T. C.
Y A R G I T A Y
1 . H U K U K D A İ R E S İ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
Esas No : 2023/5010
Karar No : 2023/6753
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Yunak Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13.07.2016
SAYISI : 2011/263 E., 2016/124 K.
Taraflar arasında görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istekli davada, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Abdil Güven, çekişmeli 201 ada 95 ve 96 parsel sayılı taşınmazlar hakkında irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptali ve adına tescili isteğiyle eldeki davayı açmıştır.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili, katıldığı celselerde davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı yararına irsen intikalen eklemeli biçimde zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu, çekişmeli taşınmazların tarım arazisi vasfında bulunduğu gerekçesiyle dava konusu 201 ada 95 ve 96 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı Abdil Güven adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili tarafından temyiz dilekçesinde, kararın eksik inceleme ile verildiği, bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli olmadığı, dava konusu taşınmazların tutanaklarının askı ilan süresi içerisinde itiraz edilmemesi üzerine Hazine lehine yöntemince kesinleştiği, davacının taşınmazlar üzerinde zilyetlik ve tasarrufunun bulunmadığı, dava konusu taşınmazların zilyetlikle kazanılması ve özel mülkiyete konu edilemeyecek yerlerden olduğu belirtilerek kararın bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 46 ncı maddeleri,
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Kadastro sonucunda, Yunak ilçesi, Saray köyü çalışma alanında bulunan 201 ada 95 parsel sayılı taşınmazın toprak tevzinin 1 ada 30 parseline isabet ettiği, 201 ada 96 parsel sayılı taşınmazın ise toprak tevzinin 1 ada 29 parseline isabet ettiği; her iki taşınmazın ham toprak vasfında Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu gerekçesiyle Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.
2. Davacı irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine tutunarak tapu iptali ve tescili isteğinde bulunmuştur. Mahkemece yazılı şekilde davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Ne var ki; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm kurmak için yeterli değildir. Davacı Abdil Güven dava dilekçesinde, taşınmazların babasına ait iken kendisine taksim yoluyla kaldığını ileri sürerek dava açmış, mahallinde dinlenen davacı tanıkları ise taşınmazların davacıya babasından kaldığını belirtmiştir. Ancak taşınmazların davacıya hangi hukuki yolla (taksim, satış, bağış vs) intikal ettiği sorulup saptanılmamış, yerel bilirkişilere taşınmazların evvelinde kime ait olduğu dahi açıklattırılmamıştır. Şu halde davacının aktif dava ehliyeti bulunup bulunmadığı hususu açıklığa kavuşmamıştır.
3. Öte yandan; dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede toprak tevzi çalışmalarının yapıldığı, hatta kadastro tespiti sırasında toprak tevzi çalışmalarına ilişkin kayıtların esas alındığı belirlendiği halde, teknik bilirkişi raporunda kadastro paftası ile toprak tevzi haritası usulüne uygun olarak çakıştırılmamış, taşınmazların toprak tevzinin hangi parseline isabet ettiği tespit edilmemiş, toprak tevzi çalışmalarına ait tüm kayıtlar getirtilerek (özellikle belirtmelik tutanakları) çekişmeli taşınmazların hangi sebeple, kim adına tevzi edildiği belirlenmemiş, var ise toprak tevziye esas kayıtlar (tapu kaydı, vergi kaydı vb.) getirtilip uygulanmamış, çekişmeli taşınmazların öncesi itibariyle zilyetlikle iktisabı mümkün yerlerden olup olmadığı saptanmamış, zilyetliğin süresi hususunda en etkili yöntem olan hava fotoğraflarından istifade edilmemiş, taşınmazların niteliği ve zilyetliğin şekline dair son derece soyut ve yetersiz ziraat mühendisi bilirkişi raporuna itibar edilmiştir.
4.Hal böyle olunca; sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle toprak tevzi çalışmalarına ait belirtmelik tutanaklarının okunaklı suretleri, tablendikatif cetvelleri ve yörede yapılan toprak tevzi çalışmaları ile ilgili tüm evrak (dağıtım cetvelleri, tahdit haritaları vb.) getirtilmeli, toprak tevzi sonucunda oluşmuş mera kaydının olup olmadığı, belirtmelik tutanağında herhangi bir kayıt ya da belgenin esas alınıp alınmadığı belirlenmeli, tevziye esas alınan kayıtların bulunması halinde bu kayıtlar tesislerinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte getirtilmeli ve Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilmek suretiyle taşınmazların bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı olduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre dava konusu taşınmazlara ilişkin tespit edilen tüm hava fotoğrafları Harita Genel Müdürlüğünden getirtilerek dosya ikmal edilmelidir.
5.Bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan, taşınmazların bulunduğu köyde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları, teknik bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi ve 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişisinden oluşturulacak kurulun katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır.
6.Yapılacak bu keşif sırasında var ise belirtmelikte gösterilen kayıtlar uygulanmalı, özellikle teknik bilirkişi eliyle toprak tevzi haritaları ile kadastro paftasının usulüne uygun şekilde var ise sabit sınır yerleri esas alınarak çakıştırılması suretiyle taşınmazların toprak tevzi sırasında hangi parsel numarası ile, hangi dayanakla ve kim adına belirtildiği belirlenmeli, böylelikle taşınmazların öncesinin zilyetlik yolu ile iktisaba elverişli yerlerden olup olmadığının tespitine çalışılmalı ve bu kapsamda bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazların öncesinin ne olduğu, kime ait bulunduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim ya da kimler tarafından hangi tarihten itibaren ve ne şekilde kullanıldığı, taşınmazların davacıya babasından kaldığının belirtilmesi halinde hangi hukuki yolla intikal ettiği (taksim, satış, bağış vs) öncesinin mera, yayla, sıvat yeri gibi özel mülkiyete konu olamayacak umuma tahsis edilmiş yerlerden olup olmadığı hususları maddi olaylara dayalı olarak sorulup açıklattırılmalı, bilirkişi ve tanık beyanları komşu parsellere ait kadastro tutanakları ve dayanakları olan belgelerle denetlenmeli, bilirkişi ve tanıkların beyanları arasındaki çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalıdır.
7. Ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, taşınmazları değişik yönlerden gösteren fotoğraflar da eklenmek suretiyle taşınmazların niteliğini, toprak yapısını, zirai durumunu üzerinde sürdürülen zilyetliğini şeklini ve süresini, imar-ihya gerektiren yerlerden ise imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, taşınmazların istifadesi umuma ait olan mera, yaylak gibi yerlerden olup-olmadığı ve taşınmazların komşu parsellerden doğal yahut yapay ayırıcı sınırlarla ayrılıp-ayrılmadığı, tasarruf sınırlarının belirgin olup-olmadığı, meradan sökülerek elde edilip edilmediği hususlarında ayrıntılı ve denetime elverişli rapor alınmalı; fen bilirkişisine kadastro paftası, belirtmelik tutanağı, toprak tevzi haritası ve var ise mera tahsis haritası ile dava dosyası kapsamını belirtir şekilde keşfi izlemeye elverişli, toprak tevzi haritaları ile kadastro paftasının usulüne uygun şekilde var ise zeminde sabit sınır yerleri esas alınarak çakıştırılması suretiyle oluşturulmuş harita düzenlettirilmeli; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden dosya kapsamına alınan stereoskopik hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelenmesi suretiyle, çekişmeli taşınmazların sınırlarını ve niteliğini, taşınmazların üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
8. Kabule göre de; 3402 sayılı Kanun’un 14 üncü maddesi uyarınca belirlenen belgesiz norm sınırı gözetilmemiş, çekişmeli taşınmazların toplam miktarının 100 dönüm norm sınırının üzerinde olduğu, bu kapsamda davacı tarafın var ise aynı çalışma alanında belgesiz zilyetlik yoluyla kazandığı miktarlar düşüldükten sonra kalacak olan miktar kadar yer edinebileceği göz önüne alınarak tespit günü itibariyle davacı yararına 3402 sayılı Kanun’un 14 üncü maddesi koşullarının oluştuğu tespit edildiği takdirde davacı tarafa seçim hakkı tanınarak belgesiz limiti içerisinde kalan miktar kadar taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmesi gerektiği göz önünde bulundurulmamıştır.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazının kabulü ile temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
23.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.