Avukat Tarık Ziya Karanfil’in “Zaten sahte olan bir özel belge üzerinde fail tarafından ikinci bir sahtecilik gerçekleştirilmesi durumunda, failin özel belgede sahtecilik suçundan sorumluluğunun doğup doğmayacağı” başlıklı kısa yazısı.

Zaten sahte olan bir özel belge üzerinde fail tarafından ikinci bir sahtecilik gerçekleştirilmesi durumunda, failin özel belgede sahtecilik suçundan sorumluluğunun doğup doğmayacağını, farklı olasılıkları dikkate alarak değerlendirdim.

Türk Ceza Kanunu’nun 207. maddesinin birinci fıkrasında bir özel belgeyi düzenleyip kullanma ile gerçek bir özel belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirip kullanma suç olarak düzenlenmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında ise sahte özel belgeyi bu özelliğini bilerek kullanma fiili yaptırıma bağlanmıştır.

Özel belgenin sahteciliğe konu olabilmesi için, hukuki değer taşıyan bir içeriğe sahip olması, bir başka deyişle hukuki bir sonuç doğurmaya elverişli olması gerekir. Belgenin hukuki sonuç doğurmaya elverişli olması, objektif olarak bir hakkın doğumuna, değişmesine veya sona ermesine yol açması halinde söz konusu olur. Özel belgenin kendiliğinden hukuki bir sonuç doğurma niteliği yok ise, hukuki bir işleme esas alınması veya bir hak doğurması için başka bir belgenin varlığı ya da doğruluğunun araştırılması gerekiyorsa, özel belge unsurunun yokluğu nedeniyle suçun oluşmayacağı kabul edilmelidir.

Özel bir belgenin aslı gibi olduğunu gösteren onaylanmış örnekleri, belgenin aslı yerine geçiyorsa, hukuki sonuç doğurmaya elverişli olması nedeniyle belge niteliğindeyken, bir belgenin fotokopisi, onaylanmamış örneği hukuki sonuç doğurmaya elverişli olmadığı için belge niteliğine haiz olmayıp, sahtecilik suçuna konu olmaz.

Alman hukukunda gerçek belgenin içeriği üzerindeki sonradan yapılan her türlü değişiklik, değişikliğin belgeyi düzenleyen tarafından yapıldığı görüntüsünü verecek şekilde ise, belgeyi değiştirme olarak kabul edilmiştir.

Buradan hareketle;

Değiştirme suretiyle sahtecilik, gerçek bir belgede olabilir. Ancak, aynı belge üzerinde mükerrer sahteciliğin mutlaka cezalandırılmayacağı söylenemez. Bu noktada, kişinin belgenin dokunulmamış kısmını mı, yoksa değiştirilmiş kısmını mı tekrar değiştirdiğine bakmak gerekir.

Her bir değiştirme sonucunda, gerçek olmayan bir belge ortaya çıkar. Bu açıdan bakıldığında gerçek veya sahte belge üzerindeki sahtecilik arasında fark olmaması gerekir. Çünkü her ikisinde de delil olma özelliği etkilenmiş olur. Burada, sahte belge üzerindeki doğru olmayan imza ve düzenleyici bilgisinin bir başka imzayla değiştirilmesi, sahte düzenlenmesi ile aynı şekilde cezalandırılır. Sahte belgenin içeriğinin değiştirilmesi halinde yeni bir sahte belge düzenlenmiş olabilir. Örneğin; sahte bir vasiyetname üzerinde payların değiştirilmesi, sahte hediye çeki üzerindeki miktarın değiştirilmesi halinde de sahte belge söz konusu olur.

Bu durumda; yapılan ikinci sahtecilik eylemi sonucunda da, hukuki bir sonuç doğurmaya elverişli bir belge ortaya çıkıyorsa, suç oluşacaktır. Meydana gelen özel belgenin kendiliğinden hukuki bir sonuç doğurma niteliği oluşmayacaksa, suç da oluşmayacaktır. (Soruda sorulmadığı için, farklı senaryolara göre, farklı olasılıklar ortaya çıkması muhtemel olan, suçların içtimaı kurallarına değinmiyorum)

Ancak, sahih belgede sahtecilik yapıldıktan sonra önceki delil muhtevasının tekrar oluşturulması, suç teşkil etmez. Çünkü bu fiille sahte belge oluşturulmamıştır.

Son olarak; her ihtimalde, özel belgede sahtecilik suçunun oluşabilmesi bakımından, sahte belgenin düzenlenmesi veya değiştirilmesi ile birlikte, bu belgenin kullanılması gerekmektedir.

Scroll to Top