Cevap

1.Davalı E.Ü.AŞ. vekili cevap dilekçesinde, asıl davaya ilişkin cevap dilekçesinde belirttiği hususları tekrar ederek davanın reddini istemiştir.

2. Davalı H. T. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde; Tavşanlı İş Mahkemesinin 2016/42 Esas sayılı dosyası ile davacının işe iadesine karar verilmiş ise de Şirketin E.Ü. AŞ. ile sözleşmesinin sona erdiğini, davacıya Şirketin merkez ofisinde büro hizmetli elemanı işinin teklif edildiğini ancak davacının işe başlamadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kesinleşmiş işe iade davasına ilişkin Yargıtay bozma ilâmı doğrultusunda davalılar arasında muvazaa ilişkisinin olmadığı, kesinleşen işe iade davası sonucu yapılan feshin geçersiz olması nedeniyle kıdem ve ihbar tazminatı talepleri ile işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücreti alacak taleplerinin yerinde olduğu, Dairenin bozma ilâmına uyularak belirtilen eksik hususların tamamlatılması için ilgili yerlere müzekkere yazıldığı, davacının sendika üyeliği ve toplu iş sözleşmesinden yararlanmak istediğine dair bilgi ve belge bulunmadığı, davacının sendika üyeliğinin davalı Kuruma bildirilmemesi ve davacının dayanışma aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözleşmesinden yararlanma talebi olmadığından toplu iş sözleşmesine bağlı alacaklara hak kazanmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı E.Ü. AŞ. vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde; bozma üzerine muvazaa olgusu dikkate alınmadan geçerli asıl işveren alt işveren ilişkisine göre karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, muvazaanın diğer tarafı olan alt işverene yapılan bildirimin muvazaanın diğer tarafı olan asıl işvereni de bağlayacağını, davanın ilave tediye ve toplu iş sözleşmesi farkları yönünden tamamen diğer kalemler yönünden kısmen reddinin hukuki belirlilik, öngörülebilirlik ilkelerine ve sürpriz karar verme yasağına aykırı olduğunu, işe iade davasında verilen muvazaa olgusunun bulunmadığına dair kararın müvekkilinin çalıştığı son hizmet alımı dönemi olan 15 günlük süreyi kapsayabileceğini, diğer dönemler açısından Yüksek Mahkemenin bozma kararına uyulması gerektiğini,  davalarının  makul sürede sonuçlandırılmaması nedeniyle de adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini,  ayrıca ıslah için verilen kesin süreden dönülmesi ve taleplerinin belirlenebilir hâle geldikten sonra bu sürenin taraflarına verilmesi talep edilmiş ise de bu taleplerinin Mahkemece kabul görmemesinin de yerinde olmadığını ileri sürerek hükmün bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı E.Ü. AŞ. vekili temyiz dilekçesinde; müvekkilinin davacının asıl işvereni olmayıp sadece ihale makamı konumunda olduğunu, davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini, muvazaa iddiasının yerinde olmadığını ileri sürerek hükmün bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre bozmadan sonra davalı E.Ü. AŞ. ve  H. T. Ltd. Şti.ne karşı açılan davanın asıl dava ile birleştirilip birleştirilemeyeceği, asıl davada asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olup olmadığı ve buna bağlı olarak davacının fark alacaklarının bulunup bulunmadığı ile kesinleşen işe iade davasının sonucuna bağlı olarak mali haklarının ödenip ödenmeyeceği konularında uyuşmazlık bulunmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun  (6100 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi.

2. 31.03.2011 tarihinde kabul edilip 14.04.2011 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 30 uncu maddesi gereğince 6100 sayılı Kanun’a eklenen geçici 3 üncü maddenin birinci fıkrası şöyledir: “Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2. maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.”

3. 07.11.2015 tarihli ve  29525 sayılı Resmî Gazete’de ilân edildiği üzere 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 25 ve geçici 2 nci maddeleri uyarınca kurulan ve yargı çevreleri belirlenen bölge adliye mahkemelerinin,  20.07.2016 tarihi itibari ile tüm yurtta göreve başlaması nedeniyle bu tarih ve sonrasında verilen ilk derece mahkemesi kararları hakkında 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun temyize ilişkin hükümlerinin uygulanması olanağı kalmamıştır.

3. Değerlendirme

1. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı ve davalı E.Ü. AŞ. vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2. Somut olayda, asıl davada davacının muvazaa iddiasına dayalı olarak fark ücret alacaklarının tahsili talebiyle davalı E.Ü. AŞ.’a karşı açtığı davada verilen kısmen kabul kararı, Dairemizin 16.09.2019 tarihli ve 2019/5486 Esas, 2019/15859 Karar sayılı ilâmıyla bozulmuş ve akabinde de davacının kesinleşen işe iade davasına dayalı olarak bir kısım alacakların tahsili talebiyle E.Ü. AŞ. ve H. T. … Ltd. Şti. aleyhine açtığı başka bir davası da eldeki dava ile birleştirilmiş ve buna göre yargılama sürdürülerek asıl ve birleşen davalar hakkında temyize konu karar verilmiştir.

3. Gelinen bu safhada öncelikle davaların birleştirilmesinin isabetli olup olmadığının ele alınması gereklidir. Zira, asıl davadan farklı olarak birleştirilen davanın 30.04.2018 tarihinde açıldığı ve o davada verilecek kararın istinaf yoluna tâbi olduğu açıktır. Bu durumda, birleştirilen davanın temyiz yoluna tâbi asıl dava ile birlikte yargılamasının sürdürülerek sonuca gidilmesinin hukuken isabetli olup olmadığı irdelenmelidir.

4. Yukarıdaki paragrafta belirtildiği gibi asıl davanın davalısı E.Ü. AŞ. olup birleşen davada da asıl davanın davalısının yanında H. T. … Ltd. Şti. de davalı olarak gösterilmiştir. Her iki davaya konu alacak kalemleri de farklı olup birleştirilen davanın ek dava mahiyetini haiz olmadığı da açıktır.

5.  Yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere göre birleştirilen davanın karar tarihi itibarıyla istinaf yoluna tâbi olduğu ve kanun yolu incelemesinin bölge adliye mahkemesine ait olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda somut olayın özelliği dikkate alındığında, Ülkemiz mevzuatına göre birleşen dava yönünden davacıya tanınan istinaf yolu hakkının gözetilmesi gereklidir. Bunun içindir ki Mahkemece yapılması gereken iş, birleştirilen dava dosyasının asıl davadan tefrik edilerek yeni bir esasa kaydedilmesi ve yapılacak yargılama sonucunda da istinaf yolu açık olmak üzere karar verilmesinden ibarettir.

6. Netice itibariyle asıl ve birleşen davanın özellikleri dikkate alınmadan, kanun yolları farklı olan davaların birleştirilerek görülmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 15.03.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 (Y. 9. HD 15/03/2023 tarih 2023/4182 E., 2023/4032 K.)

Scroll to Top