6102 SAYILI KANUN’UN GEÇİCİ 7 NCİ MADDESİ UYARINCA TİCARET SİCİLİNDEN RESEN TERKİN EDİLEN ŞİRKETİN İHYASI (01.06.2023)

Taraflar arasındaki şirketin ihyası davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili  tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın  kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili  tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin … San. ve Tic. A.Ş. aleyhinde Anadolu 18. İş  Mahkemesinin 2020/259 E. sayılı dosyası ile hizmet tespiti davası açtığını ancak yargılama sırasında şirketin ticaret sicilinden resen terkin edildiğinin öğrenildiğini, taraflarına taraf teşkilinin sağlanması amacıyla ihya davası açılması için mehil verildiğini ileri sürerek … San. ve Tic. A.Ş.’nin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin TTK md 32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği 34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, müvekkili  Ticaret Sicili Müdürlüğünün resen terkin işlemi, 6102 sayılı Kanunun geçici 7 nci maddesi ve 30.12.2012 tarihli ve 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ” kapsamında olup, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını, 31.07.2013 tarihinde sicil kaydının resen terkin edildiğini, ticaret sicilinden 31.07.2013 tarihinde re’sen terkin edilen şirketin ihyası talebinin kabulünün mümkün olmadığını, re’sen terkin tarihi üzerinden beş yıl geçmekle şirketin ihyasına karar verilemeyeceğini, müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, yasal hasım konumunda  bulunan müvekkil aleyhine yargılama giderlerine ve vekâlet ücretine hükmedilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile şirketin sicil kaydının TTK geçici 7 nci maddesi kapsamında 31.07.2013 tarihinde re’sen terkin edildiğinin anlaşıldığı, işbu davanın açılış tarihinin ise 30.03.2021 olduğu göz önünde bulundurulduğunda TTK ile TK’nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair 6335 ayılı Kanun ile 6102 sayılı TTK’ya eklenen geçici 7 nci maddenin 15 nci bendinde “Ticaret Sicilinden kaydı silinen şirket ve kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket ve kooperatifin ihyasını isteyebilir” hükmü göz önünde bulundurulduğunda silinme tarihinden dava açılma tarihine kadar 5 yıldan fazla sürenin dolduğunu, TTK’nın geçici 7/2. maddesine göre, davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz hükmü bulunsa da, işbu davanın açılış sebebi olan  İstanbul Anadolu 18. İş  Mahkemesinin 2020/259 E. sayılı dosyasının dava açılış tarihinin ise 07.09.2020 tarihi olup, işbu tarihin şirketin terkin tarihinden sonrasına denk geldiği, dolayısıyla da yasal hak düşürücü süre içerisinde davanın açılmadığı, aynı mahiyetteki Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin  2020/288 E., 2020/1181 K. sayılı ilamı da nazara alındığında davacının, davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü aleyhine açtığı davasının reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

 Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verildiği, Yerel Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, tasfiyede eksik kalan hususların varlığı halinde ticaret sicilinden silinmenin tüzel kişiliği sona erdirmiş olmayacağının kabulü gerektiği, geçici 7 nci madde kapsamına giren şirketlerin yanlış tespitine dayanarak ya da maddede öngörülen usule uyulmadan gerçekleştirilen ticaret sicilinden silinmelerde ilgili ticaret sicil müdürlüğünün hukuka aykırı terkini söz konusu olduğunu, Yerel Mahkeme gerekli incelemeleri yapmadan davanın reddine karra verdiğini, öncelikle resen terkinin TTK hükümlerine uyularak mı yapılıp yapılmadığının kontrolü gerektiğini, ancak eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ihyası talep edilen Cesan Ceraskal Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin TTK’nın geçici 7 nci maddesi uyarınca 31.07.2013 tarihinde İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından sermayenin arttırılmaması sebebiyle sicilden re’sen terkin edildiği, davacı tarafından İstanbul Andolu 18. İş Mahkemesinin 2020/259 E. sayılı dosyası ile ihyası istenen şirkete karşı hizmet tespiti davası açıldığı, davanın derdest olduğu, ilgili dosyada davacıya, adı geçen şirketin ihyası için dava açmak üzere kesin süre ve yetki verildiğinin anlaşıldığı davacının, derdest davada taraf teşkilinin saplanabilmesi ve yargılamanın yürütülmesini temini bakımından ihya talep etmekte hukuki yararının mevcut olduğu, TTK’nın geçici 7 nci maddesinde belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde ticaret sicil müdürlüğü tarafından şirket veya kooperatifin sicil kaydı re’sen terkin edilmekle birlikte, bu işlemden önce TTK’nın geçici 7/4-a maddesi uyarınca, kapsam dahilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine, sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere ve ilan edilmek üzere aynı gün Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğü’ne ihtar gönderilmesi gerektiği, somut uyuşmazlıkta şirketin, 6102 sayılı TTK’nın geçici 7 nci maddesi kapsamında kaldığından bahisle davalı sicil müdürlüğünce 31.07.2013 tarihinde sicilden terkin edildiği, Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan yapıldığı, ancak  şirkete ve yetkilisine tebligat yapıldığına dair herhangi bir delil sunulmadığı, celbedilen sicil dosyasın içerisinde de tebliğe ilişkin belge bulunmadığının anlaşıldığı, yapılan terkin işlemi, TTK’nın geçici 7/4 fıkrasındaki usule uygun olmadığından, geçici 7/15 fıkrasında düzenlenen ve terkinden itibaren işlemeye başlayacağı öngörülen beş yıllık hak düşürücü sürenin somut dava yönünden uygulanmasının mümkün olmadığı, Mahkemece bu husus gözden kaçırılarak davanın hak düşürücü sürenin dolması nedeniyle reddi yerinde olmadığı davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun yerinde bulunduğu gerekçesiyle ilk derece  mahkemesi  kararının  kaldırılmasına  davanın kabulü Cesan Ceraskal Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin İstanbul Anadolu 18. İş Mahkemesinin 2020/259 E. sayılı dava dosyasının yütürülmesi ve müteakip işlemlerin yapılması amacı ile sınırlı olmak üzere ihyasına, şirketin ihyasına ilişkin karar kesinleştiğinde ticaret sicilinde tescil ve ilanına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava konusu şirketi re’sen terkin etmesine ilişkin işlemlerinin hukuka uygun olduğunu, dava konusu olayda, müvekkilin re’sen terkine ilişkin işlemlerinde hiçbir eksiklik olmadığından ve dava konusu re’sen terkin işlemi, re’sen terkin işlemlerine ilişkin geçici 7 nci madde ve buna ilişkin ikincil mevzuata uygun bulunduğundan; kanun gereği işlem tesis etmesi zorunlu olan müvekkil aleyhine, sayın Bölge Adliye Mahkemesi tarafından karar verilerek, müvekkil aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi hukuka aykırı olduğunu, müvekkil Ticaret Sicili Müdürlüğü tarafından, dava konusu şirkete, belirtilen süre içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldıran işlemlerin yerine getirildiğinin ispatlayıcı belgelerle birlikte bildirilmemesi ya da tasfiye memurunun bildirilmemesi halinde, (dava konusu) ilgili şirketin unvanının ticaret sicilinden silineceği, şirkete ait malvarlığının kaydın silinme tarihinden itibaren on yıl sonra Hazineye intikal edeceği ve bunun kesin olduğu ihtarında bulunulduğunu, re’sen terkin kapsamına giren dava konusu şirkete mevzuat gereğince ve buna uygun bildirimler (ihtar) gönderildiğini ve şirketin sicil kayıtlarındaki adreslerine gönderilen ihtar yazıları, adreste tanınmamaları gerekçesi ile iade edildiğini, mevzuat gereğince yapılması gereken tebligatlar eksiksiz yapıldığını firmaya yollanan ihtar  29.04.2013’te adreste tanınmadığı için iade edildiğini, mevzuat gereğince yapılması gereken tebligatların eksiksiz yapıldığını, müvekkili aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğunu ayrıca, dava konusu şirketin terkin edileceği hususu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu geçici m.7/f.4-a kapsamında bu kapsama giren tüm şirketlerle birlikte  Ticaret Sicil Gazetesinde ilan da edildiğini, sermaye artırım  yükümlülüğünü yerine getirmeyen dava konusu şirkete tasfiye memuru atanmamasının da hukuka aykırı olduğunu, ileri sürerek ve re’sen göz önüne alınacak nedenlerle kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

 Dava, 6102 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesi uyarınca ticaret sicilinden resen terkin edilen şirketin ihyası istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6102 sayılı  Kanun’un geçici 7 nci maddesi.

3. Değerlendirme

Dava, 6102 SAYILI KANUN’UN GEÇİCİ 7 NCİ MADDESİ UYARINCA TİCARET SİCİLİNDEN RESEN TERKİN EDİLEN ŞİRKETİN İHYASI istemine ilişkindir.

6102 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesinin on beşinci fıkrasının son cümlesi uyarınca, ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilirler. Düzenlenen beş yıllık süre, hak düşürücü süre niteliğinde olup terkin işlemlerinin Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından kanunda aranan nitelikte yapılmaması, eksik ya da hatalı işlemler sonucunda terkinin yapılması halinde bu durum hak düşürücü süreye etkili değildir. Somut olayda ihyası talep edilen şirket, 31.07.2013 tarihinde terkin edilmiş olup ihyaya konu davanın 07.09.2020 tarihinde ihya davasının ise 6102 sayılı Kanun’un 7 nci maddesinin on beşinci fıkrasında düzenlenen beş yıllık hak düşürücü süreden sonra 30.03.2021 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Davanın, hak düşürücü süreden sonra açılmış olması nedeniyle Kanunda düzenlenen ihya sebeplerinden hiçbirisinin dinlenme imkânı bulunmamakta olup davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken Bölge Adliye Mahkemesince yanılgılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, 01.06.2023 tarihinde oy çokluğuyla  karar verildi.                           

(Y. 11. HD . 01.06.2023 tarih  2023/2913 E, 2023/3435 K.)

Scroll to Top