BAYİLİK SÖZLEŞMESİNİN SONA ERMESİ NEDENİYLE KULLANILMAYAN İNTİFA SÜRESİNE İSABET EDEN BAKİYE İNTİFA BEDELİ İSTEMİ. (22.06.2023)

Taraflar arasındaki sebepsiz zenginleşme davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı  vekili tarafından  temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin, ilişkinin başlangıçta öngörülen süre kadar devam edeceğini nazara alarak yapmış olduğu intifa bedeli ödemesinin geçersiz ve müvekkili şirket tarafından kullanılamayacak süresine karşılık gelen 76.944,09 TL nin + Katma Değer Vergisi (KDV) ile birlikte ödeme tarihi olan 24.07.2018 tarihinden itibaren Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranında faizi ve faizin KDV’si ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

 Davalı vekili cevap dilekçesinde; husumet ve zaman aşımı itirazlarında bulunduklarını,  davacı ile dava dışı Sata şirketi arasındaki 5 yıl süreli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesinin 18 Eylül 2015 tarihinde sona erdiğini, davacı tarafın dava dışı Sata şirketi ile yeni beş yıllık bayilik sözleşmesinin imzalamamasının davalı müvekkili şirketin sorumluluğunda olmadığını savunarak haksız ve mesnetsiz davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile  4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun’un (4054 sayılı Kanun) 4 üncü maddesi çerçevesinde Rekabet Kurulu’nca 2002/2 (2007/2 Rekabet Kurulu Tebliği ile değişik ve 2003/3 sayılı Tebliğler ile yapılan düzenleme neticesinde bayilik sözleşmelerinde sürenin 5 yıl ile sınırlandırıldığı, bu süreyi aşan sözleşmelerin tebliğ hükümlerine göre en geç 18.09.2005 tarihine kadar düzeltilmesi gerektiği, dolayısıyla sözleşmelerin sürelerinin revize edilmesi, uyumlaştırılmasının öngörüldüğü,  davacının dava konusu intifa bedelini ödediği,  davalı tarafın dava konusu bedeli taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden aldığından ve bu sözleşmenin bir kısmının ifası, daha sonra tarafların herhangi bir kusuru olmaksızın, imkansız hale geldiğinden davalının kötüniyetli olduğundan söz edilemeyeceği, iyi niyetli zenginleşenin iade borcunun ve dolayısıyla zenginleşmenin hesaplanacağı tarihin, zenginleşmenin fiilen gerçekleştiği tarih olmayıp, alacaklının bu zenginleşmeyi geri istediği tarih olduğu,  alacaklının bunu dava dışı bir yolla talep etmişse, o tarih; sebepsiz zenginleşme davasıyla talep etmişse, davanın açıldığı tarih esas alınması gerektiği, bu nedenle davalının sebepsiz zenginleştiği ve almış olduğu intifa bedelinin kullanılmayan süresine denk gelen kısım itibari ile iade etmesi gerektiği, intifa hakkının tesis tarihi ile normal bitiş tarihi  tarihine göre intifa hakkı süresinin 5.478 gün olarak hesaplandığı ve kalan süreye isabet eden tutarın 829.921,50 TL olduğu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun)  26 ncı maddesi delaletiyle taleple bağlılık ilkesi gereğince  davacı tarafın 76.944,09 TL alacak isteminin yerinde olduğu, yine davacı tarafça keşide edilen Üsküdar 17. Noterliğinin 29.01.2016 tarihli ihtarnamesi ve ihtarnamede verilen 3 günlük süreye ve sürenin son günü olan 06.02.2016 tarihinin tatile denk gelmesi nedeni ile  08.02.2016 temerrüt tarihinden itibaren faiz talep edebileceği, KDV matrahına dahil olan unsurlar arasında faizin de sayıldığı, hüküm altına alınan avans faizinin KDV’sine de hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile 76.944,09 TL’nin temerrüt tarihi olan 08.02.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ve faizin KDV’si ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

 Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacıya davadışı şirket adına davalı tarafından 15 yıllık intifa hakkı tesis edildiğini, davacının bu hakka dayanarak dava dışı Sata şirketi ile 5 yıllık Akaryakıt Bayilik sözleşmesi gerçekleştirdiğini, petrol piyasasında sözleşmelerin Rekabet Kurumu kararları doğrultusunda 5 yıl süre için yapıldığını, davacı ile dava dışı Sata şirketi arasındaki bayilik sözleşmesi intifa hakkı bitmeden son bulduğundan davacı tarafından intifa hakkının kullanılamadığı ve söz konusu intifa hakkının kısaltılmış olduğu ileri sürülerek kullanılmamış kısım için intifa bedellerinin geri istediğini, müvekkil şirketin intifa hakkını kullandırmamasından kaynaklanmadığını, dava dışı Sata şirketi ile olan sözleşmenin süresi bittikten sonra yenileneceği inancı ile hareket edilip, sonuç istendiği gibi olmamasından kaynaklandığını, intifa hakkını kullanamaması karşısındaki sorunun davalı şirket olmadığını, davacının kullanılmayan kısım adı altında şirketlerinden herhangi bir şekilde bedel talep etmesinin hukuka ve sözleşme hükümlerine aykırı olduğunu, söz konusu yatırım tutarının, işletme yardım bedellerinin ve sair ödemelerin muhatabının davalı şirket olmadığını, davacının 18.09.2015 tarihi ile hak ve alacağının kalmadığını, yatırım bedellerinin geri istenmesinin sözleşmenini rekabet kurulu kararı ile sona ermesi sebebiyle davalının herhangi bir kusurunun bulunmadığını  belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı ile dava dışı Sata arasında 18.09.2010 tarihinde 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi imzalandığı, ayrıca   aynı tarihte imzalanan protokole göre, gayrimenkul üzerinde 23.07.2008 tarihli 15 yıl süreli intifa hakkının bulunduğu belirtildikten sonra Opet’in lehine tapuda tesis edilmiş intifa hakkının süresinin de yasal düzenlemeler ve ilkeler doğrultusunda ve protokolde düzenlenen esaslar doğrultusunda kısaltılarak bayilik sözleşmesi ile uyumlu hale getirileceği, söz konusu intifa süresinin kısaltılmasından mütevellit Opet tarafından ödenmiş bulunan intifa bedelleri, yatırım tutarları, işletme yardım bedeli ve sair ödemelerin kullanılmayan kısmına ilişkin bakiyesinin talep hakkının saklı olduğunun düzenlendiği, protokolde malik kısmının da imzalı olduğu, dava dışı Sata İnş. Ltd. Şti. tarafından 28.08.2015 tarihinde davacıya gönderilen ihtarname ile 18.09.2010 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesinin süre maddesine istinaden 18.09.2015 tarihinde bayiliğin sona ereceği, bu tarihten sonra şirketlerinin sözleşmenin yenilemeyeceğinin ihtar edildiği, intifa hakkının kalan süreye yönelik bedelinin istenebilmesi için dava tarihinden önce intifa hakkının Tapu Sicil Müdürlüğünden terkininin yapılması gerektiği, intifa hakkının bedelsiz terkin edilmesi halinde artık bakiye intifa bedelinin istenemeyeceği, davacının 22.12.2015 tarihinde intifa hakkının süresi dolduğundan kendi isteği ile terkinini talep etmesi üzerine davacı lehine tesis edilen intifa hakkının terkin edildiği, bu durumda protokol ile intifa süresinin kısaltılmasından mütevellit Opet tarafından ödenmiş bulunan intifa bedellerinin kullanılmayan kısmına karşılık gelen bakiyesini talep hakkı saklı tutulmuş ise de, terkin sırasında bu hak kullanılmadığı gibi, çekincesiz olarak Opet Petrolcülük AŞ’nin talebi ile intifa hakkı bedelsiz olarak terkin edildiğine göre, artık bakiye intifa bedeli istenemeyeceği, hal böyle olunca mahkemece anılan resmi işlem istem belgesindeki beyan gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz   olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf incelemesinin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılması gerektiğini, Bölge Adliye Mahkemesi’nin ise İlk Derece Mahkemesi’nin davanın kabulü yönünde vermiş olduğu kararı kaldırma gerekçesinin davalı yanca istinaf konusu yapılmadığını, kamu düzenine ilişkin de bir hususun bulunmadığını, davacı müvekkil şirket lehine tapuda tesis edilmiş olan intifa hakkının terkinine dair 22.10.2015 tarihli Tescil İstem Belgesindeki ”Yapılan istem” başlıklı ”Taşınmaz üzerinde bulunan intifa hakkının süresi dolduğundan/kendi isteğim ile terkinini talep ederim.” şeklindeki beyanının hatalı yorumlandığını, davalı malik Karmot Karabük … Ltd. Şti.’ne ait taşınmaz üzerinde müvekkili lehine tesis edilmiş olan  23.07.2008 tarihli ve 15 yıl süreli intifa hakkına ilişkin bedelin  müvekkil şirketçe ödendiğini ve intifa hakkının 4054 sayılı Kanun  ile Rekabet Kurulu’nun 2002/2 ve 2003/3 sayılı tebliğlerine göre dikey anlaşmalara ilişkin tebliği kapsamında başlangıçta öngörülen süreden önce terkin edildiğini,   18.09.2010 tarihli protokolde intifa hakkı süresinin yasal düzenlemeler karşısında bayilik sözleşmesine uyumlu hale getirileceğini ve intifa hakkı süresinin kullanılmayan kısmına ilişkin bakiyesinin talep hakkının saklı olduğunu karşılıklı imza altına aldıklarını,   tapuda mevcut intifa hakkının ”bedelsiz olarak” terkin edildiğine dair  bir ibarenin bulunmadığını, resmi senette intifa hakkının bakiye süresine karşılık gelen bedele ilişkin bir açıklama bulunmadığından taraflar arasında imzalanmış olan 18.09.2010 tarihli yazılı protokolun dikkate alınması gerektiğini  belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık,  bayilik sözleşmesinin sona ermesi nedeniyle kalan intifa süresine isabet eden intifa ivaz bedelinin istirdatı istemine ilişkin olup,  bayilik sözleşmesinin yenilenmemesi nedeniyle kalan intifa bedeline tekabül edenden davalının sorumlu olup olmadığı hususu uyuşmazlık konusudur.

2. İlgili Hukuk

 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,  4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanunun (4054 sayılı Kanun) 4 üncü maddesi, 818 sayılı Mülga Borçlar Kanunu’nun (818 sayılı Kanun) 63 ve 64 üncü maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 79  ve 80 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

Dava, bayilik sözleşmesinin sona ermesi nedeniyle kullanılmayan intifa süresine isabet eden bakiye intifa bedeli istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davacının 22.12.2015 tarihinde intifa hakkının süresi dolduğundan kendi isteği ile terkinini talep etmesi üzerine davacı lehine tesis edilen intifa hakkının terkin edildiği, davacı Opet Petrolcülük A.Ş.’nin talebi ile intifa hakkı bedelsiz olarak terkin edildiğine göre, artık bakiye intifa bedeli istenemeyeceği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içerisindeki 10.10.2017 tarihli Karabük Tapu Müdürlüğünce gönderilen tapu kayıtları incelendiğinde, davacı şirket lehine yapılan intifa hakkına ilişkin ”… yukarıda özellikleri belirtilen taşınmaz üzerinde bulunan intifa hakkının süresi dolduğundan kendi isteğimle terkinin talep ederim.” terkin talebinde bulunduğu görülmüştür. Öte yandan, bayilik sözleşmesinin tarafları ile üzerinde intifa hakkı tesis edilen taşınmazın malikininde imzalarının bulunduğu 18.09.2010 tarihli Protokolün 3 üncü maddesi ”Söz konusu intifa süresinin kısaltılmasından mütevellit Opet tarafından ödenmiş bulunan intifa bedelleri, yatırım bedelleri, işletme yardım bedelleri ve sair ödemelerin kullanılmayan kısmına  ilişkin bakiyesinin talep hakkı saklıdır.”  şeklinde düzenlenmiştir. Davacı tarafın bedelsiz olarak açıkça terkin isteminin olmadığı ve yukarıda belirtilen malik ile bayilik sözleşmesinin taraflarının imzalamış olduğu protokolün 3 üncü maddesi hususları ile dosyadaki diğer bilgi ve belgeler birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken Bölge Adliye Mahkemesince yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, 22.06.2023  tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

(Y. 11. HD 22.06.2023 tarih 2022/977 E. 2023/3986 K.)

Scroll to Top